Adaletli olmak hiç bu kadar zor olmamıştı.
Ağaçların arasına son sürat dalan araba bile canımı sıkıyordu. "Burası Sayın Savcım."
"Sen beni arabada bekle." Arabadan inip Olay Yeri polislerinin yanına doğru ilerledim. "Ne olmuş?"
"Bıçaklanmış Savcım," arkamdan gelen sese döndüm.
"Kimliği tespit ettik mi?" diye sordum.
"Hayır," dedi Abdullah. "Üzerinden kimlik, ehliyet falan çıkmadı." Kafamı geri cesede çevirdim. Orta yaşlı bir adamdı.
"Sayın Savcım," diye seslendi Hakan. Ona baktım. "Cesedin üzerinde kurumuş bir gül bulduk. Ceset yeni değil, birkaç günlük. Hem vücutta şişlikler var hem de gülün kurumuş olduğu bunu doğruluyor."
"Gülü kriminale gönderin," dedim ona bakarak. Tekrar Abdullah'a döndüm. "Emre Tekinoğlu cinayeti ne oldu?"
Başını öne eğdi. "Faili meçhul bıraktık, Savcım." Güldüm.
"Faili meçhul bıraktınız," dedim onu taklit ederek. Başıyla onayladı. "Peki, siz bilirsiniz. Görevden atılırken de böyle rahat olur musun sanmam. Müdürünüzün bu konudaki ciddiyetini hepimiz biliyoruz. Bakalım kim kurtaracak sizi? Bu sefer ben yokum."
"Savcım," diye fısıldadı, bana doğru yaklaşarak. "Bu olayı kurcalamamamızı isteyen birileri var. Hakan ile görüştüler, Savcım. Adamları geri aradık. Bindikleri arabanın plakasını sorguladık. Kayıt yok hiçbir yerde."
"Emre'nin husumeti olan kişileri tespit ettiniz mi?" etrafına bakınıp fısıldadı:
"Konuştuk hepsiyle Savcım. Kimseden bir şey çıkmadı, baktıklarımızdan yani."
"Sabıkası var mı?"
"Var, kasten adam öldürmeye teşebbüs."
Kaşlarım havalandı. "İçeride yatmış mı?"
"İki sene Savcım. Sonrasında amcası Şevket, yeğenini teşvik ettiğini itiraf etmiş. Altı ay süren bir mahkeme sonucunda Emre serbest bırakılmış yerine amcası girmiş."
"Dava hakimi kimmiş?"
"Önder," dedi sıkıntıyla.
"Al işte!" dedim sinirle. "Olayın mantıksızlığı ve tutarsızlığının altından ancak böyle bir hakim çıkardı!"
"Savcım, amcası iki hafta önce çıkmış cezaevinden," dedi.
"Şüpheli," dedim. "Amcasıyla konuştunuz mu?"
"Hayır."
"Sizin yapacağınız işin amına koyayım ben. Amcasıyla niye konuşmadınız? Sonra cinayet niye faili meçhul?" sinirle ellerimi saçlarıma geçirdim.
"Konuşalım mı Savcım?" dedi çekinceyle.
"Bir zahmet, bende geleceğim ama."
"Emredersiniz, Sayın Savcım." Cebimden telefonum çalınca ondan birkaç adım uzaklaşıp telefonu cevapladım.
"Söyle Meryem?"
"Savcım, bir hanımefendi geldi. Sizinle acilen görüşmek istiyor. Rahatsız etmek bende istemezdim ama acil ve önemli olduğunu söyledi."
"Kim?"
"Adını söylemiyor efendim. Ne için görüşmek istediğini de. Sadece sizden başka kimseye güvenmediğini ve sadece sizinle konuşacağını söyledi."