10/ Özür Dilerim

39 8 6
                                    

Minho~

Evden ayrıldığımda planım yaklaşık yarım saat sonra geri dönmekti. Jisung'un babası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almıştı ve ömür boyu arkasına atıldığı parmaklıklardan çıkamazdı. Bu da onun kaçtığını gösteriyordu. Aklıma bunlar gelince ilk planım hemen gidip polise firar eden mahkumun yerini bildiğimi söylecektim.

Karakola gittiğimde ve firar eden bir mahkum olup olmadığını sorduğumda aldığım cevap ise umudun bir parçasını koparmıştı benden. Ama olabilir. Belki de adam birilerinden yardım aldı ve kusursuz kaçış planları sayesinde olmadığı fark edilmedi bile.

Karşımdaki kadına pes etmeden sorular sorup duruyordum.

"Bakın emin misiniz? Bir mahkumun firar ettiğini duymuştum."

"Beyefendi neden anlamıyorsunuz? Firar eden falan yok. Lütfen burayı daha fazla oyalamayın."

"Tamam. Tamam sadece tek bir soru daha."

Kadın bana ters bir bakış atıp konuş anlamında bir işaret yaptı.

"Han Joohgun adındaki adam burada mı?"

"Bir dakika..."

Kadın karşısındaki bilgisayarına birşeyler yazıp birkaç kez kaydırdıktan sonra bana döndü.

"Adını verdiğiniz kişi yaklaşık 3 yıl önce vefat etmiş beyefendi."

"Ne..."

Bu ne demek şimdi? Ne demek 3 yıl önce ölmüş?

Kendimi polis merkezinden dışarı attığımda hiç birşey düşünemiyordum. Bir yanda kendi gözlerimle gördüğüm adam, bir yanda ise onun 3 yıl önce öldüğü haberi. Sanırım sadece birkaç dakika düşünmem gerek..

Jisung~

Başım ağrıyor.. Kıpırdayamıyorum. Sanırım ağrıyan sadece başım değil. Kendimi gözlerimi açmak için zorluyorum. Ama nafile. Neden bu durumda olduğumu bile hatırlamıyorum. Kafam allak bullak. Ne oldu bana?

Birkaç anlamsız denemenin sonunda hareket etmeye ve gözlerimi açmaya çalışmaya bir son veriyorum. Belki de sadece çok yorgunumdur. O halde birkaç dakika dinlenmeliyim.

Rahatsız ve soğuk zeminde yatarken bulunduğum yerdeki tek ses, gitgide yavaşlayan nefes seslerim. Oh, demek ki duyabiliyorum. Geriye kaldı 4 duyu.

Ellerime gelen garip sıcak sıvının ne olduğunu çözmeye çalışıyorum bir müddet sonra. Su mu? Hayır. İçki? Hayır. Kan mı acaba? Olabilir.. Kimin kanı o halde?

Alnıma değen garip teller de neyin nesi? Saçlarım sanırım. Oh, demek ki hissedebiliyorum. Geriye kaldı 3 duyu.

Burnum aniden hissettiğim keskin koku ile sızlıyor. Sigara kokusu gibi. Babamda eskiden sigara kokardı..

Pekala, tat alma duyum şuan pek bir işime yaramaz sanırım. Ama artık nerede olduğumu görmeliyim.

Dakikalar geçti fakat hala gözlerimi açamıyorum. Belki de korkuyorum. Göreceğim enkazdan çok korkuyorum belkide.

Anılarım ve yaşanan herşey birer birer aklıma düşüyor. Minho. Arkadaşlarım. Ailem. Ve babam. Beni bu hale o getirmişti değil mi?

Tanrım sana soruyorum ne yaptım ben bunu hakedecek?

(koy elini vijdanina hakediyosam eyw)

Minho~

Düşün Minho. Nerede olabilir?

Jisung'u bulmak için polis merkezinden ayrılarak onun evine gitmiştim fakat sadece yere dağılmış cam kırıklarınk bulmuştum.

Cam kırıkları mı? Cam neden kırıldı? Siktir! Benim suçum. Hangi akılla Jisung'u yalnız bırakırım o piçle! Kısa sürer diye polis çağıracaktım! Adam ölmüş dediler.

317 Gün/ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin