Sizi bekletmeyi istemezdim ama durumumu biliyorsunuz. Bu bölüm de acele ettiğim için nasıl oldu bilemiyorum. Umarım beklediğinize değer...
Bu arada yorumlar için teşekkür ederim.
Lütfen bu bölümden de beğenilerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin. İyi okumalar...
Yeşilliğin tam ortasında, muazzam bahçesi olan Villa'ya baktı Elif... Eğer burası onun hayatını zindan edecek devasa kafesi olmasaydı, hayran kalabilirdi. Fazla büyük ve güzeldi "İki kişi için daha küçük bir yer bulamadın mı?... Neden geldik ki buraya?"
"Hm, bir düşünelim neden gelmiş olabiliriz!" elini çenesine koyup, hafifçe kaşıdı "Hah buldum!" dedi dalga geçerek "Ormanda sabahlayamayacağımıza göre, bize bir ev lazımdı!" kızla eğleniyordu.
Elif gözlerini devirdi. "Ne kadar zekice bir cevap! Ama seninle aynı evde kalmaktansan, bir ağacın dibine kıvrılıp uyumayı tercih ederdim!"
"Öyle mi ufaklık? O zaman git bir ağaca sığın! Akşamda kurt sürüsüyle avlanırsın artık!"
Elif belli etmemeye çalışsa da, düşüncesi bile ürkütücüydü... Cevap vermek yerine kapıya doğru yürüdü "Açmayacak mısın? Bir yarım saat daha mı bekleyelim?"
Aras güldü "Ne oldu? Korktun mu yoksa?" kapıyı açtı.
Kız içeri girerken, kocasına sırtını döndü. Yüzünü görmemesi daha iyiydi "Eğer korksaydım, senin yanında değil kurtların yanında olurdum. Eminim senin yanında olduğumdan daha güvende olurdum!"
Adam kızın kolunu kavradı, ona dönmesini sağlamıştı. "Anlaşılan senin dilin fazla uzamış!" dedi dişlerinin arasından "Bu cesareti nerden buluyorsun bilmiyorum! Tek bildiğim böyle konuşmaya devam edersen, fazla uzun yaşamayacağın!"
Elif kolunu çekmeye çalıştı. Korkuyordu, bu adam onu korkutuyordu. Yine de çenesine sahip olamıyordu. " Senin yanındayken yaşadığımı mı sanıyorsun? Beni buraya getirerek öldürdün zaten!"
Aras kızın kolunu, tuttuğu sertlikte geri bıraktı. "Ever, ilk defa doğru bir şey söyledin! Bundan sonra ölüden bir farkın olmayacak! ... Şimdi git kendine bir oda beğen ve oraya yerleş!" dedi ölüm kokan nefesiyle.
Elif cevap vermeden bavulunu alıp, merdivenleri tırmandı. Odaların çoğu büyük ve güzeldi. Ama çatı katını seçmişti... Buranın pis, rutubetli olmasını beklerken, tam tersine diğer odalarla aynı güzellikteydi. Oda, modern klasik olarak döşenmişti... Mobilyalar, perdeler, duvarlar... Her yer bembeyaz ve ferahtı... Çatının vermiş olduğu eğim, onu rahatsız etmekten çok mutlu ediyordu. Bu kocaman odayı şimdiden sevmişti. Asıl sevme nedeni ise Aras'a en uzak oda olmasıydı.
Bavulunu kapının önünden alıp, kıyafetlerini dolaba yerleştirdi. Yolculuğun, yorgunluğunu duşa girerek attı. Hazırlandığında kapı açıldı.
"Demek burayı seçtin! Aferin doğru karar!"
Elif yeni kuruttuğu saçlarını örerken, kocasına laf yetiştirdi. "Öğrendiğine göre çık da biraz dinlemeyim."
Adam, kızın dokunulası saçlarına parmaklarını daldırmak istese de yapmadı. "Beni kendi odamdan mı kovuyorsun?"
"Burası benim odam!"
Aras güldü. "Senin değil, bizim odamız!"
Elif bir adım geriledi. "Bu Villa da kaç oda var? ... Altı? Yedi? Belki de daha fazla! Buna rağmen gelmiş aynı odada kalacağımı mızı mı söylüyorsun?" kalbi korkuyla titredi. Bu adam duygularının katiliydi! Geçmişinin, geleceğinin... Hayatının katiliydi! Değil aynı yatakta aynı odada bile kalmazdı ki aynı evi paylaşmaya bile katlanamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRİ AŞK MI DEDİ?
General FictionMerhaba arkadaşlar öncelikle yaşımı, ismimi söylemeyeceğim, kısacası kimliğim gizli kalacak. Önemli olan hikâyem zaten. Hikâyem de Ankara'dan Mardin'e uzanan bir aşkı anlattım. Nefretle başlayan bir aşk... 20 yaşında ki Elif'in Mardin'e ayak basmas...