|20| Final¹

136 7 0
                                    


Yeni bir güne gözüne yansıyan günışığı ve burnuna ulaşan mis gibi bir kokuyla başlamak, elbet ki Jimin'in alışık olduğu bir şey değildi.

Uzun zamandır yalnız yaşayan ve gözlerini açtığı her yeni gün için lanet eden Jimin, bir anda dünyadaki en mutlu insan olmuştu sanki.

Yeni bir güne gözlerini açmak, eskisi kadar hayal kırıklığı yaratmıyordu mesela. Lanetler okuyarak gittiği okul artık Jeongguk'da onunla birlikte olacağı için daha çekilebilir olmuştu.

Renkler daha canlı, hava daha ferah ve gökyüzü daha güzeldi minik bedenin gözünde. Her şey, kolları arasında uyuduğu çocuk sayesindeydi.  Jimin, bir gün bu kadar mutlu olacağını bilseydi o intihar düşüncelerine kulak asmazdı bile.

Jeongguk bilmiyordu ama, Jimin 3 kez intihara kalkışmıştı. Yaşadığı hayat ve insanların kötülüğü onu artık dayanamayacak hale getirdiği vakit Jimin çareyi damarlarından akan kanı izlemekte bulmuştu.

Çünkü yanında olacak, onu sevecek kimsesi yoktu, Jeongguk gelene kadar.

Minik beden henüz erken bir vakitte uyandığını bildiğinden hafifçe kıpırdanmış ve beline sıkı sıkıya sarılan kolların sahibine doğru dönmüştü.

Yüz yüze geldikleri vakit aralarında neredeyse yok denilebilecek bir mesafe olması, Jimin'in nefesini tutmasına sebep olmuştu.

Bir süre öylece kapalı gözleri ve elmacık kemiklerine düşmüş kirpiklerini, dudağının altında ki o güzel beni izlemiş, düzgün soluklarını dinlemişti.

Jeongguk gelirse mutlu olacağını biliyordu. Kendini güvende hissedeceğini, huzurlu bulacağını düşünüyordu ve şimdi düşüncelerinde hiç yanılmamış olmak gülümsemesine sebep oluyordu.

Jeongguk'un kolları arasında olmak, hayatı boyunca hiç hissetmediği bir güven duygusunu tattırıyordu ona.

Jimin ellerinden birini çok yavaş bir şekilde kaldırmış ve mis gibi kokan saçların içine daldırmıştı usulca. Kahverenginin en güzel tonuna ev sahipliği yapan saçlar dört bir yana dağılmıştı ancak bu bile Jeongguk'un güzelliğini örtbas edemiyordu Jimin'in gözünde.

Zira Jimin tam da şu anda kalbinde hissettiği bu dolu hisler yüzünden ağlayabilirdi. Dolu doluydu, hissettiği duyguları o kadar yoğun yaşıyordu ki çoğu zaman kalbi tekliyor, nefesi daralıyordu.

Yine de şikayetçi değildi minik beden, sonuçta yıllar sonra sevdiği birisi tarafından sevilmişti, bunun da heyecanını içinde barındırdığını biliyordu.

Kahverengi tutamları ağır ağır okşarken kendisini biraz daha yukarıya itmiş ve Jeongguk'un saçlarına yaklaşıp koklamıştı doymak ister gibi.

Yine de her gün koklasa bile doyamayacağını bildiğinden kısa sürmüştü bu eylemi. Öte yandan saçlarını okşadığı beden kıpırdanmış ve Jimin'i daha çok kendine çekerek sıkıca sarılmıştı.

Bu yaptığı Jimin'in gülümsemesine sebep olurken yine, demişti Jimin içinden. Yine yapıyorsun Jeongguk, kalbim çok hızlı atıyor.

Jimin, Jeongguk'un kendi üstünde bıraktığı etkiyi düşünürken Jeongguk gözlerini açmış ve minik sevgilisinin süt beyazı boynuyla karşılaşmıştı.

İlk başta şaşırmış olsa da, sonradan anladığı durum karşısında gülümsemiş ve başını Jimin'in boynuna doğru eğip oraya bir öpücük kondurduktan sonra Jimin'in kesilen nefesi ile birlikte "Günaydın." demişti boğuk bir ses ile.

Distances and Love, Jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin