07

63 6 3
                                    


23032023

---

"Hyunjae!"

"Lee Jaehyun."

"Beni duyuyor musun?"

Gözlerini sıkı sıkıya kapatmıştı ağrıyan başını tutarken. Younghoon'un seslenmelerine cevap veremeyecek kadar farklı bir dünyadaydı.

"Geçti. Uyandın artık."

Sevgilisinin beline sardığı kollarının, saç tutamlarında hissettiği parmaklarının sıcaklığı ile kendine gelebilmişti.

"Buradayım."

O anın kokusu başkaydı. Kışın ortasında hissettirdiği sıcaklık eşsizdi. Huzur, sadece Chanhee'nin gülünce çıkan elmacıklarındaydı.

"Sorun ne? Canın mı yanıyor? Hasta mısın?"

"Geçmişteki mutluluğu anımsamak kadar büyük acı yoktur."

Hyunjae'nin dudaklarının arasından dalgınca çıkan İlahi Komedya alıntısı, onu kabusundan zar zor uyandıran uykulu arkadaşının anlamsız yüz ifadesiyle karşılaşmasına neden olmuştu.

Younghoon arkadaşının ellerini tutup getirdiği karton bardağı zorla tutuşturmuş, koca gözlerini Hyunjae'ninkilerle birleştirmişti kendinde olup olmadığından emin olmak istercesine.

"Şunu iç."

Hyunjae, Younghoon'un iyi gelmesini umarak eline verdiği papatya çayını ince uzun parmaklarıyla kavramıştı esen rüzgarın beraberinde bulanık zihninide alıp götürmesini isterken.

"Lee Jaehyun."

Düşünmek, Choi Chanhee'nin sesinin kulaklarında yankılanıp durmasına neden oluyordu.
Uyanabilmiş miydi gördüğü kabustan emin değildi. Başı çatlayacak derece ağrıyordu.

Yurt bahçesinde öylece oturuyorlardı. Gökyüzü hiç olmadığı kadar parlak, hava ise üşütmeyecek kadar soğuktu.

Anlaşıldığı üzere gördüğü kabus dengesini bozmuştu. Daha önce sadece bir kere gördüğü kabus yine tüm korkunçluğu ile misafir olmuştu zihninde. Younghoon'un tatlı uykusunu bölme zahmetine gireceği kadar kendisiyle ilgilendiğini gördükçe ne halde olduğunu tahmin etmesi zor olmuyordu.

Daha önce aynı endişeyi Chanhee'nin gözlerinde görmüştü.

Belkide bu seferkini daha ağır hissettiren şey artık Choi Chanhee'nin olmamasıydı. Koca bir yılı nasıl bitirdiklerine inanamazken, günler Hyunjae'nin yetişmeye çalışan ruhunu beklemeden geçip gidiyordu.
Neden aynı şeyler tekrar ediyor bilmiyordu.  Zihnine üşüşen anıları onunla dalga geçiyor gibiydi.

"Geçmişteki mutluluğu anımsamak kadar büyük acı yoktur."

Burnunu sızlatan bu cümle gözlerininde dolmasına neden oluyordu.
Younghon temiz havanın iyi gelebileceğini önerdiği için dışarı çıkmışlardı fakat henüz Hyunjae'nin papatya çayı bile soğumamışken uyuyakalmıştı omzunda.

Bu durumu sorun etmemişti canı yanan beden.
Sorun ettiği şeyler başkaydı. Kendisiydi en başta.

Kafasını yıldızlara doğru kaldırmıştı ne yapması gerektiğini bilmeden. Neden döndüğünü bile bilmediği gibi neden birden bire eski anılarının ruhunu sarıp sarmaladığını anlamaya çalışıyordu.

Şimdi canını yakan eski mutlu anıları...

Gördüğü kabus...

"Yıldızları izleyecek kadar romantik insanlar mısınız cidden?"

Chanhee'nin sesini duymayı, onu hemen karşısında görmeyi beklemiyordu bile. Çatılan kaşlarını düzeltme gereği duymadan bakmıştı ona. Sarı saçlı olan ise daha gündüz revirde değilmiş gibi Hyunjae'nin omzunda uyuklayan bedenin kolunu dürtüp sormuştu merakla.

Elinde sallayıp durduğu poşetten marketten döndüğü belliydi.

"Niye uyuyor bu?"

Hyunjae omzundaki bedeni sinir bozucu bir şekilde dürtmeye devam eden Chanhee'nin eline vurmuştu çıkışarak.

"Gecenin köründe miyiz acaba?"

"Bulunduğunuz yerin yurda benzer yeri var mı oğlum kalkın yerinize yatın."

"Çok ilgilisin ama etkileniyorum."

Chanhee Hyunjae'nin dalgayla kurduğu cümleye samimiyetsiz bir gülümseme sunduğunda ellerini beline atıp sormuştu.

"Tek başına götürebileceksen gideceğim."

Gelen cazip teklifi geri çevirmeye niyeti yoktu. Chanhee'nin Younghoon'a verdiği değeri bilirdi uyuduğunu gördüğünde merak etmiş olmalıydı. Gecenin bu saati dert sahibi olan kişiyi karıştırmış bile olabilirdi. Birbirlerinin gözlerine bakıp her şeyi anladıkları zamanların üstünden oldukça geçmişti.

Sahte oyunculuğu ile uyuklayan Younghoon'u Chanhee'nin üzerine ittiğinde çoktan ayaklanıp belini tutarak söylenmişti.

"Son zamanlarda feci belim ağrıyor biliyor musun? Koli taşımaktan hep."

Gülmüştü Chanhee anlıyormuşçasına onaylarken karşısındakini. Doğuştan gelen güçlü bir yapısı olduğundan ağır şeyleri taşımayı çokta sorun eden bir insan değildi. Hyunjae'nin tabiri caizse fırlattığı arkadaşını kolayca sırtına alarak tutmuştu yurdun yolunu.

"Beni bekle!"

Chanhee sırtındaki zayıf bedenin hafifliğiyle kaşlarını çatıp kendisine yetişen bedene dönmüştü.

"Amma hafiflemiş."

Hyunjae meraklı gözlerini Chanhee'den zar zor alabildiğinde gencin elindeki poşete uzanıp aldığı atıştırmalıkları kurcalarken konudan bağımsız bir şekilde aralamıştı dudaklarını.

"Ne yapıyorsun gecenin bu saatinde?"

Chanhee sanki sırtında Younghoon'u taşımıyormuşcasına omuz silkip cevaplamıştı aldığı atıştırmalıklarla ilgilenen bedeni.

"Bu sıralar yürüyorum uyuyamadığımda. Markete uğradım geçerken."

Cümlesinin ardından poşetin hışırtısı dışında uzunca bir sessizlik oluşmuştu ikilinin arasında. Yurdun girişi, asansör ve hatta vardıkları odanın önüne kadar. Chanhee konuşmayı zaten tercih eden bir insan olmasada Hyunjae'nin herzamanki gibi kendisine bulaşmasını, atışmasını ve dalga geçmesini beklemişti fakat ruhunun yorgunluğunu hissettiği gencin sessizliğinden anlamıştı kırgınlığını.

Üstelememişti bile. Hyunjae odanın kapısını açtığında sırtındaki uykulu bedeni daha sıkı kavrayıp nazik olmaya özen gösterecek şekilde bırakmıştı yatağına.

"Teşekkürler sırtını feda ettiğin için."

"Önemli değil. Gidiyorum."

Kapının koluna uzanan elleri aniden durduğunda bir şey hatırlamış gibi dönmüştü gözleri hala üzerinde olan Hyunjae'ye.

"Bu arada Younghoon'a söyle fazla düşünmeden uyumaya çalışsın. Rahat bir uyku çekerse kabus görmez. Sürekli bir yerlere dalıp gitmesi yalnızca ruhuna zarar verir."

Gülmüştü karanlık odada zar zor seçebildiği Chanhee'nin ellerini beline atmış kurduğu cümleye karşı. Fazla mı belliydi ne halde olduğu?

"Neden ben söylüyorum? Sen söyle ona."

"Senin sesinden duymaya ihtiyacı vardır Jaehyun. Eminim."

Hyunjae'ye gerçek ismiyle seslenen tek kişiydi Chanhee. Bir yıldan daha uzun bir süredir onun ağzından duymadığı ismi canını yakmış, nefesini kesmişti. Zaman durmuş ve Hyunjae için gün doğmamıştı.

---

01042023

o incecik beli şimdi başka biri sarıyor mu? / milnyu- junewHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin