Bölüm 1

6 1 1
                                    

Maren Alaca'nın güncesinden,

Uyku.
Hiçbir zaman barışık değildim kendisiyle. Gözlerimi açtığımda veyahut kapattığımda benim için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Ben uyumazdım, uyanmazdım, konuşmazdım, duymazdım, bakmazdım ve görmezdim.

Ben hiçbir şeydim. Ben hiç kimseydim. Ben unutulandım. Ben hatırlanmayandım.

Ama en çok da ben yokluğun acısına sığınmış, ateşe aşıkken kül olma korkusuyla etrafında çırpınan o kelebektim.

Bugün O'nu yeni kızla gördüm.

Hayattan zevk alıyormuş gibi davranıyordu. Ama öyle değildi. Yalnız kaldığında sigarasını dudaklarının arasına yerleştirip gökyüzünü izliyordu. Dumanı üflerken titreyen nefesi rüzgarı okşuyordu.

O benim duyduğum en büyük hüznümdü. Uçsam da ulaşamayacağım, yaklaşırsam beni yakacak güneşti. Soğuk gecenin ayazında ısınmak için muma yaklaşıp, yaralı kanatlarımı kül edecek ateşti.

Belki de hiç duyulmamış bir melodiydi, hiç görülmemiş bir renkti.

Ama O benim için en çok hüznün 8.tonuydu.

Zavallı Kelebek
02.02.2021

Maren Alaca'nın ağzından,
Gülüyordu karşısındaki kıza, sohbet ediyordu onunla. Sahi benimle hiç bu kadar sohbet etmiş miydi? Hayır.

Aramıza sonradan dahil olan Pelin Gürsoy, benim yıllardır zihinimde yaşattığım anıları gözümün önüne sunuyordu. Ama tek fark başrol ben değildim kendisiydi. "Maren sana diyorum cevap versene," diyen Tuna'nın sesiyle bakışlarım ona döndü. "Efendim? Dalmışım," dedim. Bana anladığını belli eden, daha sonra seninle konuşacağız diyen bakışlarıyla karşılık vermişti. "İlge'lerin evinde akşam toplanalım diyoruz. Sen de gelecek misin?" Durdum ve düşündüm. Toprak ile Pelin'in samimiyetini görmeye ne kadar dayanabilirim diye. Acı verse de Toprak'ı daha fazla görebilme şansımı hiç etmeme kararı aldım. Tuna'yı başımla onayladıktan sonra kahvemin son yudumlarını da içtim ve arkama yaslandım.

Gözleri kısılmıştı ve tüm odağı Pelin'deydi. Arada bir başını sallıyor cevap veriyordu. Gözlerini kısa bir anlık çektiğinde bakışları beni buldu. Hiç çekinmeden gözlerimi dikmeye devam ettim. Ela gözlerinin rengi tüm vücuduma yayılan bir zehir gibiydi. Pelin koluna dokunduğunda yeniden odağını çevirmişti. Hayal kırıklığı ile kısa bir nefes vererek güldüm. Unutmuş gibi yapıyordu. Yaşanmamış gibi davranıyordu.

Keşke canımı yaktığın kadar yakabilseydim ben de seni. Küllerini saklasaydım ruhumun kuytu köşelerinde.

Daha fazla durmak istemediğim için eşyalarımı toplayıp masadan kalktım. Sadece Tuna'ya başımla selam vermiştim. Ben böyleydim. Gelirdim ve giderdim, fark edilmez ve sorgulanmazdım. İlge, Umut, Giray ve Yazgı hiçbir zaman görmemişti zaten beni. Seviyorlardı ama acı çektiğimi görmüyorlardı. Konuşuyorlardı ama sessizliğimi anlamıyorlardı. Çocukluk arkadaşlarımdı ama büyürken sanki yanımda yokmuşlardı.

Tuna, en yakınım. Her zaman benim için bir şeyleri kolaylaştırmaya çalışırdı. Beni iyileştirmeye çalışırdı.

Bilmiyor muydu ki kanayan yaraya bant yapıştırılmazdı. Kan sızardı.

Kafeden çıktığımda yüzüme soğuk hava çarptı. Şubat'ın başlarında olmamıza rağmen hâlâ şehre kar yağmamıştı. Geceleri gök gürültüsüne eşlik eden kasvetli yağmurlar gündüz yerini sert esen rüzgarlara bırakıyordu. Soğuk havaları severdim, kasvetli havaları da öyle. İçimi yansıtıyor, bana ortak oluyorlardı. Durağa geldiğimde banka oturup otobüsün saatine baktım. Yaklaşık 8 dakikası gözüküyordu. Ailemin 18 olsam da bana arabayı teslim etmeyeceklerini biliyordum. Çünkü zamanında hiçbirimizin aklından silinmeyen bir kaza yaşanmıştı. Anılar gözlerimin önüne geldiğinde vücudum ürperdi. Hatırlamamalıydım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KUPA KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin