Giriş

84 14 7
                                    


.......................................................................
"Bazı anlar vardır. Bu anlar öyle anlardır ki hayatınız boyunca peşinizi bırakmazlar. Her gözünüzü kapattığınızda tekrar tekrar canlanıp sizi yaralarlar.

Her anınızda yaşamı sorgulatıp sizi ölüme yaklaştırırlar. Ben bu anlarda kaybolmuş, bir türlü kendimi bulamıyordum.

Gözlerimi kırpmaya bile korkuyordum. Belki hala aynı evde kalmamdandı, belki asla geçmeyecek olmasındandı bilemiyordum onu.

Bildiğim tek şey kırık hayatların bir çaresi bulunmadığıydı..."

Saatlerdir yatakta uzanıp düşünüyordum. Gözlerimi bir dakika bile kapatmamış sadece tavanı izliyordum üstelik.

Zaman kavramını da yitirmiştim. Dakikalar saatleri, saatler günleri kovalıyordu benim için.

Sabah olduğunu bile ırinin kapıyı çalıp açmasıyla anlamıştım. Kapıyı açtığında duraksayarak bana bakmaya başladı her zamanki gibi.

Ardından "Becca lütfen artık inat etme de destek alalım senin için" dedi. Bu söylediğiyle gözlerimi tavandan ayırıp ırine bakmaya başladım.

Ardından "Bu konudaki düşüncemi biliyorsun ırin" dedim lafı uzatmayarak.

Irin yanıma yaklaştı. Arından gözlerini bana odaklayarak "Sadece bir kere becca. Yemin ederim bir daha zorlamayacağım seni. Hem gideceğimiz kişi arkadaşım ve bizim yaşlarımızda" dedi

'Aylardır onunla psikoloğa gitmem için yalvarıyordu resmen. İyi değildim ben de farkındaydım ama psikoloğa gitmek de istemiyordum çünkü daha önce denemiştim ve hiçbir sonuç alamayıp daha da rahatsız hissetmiştim. '

Bir yandan ırinin söyledikleri diğer yandan da kendi düşüncelerim aklımda dolanıyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Hem bir kez gidersem bir daha ırin beni zorlamazdı biliyordum.

Bu sebeple ırine bakıp "peki gidelim" dedim. Gözlerini şokla açarak "ciddi misin?" Diye sordu. Başımı olumlu anlamda salladım "fikrimi değiştirmeden gidelim" dedim

Irin hızlıca yerinden doğruldu "hazırlan o zaman bende freen ile konuşup geleceğimizi söyliyeyim" dedi ve odadan uzaklaştı.

Her ne kadar kalkmak istemesem bile yavaşça doğruludum yatağımdan ardından yandaki çekmeceyi açarak bir pantolon ve tişört çıkardım.

Yataktan kalkmadan elbisemi değiştirdim. Her ne kadar istemesem de gözüm hemen karşımdaki aynaya kaydı. Kendime baktığımda bir kez daha kendimden iğrendim.

Yüzüme odaklandım birkaç dakika. Her bir kıvrımını tekrar gözden geçirdim. Bu incelememin sonucunda ise
Ağlamaktan Kıpkırmızı olmuş gözler, uykusuzluktan mosmor olmuş göz altları,
Kuru ve soyulmuş dudaklar ve solgun tenimle tam karşıda olduğumu fark ettim.

Dışardan bitmiş görünüyordum ve bu bitişim sadece dışarısı için değil gibiydi...

Irin kapıyı açtığında "hazır mısın" diye sordu beni süzerek. Konuşmak istemediğim için kafamı olumlu anlamda sallamakla yetindim sadece.

Irin yanıma gelerek elimi tutmaya çalıştığında hızlıca geri çekildim. Bu gözlerini açmasına sebep olurken hemen "Özür dilerim unutmuşum" dedi.

Bir şey söylemeyerek ayağı kalktım ardından aylardır çıkmadığım odamdan çıkarak hızlıca evin önündeki arabaya bindim.

Irin kısa bir süre sonra gelince bana gülümseyerek "kemerini tak" dedi. Sessizce dediğini yaptığımda ise arabayı çalıştırdı.

Dikkatli bir biçimde dışarıyı izlemeye başladım. İnsanları görmeyeli uzun bir zaman oluyordu. Aslında görmemem benim için daha iyidi. Çünkü insanları her gördüğümde nefretim gün yüzüne çıkıyordu...

Bir süre sonra kırmızı ışığa yakalanmış olmalıyız ki durduk. Durduğumuz yer hemen bir parkın yanındaydı. Parkta çocuklar koşuşturuyor, oyunlar oynuyor, eğleniyorlardı.

Bu tabloyu görünce ister istemez gözlerim doldu. Herkesten, her şeyden nefret etsem bile bir türlü çocuklardan nefret edemiyordum. Gözüme çok masum geliyorlardı. Bu siyah dünyada beyaz olan tek şeydiler...

Ben düşünürken çoktan gelmiş olmalıyız ki ırin birkaç kez adımı seslenmişti. Ona döndüğümde "geldik tatlım" dedi gülümseyerek ardından devam etti "sen git görüşmeni yap ardından beni ara. Gelip seni alayım olur mu?" Diye sordu.

Başımı sallayarak "peki" dedim ardından arabadan inerek yanımdaki küçük polikliniğe baktım. Küçük ve sade bir yerdi.

Yavaşça kapısına geldiğimde zili çalarak beklemeye başladım. O anda hemen yanımdaki duvarda yazan isme odaklandım "Freen Sarocha" 

Ben duvara bakarken birden kapı açıldı. Kapıdaki kişi "Hoşgeldiniz. Adınız Becca olmalı değil mi?" Diye sorunca ona döndüm.

Çok kitap okuyan birisiydim. Bir kitapta geçmiş yaşamında aşık olduğun kişiyle ilk göz göze gelişinde sanki onu yıllardır tanıyormuşsun gibi hissediyormuşsun...

Karşımdaki kadınla göz göze geldiğim ilk an sanki yıllardır kaybettiğim bir şeyi arıyormuşum da şuan bulmuşum gibi hissediyordum...
......................................................................

Aylardır belki de yıllardır yoktum ama şuan geri döndüm hemde farklı bir kurguyla umarım beğenirsiniz

My dearHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin