Kızlar, getirdiklerini koymuş oldukları masanın başına toplaşmış etrafa bakınırken ilk önce ne yapacaklarını düşünüyorlardı.
Çok geçmeden aniden ileri atılarak Nergis' in kolunu tutup sıkmaya başlayan Asel, arabadaki hıncını şimdi çıkartacağa benziyordu.Asel- "Nergis Allah'ın dan bulasın!"
Nergis- "Ne lan?"
Narin- "Asel' e artı bir atıyorum."
Nergis- "Ne diyonuz olum siz?"
Bu sefer diğer kolunu da Kayla tuttuğunda yerinde tepişen Nergis uçuşan saçlarıyla bir Asel' in bir Kayla' nın yüzüne bakıp ona ne yapacaklarını anlamaya çalışıyordu.
Narin- "Oyun istiyor ablası. Ee biz daha niye geldik buraya kadar değil mi?"
Dediğinde korkuyla irice açılmış açık kahve gözleriyle Narin' e bakan Nergis, ellerinden kurtulmaya çalışıyordu.
Beste'nin ağzından ~
Onların bu birbirleri ile uğraşıyor olmalarını izlediğim sırada kulağıma doğru eğilen Kayla' nın fısıltılı sesiyle ona kulak kesildim:
Kayla- "Beste, kanka biz hiç karışmayalım bence. Duralım burda böyle. Sesimiz soluğumuz da çıkmasın."
Deyip sustuğunda bende ona tamam anlamında gözümü kırpıp, olduğumuz yerden olan bitenleri izlemeye koyulmuştuk.Asel ve Narin, Nergis' i şu yavaş giden tırtıl trenine zorla bindirmiş, Nergis' in yanında oturan tahminen yaşının 8-9 olduğunu düşündüğüm çocuğa da Nergis' e göz kulak olmasını söylemiştiler. Kollarını önünde bağlayan Nergis üsküt suratıyla farklı bir tepki vermeden hareket halindeki tırtılın içinde öylece sürenin dolmasını beklerken, yanında oturmakta olan tembihledikleri çocuk Nergis' e kemerini çıkartmaması gerektiği, çıkarırsa onun için hiç iyi olmayacağını anlattığı sırada bizimkiler de Nergis' in videosunu çekiyordu.
Kayla ile gülerek onları izliyorduk. Sonunda tırtılın durmasıyla ödeşmiş olduklarında çocuğa cebinden eksik etmediği şekerlerinden birini veren Narin, Asel ve Nergis' in ardından masaya geldiğinde, hep birlikte masanın başına oturmuş sohbet ederek karton bardaklara içecek, plastik tabaklara da ne bulduysak sarma, pasta, su böreği, açma falan filan dolduruyorduk.
Narin, çektiği videoyu izletmek için masaya koymuştu. Nergis' te hiç bozuntuya vermeden izlemiyormuş gibi yapsa da göz ucuyla bakmadan edemiyordu.
Hayattan bıkmış bir vaziyette tırtılda oturmuş Nergis' i yeniden görerek gülmeme engel olamayaraktan konuşmaya başladım.
Ben- "Üfff be ne kadar da havlisiniz Nergis hanım."
Narin- "FBI ajanı binseydi şu trene emin olun bunun kadar sevimsiz oturmazdı."
Kayla- "Ne istiyosunuz abası? Ne kadar hot, ne kadar sarsılmaz, ne kadar cool, olduğunu görmüyor musunuz?"
Nergis' ten söz ederken elindeki karton bardağa kola doldurmuş olan Asel, içeceğini ağzına göstermek için kaldırmışken tabağına bakarak:
Asel- "Bırakın şunu yaa. Övdükçe şımarıcak, şımarınca da ne olduğunu biliyoruz."
Demişti. Sözlerinin ardından masada ağzını açmayan Nergis' te kendini tutamamıştı.
Nergis- "Söyle, söyle ne oluyormuş bana?"
Kayla- "Birşeyler olduğunu biliyoruz ama tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz."
Nergis- "Bu ne biçim cümle lan? Felsefe yapma bana şimdi."
Asel- "Niye? felsefe güzel."
Nergis- "Felsefe? Güzel? Ya bi git Asel yaa. Düşün, düşün b*ktur işin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUNAPARK
Teen FictionLise öğrencisi 5 gencin eğlencesine gittikleri lunaparkta tanıklık ettiği bir cinayet meselesi...