4/ Yalan?

74 14 27
                                    

Jisung~

Minho'nun dediği gibi olmuştu. Gözlerimi açtığımda evimin önündeydik. Ama aklım hala Minho'nun evimin yerini nereden bildiğindeydi.

Şimdi ise Minho koluma girmiş beni odama götürüyordu. Merdivenlerden çıktıktan sonra bir odamın önüne geldik. Minho kapıyı açtıktan sonra birlikte içeri girdik.

-Ji... Üstünü değiştirmelisin. Seni kapının önünde bekleyeceğim.
-Sakın gitme.
-Gitmem merak etme.

Minho odamdan çıktı. Dolabımdan birkaç kuru ve rahat kıyafet çıkardım. Hemen üstüme onları giydim ve ıslak kıyafetlerimi banyoya koydum.

-Minho, gelebilirsin. dediğimde kapıyı açıp içeri girdi. Yatağa oturdum ve ağzımı dirseğime yaslayıp hapşurdum bir, iki, üç ve bir daha. Kesin hasta olacaktım. Minho endişeyle yanıma oturdu.

-Jisung!? İyi misin?
-Hasta olacağım galiba. Siktir ya...
-O zaman ben seni yatırayım bir güzel uyu. dediğinde başımı olumlu anlamda salladım.

Beni yatağa yatırıp pikeyi üzerime örttü. Tam eğildiği yerden doğrulup gidecekken gök gürledi. Bileğinden tuttum.

-Minho.. Gitme kal.
-Tamam Ji... Sorun yok. Ben buradayım hadi sen uyu.

Uyumaya çalışırken Minho yatağımın öbür tarafına geçti ve yanıma oturdu.

-Uyuyamıyorum...
-Uykunu getiren özel birşey var mı?
-Kendi kendime gün içerisinde olanları anlatıyorum. Öyle uykum geliyor.
-O zaman bana anlat ben seni dinleyeyim olur mu?
-Olur.. Minho, çok teşekkür ederim.
-Şşş. Asıl ben teşekkür ederim Ji. Hadi anlatmaya başla.

-Bugün okulda seninle konuştum ve arkadaş olduk. Bu yüzden çok mutluyum. Bugün birçok güzel şey oldu. Nasıl bir gün içerisinde tanışıp beraber evimde kalabiliyoruz insan şaşıyor. Sanki sen gelince hayatım iyileşti gibi...

Minho hiçbirşey söylemeden Jisungu dinliyordu. Bir yandan da eliyle Jisung'un saçlarını okşuyordu.
Jisung bir şeyler daha söyledikten sonra mırıldandı.

-Minho sana sarılarak uyuyabilir miyim? diye sordu Jisung çekinerek. Yanaklarının al al olduğuna kalıbını basabilirdi.
Minho oldukça şaşırmıştı ama hoşlandığı çocuğun ona sarılarak uyumak istemesinden başka ne isteyebilirdi ki? Hiç birşey söylemeden kollarını (minho'nun kablolari🥰) Jisung'un ince beline doladı. Jisung hemen kafasını Minho'nun göğsüne gömdü. Hem utanıyordu hemde gök gürlediği için korkuyordu. Burnuna gelen harika bir koku duydu Jisung. Bu Minho'nun kokusuydu. Onun kokusu... Çok huzur vericiydi. Minho elini Jisung'un saçlarına atıp okşamaya başladı. Jisung Minhonun kokusu ve elinin verdiği mayışıklıkla Minho'nun kolları arasında uyuya kaldı.

(Sabah) Jisung~

Sabah gözlerimi açtığımda burnumda yine o güzel koku vardı. Minho'nun kokusu. Bir dakika. Ne? Dün gece korktuğum için Minho'nun gitmesini istememiştim. Daha sonraysa kesin uyku sersemliğimle bana sarılmasını istemişimdir. Off. Ne diye daha yeni tanıştığın çocuğun kolunda uyuyosun ki Jisung?!

Gözlerimi hışımla açtım. Kafamı biraz geri çektiğimde Minho'nun yüzüyle aramda çok az bir mesafe vardı. Bir süre öylece durup onu izledim. Çok güzeldi. Gözleri, kirpikleri, saçları. Tanrı onu resmen özene bözene yaratmış olmalıydı.

Uzun bir süre sonra ilk defa çok rahat bir şekilde uyumuştum.
Eh, tabi uyuduğum yer Minho'nun kolları olduğu için.
Ben hâla Minho'nun yüzünü incelerken Minho konuşmaya başladı. Tamam işte şimdi ikinci sıçışımı yaşıyorum.

-Ji.. Şişmiş gözlerime ve yüzüme daha fazla bakarsan utançtan yerin dibini boylayacağım.

-Minho sus! Rönesans tablosu gibisin bide gelmiş çirkinim diyosun ya!

317 Gün/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin