Bölüm 5: Kızıl Çember?

14 3 0
                                    

Sınamalar aralıksız devam ediyordu, günün yarısı geçmişti bile. Mühürlü davetiyelerle gelenlerin birçoğu gözleri kapalı geçebiliyordu yazıtlardan. Hatta ara sıra birkaç ucube bile çıkıyordu içlerinden.

"#287!"

14-15 yaşlarında bir kız öne çıkıp, Güç Yazıtı'nın önünde belirmişti. Fırfırlı bir elbisesi vardı, narin görünüyordu. Seyredenler arasından bazıları kızın görünüşüne aldanmıştı, ancak..

"385 kg!"

"Oha! Kolları incecik, bu nasıl mümkün olabilir?"

"Saçmalık!"

Kalabalık, kızın güç gösterisiyle yerle bir olmuştu. Bir sürü konuşma dönüyordu, hatta kızı tanıyanlar bile çıkmıştı.

"Weizhu Şehir Lordu'nun kızı değil mi bu?"

"Evet, ona benziyor sanki."

"Bu o! Liu Qiqi!"

Koyu kahve saçları rüzgarda dalgalanan, narin ve alımlı duruşuyla kalabalığın gözlerini alan bu genç kız; Weizhu Şehir Lordu'nun tek çocuğuydu. Daha sonra ona yanaşmak isteyen herkes anında kendini dizginledi. Şehir Lordu Liu Hong, kızına aşırı değer veriyordu. Onunla flörtleşmek kendini yanan evlerin çatısından içeri atmaya benzerdi.

"Sessiz olun! Ruh Yazıtı'na gidiyor, izleyelim."

Liu Qiqi, Ruh Yazıtı'nın önünde beklerken, herkes dikkat kesilmişti. Sınamalarda birçok insanı yerle yeksan edip, gururlarını parçalamış olan yazıttı bu. Kimse korkudan aklını kaybederken seyredilmekten hoşlanmazdı herhalde?

Sorumlu ağzını bile açamadan, heykelin dibine girip gözlerinin içine bakmaya başlamıştı genç kız. Cesareti takdire şayandı. Heykelin yüzü hemen değişmişti.

"Başlıyor!"

Heykel yeniden şeytani bir surete bürünüp hareket etmeye başlamıştı, genç kızın üzerine doğru eğiliyordu. Liu Qiqi ise hiçbir tepki vermiyordu, herkesin beklediğinin aksine oldukça sakindi.

Ruh Yazıtı kızın yüzüne doğru yavaş yavaş yaklaşırken, genç kız avuçlarını sıkıyordu. Bu kadar mesafe ve ağır baskıya dayanmak onun için bile müthiş zordu, ancak bir şekilde dayanabiliyordu. Heykel git gide yüzüne yaklaşıyordu.

"Bakın, neredeyse burunları değecek!"

Heykel, Liu Qiqi'nin yüzüne aşırı yaklaşmıştı. Gözleri birkaç santim mesafe arayla birbirlerine bakıyordu, genç kız soğuk terler atıyor gibiydi ancak yine de avuçlarını sımsıkı kapatmış dayanıyordu. Yaklaşıp yirmi saniye bu yakınlıkta kaldıktan sonra heykel birden geri çekilmişti ve şeytani görünümü kaybolmuştu.

Kalabalık yeniden tartışmaya başlamıştı.

"Nasıl yani, Ruh Yazıtı'ndan geçebildi mi?"

"Heykele tamamen dayandı!"

"Gerçek gibi değil!"

Sorumlu genç kızın omzuna bir kez dokundu ve onu sakinleştirdi, ardından onu tebrik edip yerine döndü. Eğitmenler ve kıdemliler bile kendi aralarında tartışma içerisindeydi. Kıza bakışlarını kilitleyip bir konuda karar vermeye çalışıyor gibilerdi.

Sorumlunun işaretiyle Element Yazıtı'na ilerleyen Liu Qiqi, kürenin önünde kendini toparlayıp yaklaştı. Elini bir tereddüt ile küreye yasladı, beş saniye geçmesine rağmen bir tepki yoktu.

"Element Yazıtı şaşırtmıyor, en azından element yatkınlığı yokmuş."

Dünya sanki nispet olsun diye konuşan kişinin çenesini yere değdirmek istercesine tersine dönmüştü. Küreden tepki geliyordu, herkes pür dikkat küreye bakarken kürenin içinde ne olduğunu gördüler.

henüz isim bulamadım.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin