4.Bölüm -402-

38 10 19
                                    

Sabah olmuştu ve bu gün erken kalkmıştım.Üzerimi giyindim ve odamdan çıktım.Aşağıya lobinin yanındaki bara uğradım,içecek bir şeyler aldım ve otelden çıktım.
Buluşacağım diğer dedektifin konumuna baktım,bana uzak değildi.

Yola koyuldum.Bir kaç kilometre sonra varmıştım.Dün gittiğim o sarı eski binaya göre,etkileyici görünüyordu.
En az 10 katlı ve her katı boy boy camlarla kaplı bir bina."Burası bir harika."Diyerek içeriye girdim.

Dedektife yazdım.Geldiğimi,kaçıncı kata çıkmam gerektiğini sordum.
Kendisi ile daha önce telefon ile konuşmamıştım.Mesajı beklerken içeriye girdim.İçeriside dışı kadar harika ve büyüleyiciydi gerçekten.
Telefonum ufaktan titredi.Mesajımı görmüştü.Ve '9.kat 402 nolu daire,asansörün hemen karşısındaki oda' olduğunu söyledi.

Heyecan ile asansöre bindim.Tamda tahmin ettiğim gibi 10 katlı bir binaydı.
Asansör boştu yavaş yavaş katları çıkarken 6.katta durdu.Hoş bir bayan ve yanında erkek arladaşı vardı.Asansör yukarı kata çıkmaya tekrar devam etti.Sonunda 9.kata geldim.Uzun bir koridordan geçtim.Daire 402'nin kapısına geldiğimde kapıyı iki defa çaldım,kapı açıldı.İçeriye girdiğimde kapının içeriden otomatik bir düğme ile açıldığını fark ettim.

Kimse yokmu diye seslendim içeriden bir ses"buyrun sizi bekliyorum"dedi. Sese doğru yöneldim,etrafa baktığımda bir önceki harabe yerden oldukça farklı,aydınlık,tertemiz,insanın içine huzur veren bir duygu ile sese doğru gittim.

Sesin sahibi ile karşı karşıya geldim ve gördüğüm şeye inanamadım.
Anlam veremediğim şeyler hissetmeye başladım.Nefesim boğazıma yapışırken gözlerimi kapattım.O an karanlığa çekiliyor gibi hissettim göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı,dizlerim titremeye başladı.Boğulurcasına dizlerimin üstüne çöktüm.Gözümün önünden geçen anlamsız kesitler görmeye başladım.

Dedektif hızlı ve kendine güvenen adımları ile yanıma geldi.Kolumdan tuttu,ayağa kaldırdı ve sordu.

"İyi misin."Dedi.Endişe ve bi o kadar huzur verici sesi ile.Dokunuşu beni karanlığımdan aldı sanki.Oksijenimi bana verdi.Göz kapaklarımın ağırlığı,dizlerimin bağı,biraz önce ruhum emilmemişmiydi.Ne olduda bir dokunuş ve ses beni kendime getire bildi.Bir anda kendime geldim ve kafamı kaldırıp dedektife baktım.

Biraz önceki yaşadığım,hisettiğim şeyler ormanda gördüğüm o gizemli adam yüzündenmiymiş!

Parmaklarımı anlımda gezdirerek
"İyiyim."Dedim.Gözlerinin içine baktım,gözlerinde kaybolurcasına,
uzun uzun baktım.
"Gel şöyle otur."Dedi.
Masaya geçtik.Oturmama yardımcı oldu.Ben hâlâ kafamı tutarken su uzattı.

"İç bunu.İyi gelicek"Dedi.Anlamsızca uzattığı bardağa baktım.Bakışlarım onu garipsetmeye yeticek olmalıki "İyi gelicek,bana güven."Dedi.

Bu hayatta abime hatta babama bile güvenmeyen ben,o gözlerde kaybolarak aldım bardağı.Kimseye güvenmediğim kadar güveniyorum sana dercesine diktim kafaya,suyu.
O kahveleri ile bana bakıyordu.

Tekrardan konuştu.
"İyisin demi."Dedi.
Nası iyi olmamayım ellerin,sesin,hatta o çikolata gibi kokan tenin olduktan sonra...

İçimden mırıldanmakla yetindim.
Gözlerimin içine bakıyor,cevabımı bekliyordu.
"İyiyim,teşekkür ederim."Dedim.
Resmen büyülenmiş bir ses tonu ile.Abartığımı hatta saçmaladığımı düşünüyorum.Kendine gel Amara diyerek toparlandım ve ayağa kalktım.

"Senin burda ne işin var?"Dedim.kaşlarımı çatarak.

"Dedektif arıyordun buldun işte."Dedi ve ayağa kalktı.

Boyu benden uzundu.
Göz bebeklerimi hafif bir şekilde kaldırdım.
"Sana dün sordum kimsin,adın ne diye.Hiç bir şey söylemedin.Onu geçiyorum geldin notlarıma baktın,adını gördüğün halde bile bişey söylemedin.Neden peki."Dedim üstüne giderek.

 Arautos do morte (Ölüm Habercileri)          Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin