22032023---
Changmin kapısını tıklayarak girdiği revirde gözleriyle dostunu aramıştı. Çalışmaları biter bitmez Chanhee'yi kontrol etmeye gelmişti fakat aradığı kişi yerinde değildi.
Sadece bozulmuş yatak, çantası ve okuduğu kitap duruyordu.
Fiziksel açıdan iyi görünmediği gibi ruhsal olarakta tükenmiş hissettiği açıktı ve bu Changmin dahil onu tanıyan herkesi endişelendirmişti.
"Gitmiş olmalı."
Juyeon'un cümlesiyle kaşlarını çatarken elini telefonuna atarak arkadaşının yatağına oturmuştu tüm gün çalışmasının verdiği yorgunlukla.
"Eşyaları burada ama... Arayacağım, sen gidebilirsin."
Dostunun numarasını tuşlayarak tekefonu kulağına götürmüştü dudaklarını dişlemeden duramayan beden.
Telefon hala çalıyordu. Juyeon beklemenin sorun olmadığını belirtmek istercesine gülümsemiş ve karşısındaki revir yatağına oturarak Chanhee'nin okuduğu kitabı parmakları arasına almıştı."Son zamanlarda ona ne oldu anlayamıyorum..."
Changmin'in endişesini gidermek istesede konuşma konusunda pekte iyi sayılmazdı. Sessizce yanında durarak en azından arkadaşının kapılabileceği yalnızlık hissinden kaçmasını sağlayabilirdi.
Chanhee elinde tuttuğu kitaba yeni başlamış olmalıydı. İlk sayfaların yapraklarını öylece çevirirken gencin altını çizdiği yerlerde gezinmişti gözleri. O bilmese bile Chanhee'nin deli gibi aşık olduğu dünyalar kadar güzel gözleri.
Yürüyerek kimlik fikrinin kendisinden, biri olma, bir isim ve hikâyeye sahip olma isteğinden kaçarsınız.
"Bu tiyatro oyununa canını sıkmış olmalı. Herkes Hyunjae yüzünden bıraktığını konuşmaya başlamış. Saçmalık. Chanhee bu tür şeylere takılan biri değil."
Biri olmak, herkesin kendinden bahsettiği yüksek sosyete toplantılarında ya da terapi seanslarında iyidir. Denir.
"Chanhee hiçbir zaman anlatıldığı gibi biri olmadı. Kendini açıklamaya çalışsada yanlış anlaşılıp durdu. Artık kendini açıklamaya çalışmıyor bile..."
Oysa biri olmak, boynumuza ağır ve aptalca bir kurgu zincirleyen (bizi benlik tasvirimize sadık kalmaya zorlayan) toplumsal bir zorunluluk değil midir?
"Yorulmuş olmalı. Sinir bozucu."
Yürürken biri olmama özgürlüğünü yakalarız, çünkü yürüyen bedenin tarihi yoktur, o sadece hareket halindeki kadim yaşamdır.
Juyeon Changmin'in cümleleriyle uyum halinde olan altı çizili kelimelerin canını yaktığını hissetmişti.
Chanhee o gün yanına geldiğinde iyi görmüyordu ve yorgundu.
"Yürüyüşe çıkmıştır."
Kitabın kapağını yavaşça kapatıp yatağın üzerine bırakmıştı Changmin'in gözlerine bakıp içini ferahlatmak istercesine gülümserken.
"Ve belkide bu ona iyi gelmiştir. Daha iyi hissediyordur."
Bir nefes sesine ihtiyacı olduğunu söyleyen bedenin kendi nefes sesini duymak isteyebileceğini düşünmüştü.
"Yanında kimse yoksa sen varsın. Endişe etme."
Changmin arkadaşını yanlış anlayan herkese rastgele sitem ederken yalnızca elindeki kitapla ilgilenen Juyeon'un onu dinlemediğini düşünmüştü.
Şaşkınlığını gizlemeden baktığı gözleri sahibi bir şey demesine izin vermeden Chanhee'nin çantasına uzanıp omzuna asmış ve önden ilerlemişti.
Changmin Juyeon çıktıktan sonra sınunda aramasna cevap veren arkadaşıyla rahatça bir nefes alırken söylenmişti.
"Endişeden Hyunjae'yi bile arayabilirdim. Neredesin?"
"Üzgünüm. Sadece yürüyordum."
Telefonun ucundaki arkadaşının endişeli azarlayışını yalnızca gülümseyerek dinleyebilmişti. Çünkü gözleri, revirin çıkışında çantasıyla birlikte kendisine bakan gözlerde takılı kalmıştı.
---
22032023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
o incecik beli şimdi başka biri sarıyor mu? / milnyu- junew
Fanfic🌱✨️Tamamlandı. Sordular Choi Chanhee'ye, Sevgin okyanuslar kadar derin, çöller kadar ıssız mı?