Kördüğüm

5 3 4
                                    

**********
Hellooooooo! Ne yapıyorsunuzzz? Özlediniz mi? Abi her bölümü nasıl daha kötü yapıyorum ben de bilmiyorum ama acemilik. Neyse inşallah ilerde daha iyi ficler yazabilirim. Şimdilik keyifli okumalar:)
<33333333
***********



Changbin'den
   Chan hyung her zamanki gibi toplantıdan sonra yanıma geldi. "Binnie, bugün başka toplantın ya da önemli bir işin yok. Benim yapmam gereken başka bir şey var mı?" yine erken çıkmak isteyecekti. Nedenini bildiğim için izin veriyor hatta bazen ben de yanında gidiyordum. Düşündüm başka işi yoktu, e benimde önemli bir işim olmadığına göre onunla gidebilirdim. "Hayır hyung. Yok, çıkabilirsin ama ben de geleceğim." sözümü bitirdiğim de bana baktı "Baban zaten bana geçen seferden sonra sinirli başımı iyice belaya mı sokmaya çalışıyorsun?" dedi gülerek.
    Yüzüm düşmüştü. Hayır sözünden dolayı değil. Dalga geçtiğini biliyorum ve Chan hyunga alınmam. Yüzümün düşme sebebi babamdı. Babam Chan hyungu sevmezdi (Gerçi o kimi severdi ki. Kendisi ve parasından başka). Chan hyung hakkında hiçbir şey bilmezdi. Zaten bilse şirkette bulundurmayı bırak nefes bile aldırmazdı. Chan hyung önceden bir hırsızdı evet ama değişti. Gerçekten değiştiğine tüm kalbimle inanıyorum çünkü Pranpirya da hayattayken bunu istemiş ve Pranpirya'nın tüm anılarına sahip çıkmaya çalışıyor. Öğrenmemesi için elimden geleni yaptım, yapmaya devam ediyorum, devam edeceğim.
    Yüzümün düştüğünü gördüğünde ona alınmayacağımı bildiği için babamın lafının geçmesine bozulduğumu anlamıştı. "Üzgünüm, beraberken o adamın lafını geçirmeyecektik." bunları söylerken gülümsüyordu. O gülümseyince istemsizce tebessüm ettim.

Chan'dan
Yaklaşık iki yıldır kardeşimin hayatını karartıp onu benden alan adamı arıyorum. Bulana kadar da aramaya devam edeceğim. Yine Changbin'den erken çıkmak için izin almaya gittim. Onun başka önemli bir işi olmadığını ve benim yapmamı istediği başka bir şey olup olmadığını sordum. Herhangi bir işim olmadığını, çıkabileceğimi ama kendisinin de geleceğini söyledi.
    Onun yanımda olması bana güven veriyor ancak babasının son tepkisinden sonra gelmesini pek istemiyorum (Sonra benim yüzümden kavga ediyorlar.). Bunu ona söylediğimde alınmayacağını bilerek söyledim. Yüzü düştü ama bunun sebebi ben değil babasıydı.  Beraberken o şahıs hakkında konuşmayacağıma söz vermiştim. Araları yeterince kötü değilmiş gibi bir de benden nefret ettiği için Changbin beni ona karşı koruyor. Babası bu yüzden ondan iki kat daha fazla nefret ediyordu. Benim hakkımdaki şeyleri bilse beni yaşatmazdı sanırım.
   Changbin'in babası iri yarı ve ciddiyeti korkutucu bir adamdı. Onunla çalışan herkes ondan korkardı. Mafya deseler inanacağınız tipte biri.

Changbin'in babası

Changbin'in babası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Changbin üzgün görünüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Changbin üzgün görünüyordu. "Hyung ne olur gelsem? Yalvarırım. Seni yalnız bırakmak istemiyorum." dedi ama bu sözler faydasızdı. Onu incitmek istemiyorum ve benim yüzümden yediği tokatlar gözümün önüne geldikçe ne kadar yalvarırsa yalvarsın gelmesine izin veremezdim. "Üzgünüm ama hayır." derken telefonum çaldı. Reklamını yapmamız istenen şirketlerden biriydi arayan. Changbin'in konuşmasına fırsat vermeden telefonu açtım.
   Şirketin CEO'sunun sekreteri olan Wonwoo her zamanki samimi ses tonuyla konuşmaya başladı. "Chan bey, fazla uzatmadan konuya gireyim Changbin bey de müsaitse yarınki toplantıyı bugüne alabilme imkanımız var mı?" evet sesi her zaman olduğu gibi samimiydi ama biraz üzgün geliyordu. "Elbette Wonwoo bey. Bir şey mi oldu? Sesiniz pek iyi gelmiyor." dedim Changbin'in bir şey söylemesine izin vermeden. "Hiç sormayın. Jeonghan beyin annesi rahatsızlanmış. Yarın sabah ilk uçakla Amerika'ya gidecek. Acil olmasa gerçekten böyle bir şey istemezdim. Kusura bakmayın." dedi mahcup olmuş bir şekilde. "Yok canım ne kusuru. Asıl siz benim kusuruma bakmayın toplantıya katılamayacağım acil bir işim var." dedim. "Hiç önemli değil. Çok teşekkür ederim. Yarım saate kadar orada olacağız. İyi günler." dedi ardından benim iyi günler dileğimle telefonu kapattım. Changbin'e döndüm olanları kısaca açıkladım. Benimle gelemeyecek olmasından çok Jeonghan beye üzülmüştü. Böyle de yumuşak kalpli bir insandır.
   Eşyalarımı aldım ve "Ben çıkıyorum." diye bildirdikten sonra ofisten çıktım. Arabaya bindiğim gibi telefonum çaldı. Ekranda yazan isimle yüreğim ağzıma geldi. Çünkü Başkan Seo Dong Seok arıyordu. Yani Binnie'nin babası beni kolay kolay aramazdı. Changbin'e ulaşamasa bile beni aramak yerine geri dönmesini beklerdi. Bu yüzden gerçekten korkmuştum. Bir süre sonra telefonu açtım. "Buyrun efendim." dedim. Her zaman olduğu gibi soğuk ama kızgın bir şekilde "Hemen eve gel." dedi. İçimde çok kötü bir his vardı. Gitsem bir türlü gitmesem bir türlü. En sonunda arabayı çalıştırıp eve doğru sürdüm.
   Vardığımda beni en sadık adamlarıyla ve en kızgın haliyle bekliyordu. Yine ne olmuştu acaba? Ayağa kalktı ve önündeki masaya bir yumruk indirdi "Oğlumu ve beni kandırmaya nasıl cüret edersin?" ne demek istediğini anlamamıştım. "Anlamadım efendim." dedim titreyen sesimle. Kolay kolay korkan bir insan değildim ama bu adamdan çok fena korkuyordum. Dalga geçercesine güldü. "Bak şuna bir de anlamamazlıktan geliyor." hâlâ ne demek istediğini anlamıyordum. Neyi öğrenmişti böyle tepki vermesine sebep olacak? "Aptalı oynamaya devam edeceksin anlaşılan. Doğru basit bir hırsız olabilirsin ama oyunculuğun iyidir eminim. Kaç insanı kandırdın kim bilir?" dediği şeyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Konuşmama fırsat vermeden devam etti. (Hoş o anki şokla konuşamazdım zaten.) "Bundan 7 yıl önce yaptığın yetimhane soygunun bile cezasını çekmemişsin." bu adam niye benim sicilimi araştırmıştı ve 7 yıl önceki o olayı nereden biliyordu. Benim yaptığımı bilen 4 kişi vardı; ben,Pranpirya, Seungmin ve Changbin. Nereden öğrenmişti? Changbin söylemiş olamazdı yeterince derdim yokmuş gibi bir de bununla mı uğraşacaktım? Her şeye rağmen bulmam gerekiyordu. Changbin'in söylemediğine emindim ona kendimden çok güveniyorum. Böyle bir şey yapmış olamaz. Sanırım artık konuştuğum yerlere, konuştuğum kişiye ve çevredeki insanlara dikkat etmem gerekiyor. Anlamam biraz geç oldu. Asıl soru bu adam bunu nasıl öğrendi? Bu olaydan sonra işler iyice kördüğüm oldu.





************
Bir bölümün daha sonuna geldik. Cidden bu adamın da işi gücü yok herhalde gitmiş çocuğun siciline bakmış. Hayır sicilinde olmayan şeyi nereden biliyorsun abicim? Neyse umarım beğenmişsinizdir benim çok içime sinmedi ama olsundu. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Teşekkürler sizleri seviyorummm<333333
************

My TearsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin