Sabah erkenden kalkıp işe koyuldum diyemeyeceğim.Günün yarısını uykuyla geçirmiştim.
Gözlerimi hafifçe açtım ve kolumdaki saate baktım.Saat geç olmuştu gerçektende.Yataktan hızlı bir şekilde kalkarak tuvaletin yolunu tuttum,elimi yüzümü yıkayıp kendime geldiğimde odaya geçtim.Karma karışık olam masama son bir kez baktım ve artık başlamalıyım diye düşündüm.İşim uzun sürüceği için odanın telefonunu kullanarak acı bir kahve söyledim.Oldum olası sabah kahvaltılarından nefret ediyorum ama kendime gelmem ve işimi daha iyi yapabilmem için bi kahve gerçekten şart.
Bir kaç dakika sonra odanın kapısı çaldı,kapıyı açtığımda otelin görevlilerinden bir beyfendi kahvemi getirmişti,kapının ağzından kahve tepsimi aldım.Görevli iyi günler der gibi kafasını sallayarak gitti.İki elim ile tuttuğum tepsiyi,kollarım sararcasına tuttum ve ayağım ile kapıyı kapattım.
Bardağın ısısını ellerimde hissede bilmek için sım sıkı tuttum.Sonrasında büyük bir yudum aldım.Sıcak kahvemide alıp masama geçtim.O gizemli adam masayı baya bi karıştırmış.Kağıtlar birbirine girmişti.Masayı son bi kez düzenleyip işe başladım.İlk bi kaç saat güzel bi şekilde,bi kaç kişiyi elemiştim bile.
Boynum tutulmuş,belim ferç olmuşçasına çok fena arıyordu.
Uzaktan,telefon ile görüşe bildiklerim ile görüştüm.Yüz yüze görüşüşecek son bi kaç kişi kaldı.O yüzden kalkıp hazırlanmaya başladım.Önemli bir görüşme okucaktı,o yüzdende klasik şeyler giyinmek yerine daha gösterişli şeyler giymeliyim diye düşünürken,kendimi basit kıyafetlere bakarken buldum.
Siyah geniş paça bir pantolon,üzerine beyaz bir crop ve beyaz spor ayakkabılarımı giydim ve artık hazırdım,çantamı aldım ve sonra otelden çıktım.
Görüşmem gereken son 3 dedektif kaldı.
İlkiyle başladım,kaldığım otele çok uzak bir mesafede değildi.Hemen
3 km sonra sağımdaydı."Yürümek iyi gelicek,yoldada konuşmamı hazırlarım hem."diye düşünerek yola koyuldum.Ortalama 30-35 dk sonunda varıcaktım.Hemen sağımda olan sarı bir bina olmalıydı.Tamda tahmin ettiğim gibi 30-35 dakika civarı varmıştım.Sarı binayı görünce hemen görüşeceğim dedektifi aradım ve geldiğimi söyledim.
Oda bana "Merdivenlerden aşşağıya inin hemen sağ koridorda siyah kapı" Dedi.Oldukça gizemli konuşuyor ve ses tonu beni ürpertmişti."Niye bu kadar gizeme bağlıyorsunuz hepiniz.Görüşmeye geldim,seri katıl değilim.Sadece katili arıyorum..."
Günlerdir o kadar kişiyle konuştum ki,kafa kalmadı artık.
Söylene söylenede olsa sonunda aşşağıya indim.Şimdi gelde siyah kapıyı bul dercesine etrafı kolacan ederken omzum da bi el hisettim.
Bir an ki refleks ile döndüm.Yüzü bir anlığına tanıdık gelen bir beyfendiydi.Saçı sakalına girmiş,gözlükleri kafamdan büyük,kısa,göbekli bir beyfendi.
Tamam kabul ediyorum beyfendi demek biraz zor.Çokta uzun sürmeyen tuhaf bakışmamız sonunda konuştum.
"Dedektif?"
"Evet,sende Amara olmalısın."dedi.
Gözüne bir an küçük görünmüşüm gibi,bakışlarıyla konuştu.
"Evet benim."
Eli ile siyah kapıyı gösterdi.
"Buyrun odaya geçelim"dedi.Biraz ilerledik sonra kapıyı açmak adına elimi uzattım.Benden önce kendisi seri bir şekilde kapıyı açtı ve içeriye girdi."Buyrun!" Dedi.Eli havada iken.
Odaya girer girmez burnuma çarpan küf ve nem karışımı ağır bir koku,ışığı ne kadar yakarsan yak aydınlanmayacak bir oda.Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda yıllarca el sürülmemiş gibi duran tozlu kitaplar ve masanın üstünde duran art arda içilmiş sigara izmaritleri.
İçeriside kapı kadar siyah ve duman kaplıydı.Tozda olabilecek bir is gibiydi adeta.Her bir köşede başka bir dava ile alakalı bilgiler ve üzerlerinde renkli ipler vardı.İplerin bazıları çürümüş ve kopmuş gibi duruyordu.Bildiğim kadarı ile kırmızı çözülmemiş davalar,sarı çözülmek üzere,yeşil ise çözülmüş davalar olmalıydı.
'Görünüşe bakılırsa hiç yeşil iplik görmüyorum.Hatta sarı iplikten bile iki tane var.Bu adam hiç bir dava çözememiş,kaldı benim davama bakıcak.Bide yetmiyormuş gibi 4,5 yıldızı var adamın.' Aklımdaki düşünceleri susturdum ve ön yargılı davranmak yerine konuşmalıyım diye düşündüm.
Masaya oturduk."Ne içersiniz." Diye sordu.Bende bir şey içmek istemediğimi,acelem olduğunu söyledim.Kendisine bir kahve söyledi.İki elini birleştirerek buyrun sizi dinliyorum edası ile masaya bıraktı.
Çok geçmeden kapısı çaldı ve kahvesini getirmişlerdi.
Daha fazla beklemeden yaşananları anlatmaya başladım.Dikkatini çeken cümle ve kelimelerimi not alıyor,şaşkın mimikleri ile oldukça dikkatli bir şekilde beni dinliyordu.Konuşmamı bitirdim.Oda bıkmadan en az iki paket sigarayı bitirdi,kahvesinide öyle.Fincanını masanın ucuna koydu.Ve sonunda bi yorum yaptı."Başınız saolsun öncelikle."Dedi.Teşekkür ederim dercesine kafamı salladım.
Ve devam etti.
"Yaşadıklarınız üzücü,peki ya şüphelendiğiniz biri varmı."Dedi.
"Hayır yok malesefki."Dedim.
Şüphelendiğim birinin olmadığını zaten en başında anlatmıştım oysaki.Tekrar bir sigara yaktı ve ayağa kalktı.
"Yaşadığınız durum çok karmaşık."Dedi.Göbeğini okşayarak.
"Evet farkındayım ve bu yüzden dedektife ihtiyacım var."Dedim.İmali bir şekilde.Oda
"Evet haklısınız bu işi sadece bir dedektif çözebilir."Dedi.Gururlu bir ses tonu ile."Peki nereden başlayacaksınız."Diyerek döndüm adama.Mırıldanarak
"Bilmiyorum,ama çözücem."Dedi.
"Peki o zaman size iyi çalışmalar,çözdüğünüz zaman ararsınız."Dedim ve hemen ordan uzaklaştım.Binadan çıkınca derin bir iç çekerek gökyüzüne baktım ve mırıldandım"Bu iş çok zor olucak gibi."Dedim ve yola devam ettim.Dışarıya çıktığımda hava kararmaya başlamıştı,diğer dedektife yetişebilir miyim acaba diye düşünürken sağ elimde sım sıkı tuttuğum defterime baktım.Hemen kaç kişi ve kimlerin kaldığına bakmak için defteri açtım.
Elimdeki defterde son iki kişi kaldı.Dedektif MARCİA PABLO ve Dedektif ANDRES MİGUEL.İkisininde puanıda 5 ti,zor bir seçimdi.Oldukça dikkat çekici isimleri olsada ilk seçeneğim Dedektif Marcia Pablo oldu.
Hem çok yorgunum hemde hava bir saate kararacaktı,o yüzden otele doğru yol aldım.Çok sürmeden otelin sarı sarı yanan ışıklarını gördüm.Hızlı adımlarla otele doğru yürüyordum ama sanki adımlarım geriye doğru gidiyordu.Ben gittikçe otelin kapısı benden uzaklaşıyordur.Sonunda otele girdim ve odama çıktım.3.Katta bulunan 404 numaralı odama doğru ilerlemeye başladım.Odaya girer girmez lavaboda elimi,yüzümü yıkadım ve direk yatağa attım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arautos do morte (Ölüm Habercileri)
FantasyAmara bir anda ailesinin ölümü ile göz göze gelen küçük kızımız kimin yaptığının öğrenmek için yola koyulur bu yolda yanında kim olucak? Katilin kim olduğunu nasıl öğrenicek? Bu hikaye okuduğum eserlerden,yaşadığım olaylardan esinlenerek yazılmıştır...