"Abi..."
"Savcıya bir şey yapacaklar, illa ki."
"Bununda önüne geçemeyiz ki."
"O zaman," dedi genç adam kahvesini doldururken, "her şeyi bırakıp sadece savcıya yoğunlaşacağız."
"Ne yapalım abi?"
"Savcının evine, adliyeye, babasının ve amcasının evinin yakınlarına belirli değişmeyecek adamlar dikin. Sen de savcının izini sür. Herhangi bir durumda ilk müdahaleyi sen yap, sonra bana ulaş."
"Tamam abi."
&
N.Ç.
Adaletli olmak hiç bu kadar zor olmamıştı.
Çevremde belirli kurallar vardı. Her zaman öncelik benim onlara ezbere uymamdı. Ama ben onları ezip geçmiştim.
"Savcım, cinayet haberi geldi. Olay yerine intikal ediyoruz."
"Kimliği tespit ettikten sonra haber verirsiniz. Benim işim var. Gelemeyeceğim. Raporu masamın üzerine bırakırsınız. Kolay gelsin."
"Sağ olun Sayın Savcım, anlaşıldı."
Telefonu kapatıp çantamı ve montumu alıp odamdan çıktım. Cübbemi çıkarıp özensizce çantama soktum.
Garajda arabamı ararken yine o tanıdık his uyandıran hediyemle karşılaştım. Üzerinde gül buketi vardı, bu sefer farklı olan tek şey: buketin tam ortasında tek olan beyaz güldü.
Bu sefer not vardı.
"Kırmızı gül, senin etrafındakiler, beyaz gül ise herkesten farklı olan sensin Savcı Hanım."
Bu durumu bireysel çözecektim. Babamın kapanmayan mevzusuydu. Güllerle birlikte arabaya bindim. Elimdeki adrese doğru ilerledim.
Bir gecekondu mahallesine geldiğimde müsait bir yere arabayı park ettikten sonra numaralara bakarak evi buldum.
Eski evin her an yıkılacak gibi olan kapısına tıkladım. Kapıyı yaşlı bir kadın açtı. Arkasında ise aynı yaşlarda olduklarını tahmin ettiğim bir adam duruyordu.
"Ayşe Gümüş'ün ailesiyle görüşecektim?" dedim.
"Buyurun biziz. Siz kimsiniz?"
Kadına elimi uzattım. "Cumhuriyet Savcısı, Nefes Çağlayan." Elimi sıkmadı.
"Neden geldiniz?" Kapıyı kapatacak gibi itti.
"Birkaç zorum olacaktı."
"Yeni mi aklınız başınıza geldi?" diye tersledi adam beni.
"Kötü niyetim yok. Birkaç soru sorup gideceğim." Kadın tereddütlüydü ama içeri geçmem için geri çekildi. Başımı eğip içeri geçtim.
Birlikte salona geçtik. Tekli koltuğa oturdum.
"İki ay geçti Savcı. Ne gelen oldu ne giden. İntihar dediler kapattılar dosyayı. Kimse uğraşmadı kızımın cinayeti ile. Araştırmadılar kızımın vücudundaki morlukları," dedi yaşlı adam. Anlayışla başımı salladım.
"Sizin kızınızın ölümü hakkındaki düşünceleriniz neler peki?" diye sordum.
Adam cebinden bir sigara çıkarıp yaktı, ardından bana da uzattı. Başımla reddettim. "Sizce, Kemal bir adam öldürebilecek birisi mi?"