Benim için yıldızı parlatmayı unutmayın!
Şarkılar;
Taylor Swift - Anti-Hero
Taylor Swift - Blank Space
Keyifli ve sevgili okumalar...
***
"Toprak varisi..." Diye mırıldandım istemsizce. Adrian hızla bana döndü ve baktı, "Sen... Ne dedin?" dedi. "Toprak...Varisi benmişim..." Dediğimde Adrianın ağzından küçük bir, "Siktir." çıktı. Diana gülümserken kapı çaldı. Diana bir anda yok olunca şaşkınca Adriana baktım. "Burada hala, görünmezlik oynuyor." Dediğinde hemen kapıya yürüdüm. "Asel acil bir şey anatmalıyım daha fazla içimde tutamıyorum!" Diye içeri girdi Elif kafayı yemiş gibi. Rimeli akmıştı. Ağlamış mıydı bu? Elif asla ağlamazdı, ailesini kaybettikten sonra ağlamama yemini gibi bir şey etmişti. "Ne oldu?" İçeri geçtiğimiz de Adrian da ortalıkta yoktu. Görünmezlik, diye geçirdim içimden. "Asel... Birisi, bir adam... Buz mavisi saçları, okyanus kadar derin gözlü... Luka. İsmi Luka..." Öyle telaşla anlatıyordu ki hiç bir şey analamıyordum. "Daha sakin ve yavaş anlat!" Dediğimde derin bir nefes aldı.
"Biz o ruh çağırma oyununu oynadıktan bir gece sonra odamda bir adam belirdi, güya su lorduymuş, bana ihtiyacı varmış, varisi derin bir uykudaymış onu savaşı kazanırsa ki bu savaşta kendi dünyasında var, neyse işte savaşı kazanırsa varisi uyanırmış!" Bir anda Adrian görünmezliğini bozdu ve masaya tekme attı. "Siktir!" Diye bağırdı. Artık Diana'da görünmez değildi. "Ne oluyor?" Diye sordu Elif. "Anlataca..." Sözümü kesen şey Adrian'ın tekrar bağırmasyıdı. "Şu siktiğimin Su Lordu'nun düşman diye anlattığı biri var mıydı?!" Diye sordu, hayır bağırdı. "Ateş Lordu, Adrian ve Hava krallığı varmış." Dedi Elif. "Seni kullanacak, ona güvenme!" Dedi Adrian Elife doğru. "Evet benim düştüğüm hataya düşme, inanma güvenme, aşık olma ona hele ki kendini kullandırtma." Dediğim de Adrian bana baktı ve dudaklarını araladı. "Sakın konuşma İlahi Ateş Lordu." Elimi kaldırıp susması için işaret yaptım. "Ne? Nasıl?" Diye sordu Elif. "Sakin ol anlatıyorum..." Dedim ve her şeyi baştan sona anlattım.
"Anlayamıyorum," Dedi Elif ardından bir hışımla Adrian'a döndü. "Nasıl yaparsın ona bunu! Nasıl kandırırsın! Kıçımın lordu!" Diye bağırdı parmağını Adriana sallarken. Aklıma beraber yaşadığımız an geldi. Yüzümde buruk bir tebessüm oluşurken onunda aklına aynı şey gelmiş gibi gülümsedi. "Ay bir de gülüyor!" Elif bir anda Adrian'ı ittirdi fakat Adrian yerinden bile kıpırdamadı. "Elif tamam." Dedim olabildiğince yumuşak bir sesle. "Ne tamamı ya! Başlayacağım ruh çağırma oyununuza da!" Dedi bu sefer bana dönerek. "Sen oynayalım demiştin..." Diye fısıldadım.
Diana, Adrian'ın kolunu tuttu ve, "Gitmemiz gerek Su krallığı gitmezsek Ateş krallığını sular altında bırakacağını duyurdu." Adrian ve ben hızla ona döndük. "Asel, Elif sizde geliyorsunuz." Dediğinde Elif endişeyle bana baktı. "Gidebiliriz," Dedim ardından Adrian'a baktım, "Kendi krallıklarımız ve Lordlarımız bizi koruyacaktır..." Dediğimde Diana'nın güldüğünü duydum ama bakmaya tennezül etmedim.
***
(Savaşın Dördüncü Günü)
Savaşıyorduk. Toprak Krallığı Su Krallığını seçmişti. Dört gündür ne ben Adrian'ı görüyordum, ne de o beni görüyordu. Evimi özlemiştim. Elif ile de görüşmüyorduk. Uyumak yasaktı, her dakika plan yapıyorduk. Toprak Kralı Liam, durumları eşitlemek için Su Krallığı'nın yanına geçtiğini söylemişti, fakat sarayın içinde ki tarihi kitaplarını karıştırmamın sonucunda Ateş Krallığı ile bir zamanlar savaştıklarını öğrendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRININ İZİ
FantasyBazı yaralar iz bırakır. Bazense hayal gibi görünen gerçeklikler. Peki ya gerçek sandıklarımız sanrıysa? Belki de o yağmurlu gece de Asel arkadaşının evinde o oyunu oynamasaydı hiç biri yaşanmayacaktı. "Küçük bir ruh çağırma oyunu Asel bu kadar kor...