Los payasos hacen reír a todos menos a ellos mismos. Como HueningKai

120 15 12
                                    

"BIRAKIN BENİ! KAİ İÇERİDE KALDI!"

Beni tutan polisleri uzaklaştırmaya çalışıyordum.
Etraftaki insanların bağrışları yüzünden düzgün düşünemiyordum.

"Çadırda kimse yok!"

"VAR! KAİ ORADA!"

Polislerden birine yumruğumu savurdum ve kollarından kurtulup alevler arasında yanan sirk çadırına koştum. Peşimden biraz koştular ama korkaklar yarı yolda koşmayı bıraktılar.

Çadırın kapısını yırtarak açtım ve içeri daldım, her yeri alevler kaplamıştı.
Kai'ye seslendim.

Yandı düşüncesi ve
öldü düşüncesi yüzünden zar zor umut edebiliyordum.

Seyircilerin oturduğu hiçbir yerde Kai'yi bulamadım, alevlerin arasından koşmaya başladım, ağlıyordum. Korkuyordum, çok korkuyordum.

Yoktu, Kai yoktu. Ayakta durmak için kendimi zorladım, her yerde alevler vardı bunların birinin içinde belkide Kai vardı ama ben onu göremiyordum, duman gözlerimi yakıyordu, kolum ile gözyaşlarımı sildim.

Sahnenin altına bakmak aklıma gelince hızla oraya yürümeye başladım, o sırada bir şey gözüme takıldı, yanmış bir insan.

Kai olmasından o kadar korktum ki...
Ama bu Kai değildi, bu Youngho idi.

Kai sağlam bir intikam almıştı.

Youngho'yu düşünmeden hemen sahnenin altına koştum, alevler buraya bile sıçramıştı, sırayla tüm odalara bakmaya başladım, bir yandan da Kai'ye sesleniyordum.

"KAİ!"

"KAİ NEREDESİN!?"

Duman yüzünden nefes almakta zorlanmaya başlamıştım.

Bir odayı açtığımda gördüm onu. Bir köşede dizlerini kendine çekmiş ve kollarıyla yüzünü kapatmıştı. Hiç düşünmeden ona sımsıkı sarıldım ve adını söyleyerek ağlamaya başladım.

"Kai sana abartma demiştim... Kai sana kendine zarar verme demiştim, dikkatli ol demiştim!"

Kafasını kaldırıp bana baktı

"Neden yaptın bunu? Neden intikamını böyle aldın?"

Konuşamayacak kadar kötüydü.

Ağlamamalıydım, güçlü durmalıydım.
Kai yapamamıştı, çadırdan çıkamamıştı ben çıkarmalıydım.

Sakinleştim ve Kai'yi sımsıkı tutup kucağıma aldım.

"Çıkıyoruz buradan."

Kollarını ve bacaklarını vücuduma doladı ve kafasını omzuma gömdü, onu önce o küçük odadan daha sonra sahnenin alt kısmından çıkardım ve boğucu bir dumanla karşılaştık.

Öksürerek koşmaya başladım, ara sıra yanlışlıkla alevlere basıyordum. Canım yanıyordu ama önemi yoktu.

Biraz daha koştuktan sonra siyah dumanların arasında çıkışı gördüm, oraya doğru koşarken yolumu alevler kapattı, geçebileceğim hiçbir yer yoktu, alevlerin boyu benim boyuma ulaşıyordu. Kai'yi daha sıkı tuttum ve kulağına fısıldadım.

"Gözlerini kapat, söz veriyorum canın hiç yanmayacak."

Bunu dediğim gibi alevlere daldım.
Çok korkmuştum, canım yanmıştı ama o kadar çok değil, birkaç saniyede alevlerden kurtulmuştuk. Abartılı derecede yanmamıştım, hemen çıkışa koştum ve çadırdan çıktım.

O sırada etrafta yangını söndürmek için uğraşan itfaiye ekiplerinin, gelen ambulans ekiplerinin, polislerin ve diğer gereksiz insanların şaşkın bakışlarına maruz kaldım.

୨୧ THE NİGHT CİRCUS ⊰⁠⊹ Sookai ✧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin