Bölüm 1

50 14 4
                                    


.............................................................................
"Aslına en iyi aşk değil tanımak, bir bakışa duyduğun derin özlemdir" demişti bir yazar. Bu sözü aklıma kazımıştım çünkü bana göre sevgi iyileştirirdi, güzelleştirirdi ve aşk karşılıklı hissedilince her şeyin arasında parlayan derin bir mücevher gibi parıldar...

Birkaç saniyelik derin bakışımızın ardından adını az önce öğrendiğim psikoloğum bana dönerek "Şey afedersiniz sizi birine mi benzettim bilmiyorum ama yüzünüz aşırı tanıdık gibi" dedi

Bu söylediğiyle yüzümde istemsiz bir zafer gülümsemesi oluştu çünkü bu söylenen sözler düşüncelerimin kanıtı niteliğindeydi. Yavaşça "Bende aynı şeyleri hissediyordum. Acaba tanışıyor muyuz?" Diye sordum.

Düşünceli bir biçimde "Hayır " dedi ardından benim duymayacağımı düşünerek "En azından bu hayatta değil" dedi mırıldanarak.

Bu söylediğiyle kalbim hızlanırken ilk defa benim gibi düşünen birini görmem beni heyecanlandırmıştı.

Ben öylece ayakta dikilirken freen "Seni boş yere ayakta bıraktım. İçeri gelir misin" dedi gülümseyerek ellerini geçmem için işaret yaptığında gözlerim gülüşünde takılı kalmıştı.

İçeri geçerken bile istemsizce kıvrılan dudaklarına bakıyordum. Küçüklükten beri alışkanlık olmuştu benim için. İnsanların yüz ifadelerini izliyor, ona göre aklıma kazıyarak puanlıyordum.

Zaman ilerledikçe ustalaşıp şu küçücük bir kaç saniyelik bakışımla bile ifadeleri aklıma kazıyabiliyordum. İçeri girdiğimde yavaşça gözlerimi kapattım birkaç saniye. O sırada az önceki gülüşü aklıma getirdim.

Ortaya çıkan küçük gamzesi,kalp şeklinde dudakları ve parıldayan dişleriyle beraber hayatımda gördüğüm en güzel gülüşlü insan olabilirdi. Aklımdan çıkmaması için birkaç saniye daha gözlerimi kapalı tuttuğumda bana küçükçe değen parmakla yerimden sıçradım adeta.

Freen "İyi misin? Özür dilerim korkutmak istemedim. Sadece öylece durduğun için endişelendim " dedi.

Ben gözlerimi kaçırarak "Temas konusunda aşırı hassasım o yüzden dikkat edersen iyi olur" dedim

Freen anlamış gibi başını salladı ardından hemen önümüzdeki koltukları işaret ederek "Oturalım" dedi

Dediğini yapıp oturduğumda ise gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. Uzun süreki bakışlar beni rahatsız ettiği için gözlerimi sürekli kaçırıyordum.

Freen bunu fark etmiş olacak ki "Gözlerime bakman gerek. Gözlerime baktığın an seninle küçük bir tanışma yapacağız" dedi nazikçe. Başımı olumsuz anlamda salladım ardından "Uzun süreli göz temaslarını sevmem" dedim küçükçe.

"Şimdi sana bakmayacağım yavaşça bana bak tamam mı? Sonra küçük küçük ilerleyerek göz teması kuracağız" dedi.

Sözleri nedensiz bir biçimde bana çok masum geliyordu. Sanki bakışları beni diğer insanların alay dolu bakışlarından tamamen koruyacakmış gibiydi.

O yüzden gözlerimi yerden çekip yavaşça ona baktım. Bana söylediği gibi bana değil de yere bakıyordu. Ardından gözleri yavaşça elibse buldu. Sonrasında ise çenemi, dudaklarımı, burnumu izledi gözleri. En son olarak ise gözleri gözlerimle buluştuğunda dudaklarının kıvrıldığını hissettim.

Bana odaklanarak "Çok güzel harika becca. Şimdi bugün seninle yapacağımız şeylerden bahsedeyim" dedi ardından devam etti "Bugün ilk günümüz olduğu için sadece ufak bir tamışma yapacağız seninle. Sonra hazır hissetiğin an benim yanıma gelebilirsin. Böyle söyledim çünkü ırin bana pek istekli olmadığını söyledi."

Göz temasını sürdürmeye çalışırken "Peki" dedim ardından daha fazla dayanamayarak gözlerimi kaçırdım.

Freen hala bana bakarak "Çok iyi ilerledin becca tam olarak 18 saniye boyunca benimle göz teması kurdun. Bu başlangıç için çok büyük bir şey" dedi. Sesi heyecanlı çıkıyordu.

Heyecanlı halini bozmadan devam etti "Peki şimdi ufaktan tanışalım. Adım Freen Sarocha, 23 yaşındayım ve psikoloji mezunuyum, 1 yıldır çalışmaya başladım" dedi.

Ona küçükçe bakarak "Ben becca armstrong, 22 yaşındayım ve gastronomi mezunuyum" dedim.

Freen göz temasını sürdürerek "Pek uyuyamıyorsun sanırım" dedi eliyle gözümü işaret ederek.

Kafamı olumlu anlamda sallayarak "Pek değil" dedim. Freen bana bakarak "Peki bunun bir nedeni var mı" diye sordu.

O an durup düşünmeye başladım. Söylemeli miyim? diye. Sonra söylesem bile olanların değişmeyeceğini düşünen biriydim ama istesem de söylemek konusunda bir türlü rahat olamıyordum. "Aslında en başında yaşadığım bir olay yüzünden uyuyamıyordum. Şimdi ise bunun üstüne bir de düşünmeye de başladım" dedim

Freen dikkatlice "Peki olayı küçükçe anlatır mısın? Detayları daha iyi hissettiğin bir gün anlatırsın" dedi. Gerçekten rahatsız olduğumu anlayıp ince bir şekilde düşünerek beni yormamaya çalışması aşırı hoşuma gitmişti.

Bu yüzden yüzümde küçücük bir gülümseme oluştu. Arından hemen bu gülümseme silindi ve tekrar eski halimi alarak konuştum "Annem ben gece uyurken yanıma gelip odamda intahar etti ve ben uyandığımda hala yaşıyordu ama çok geçti. Çok geçmeden öldü. Eğer uyanık olsaydım onu kurtarabilirdim" dedim hafifçe.

Freen elimi tutmak ister gibi elini yaklaştırdı. Ardından aklına rahatsız olduğum gelmiş olacak ki bana dokunmadan duraksayarak söze girdi "Bu kesinlikle senin suçun değil becca, İçinde bir yerde suçladığın kişi daha bir çocuktu. Küçük çocuk kim olursa olsun isteyerek bir canı ölüme terk edebilir miydi sence?" Diye sorudu.

Ardından gözlerimi kapatıp derin bir nefes alarak "Hayır edemezdi" dedim. Ardından söylediğim kelimeler sanki içimi rahatlatıyor gibiydi. Kendimi suçluyordum yıllardır ama bir kere bile küçük bir çocuk olduğumu hatırlamamıştım. Kendimi sorgulamadan suçladığım için kendime kızdım bir anda. Ardından bunu sonra detaylıca düşüneceğime dair söz verdim kendime.

Ardından aklımı allak bullak edip benim suçlu olmadığıma inandırmaya çalışan güzel psikoloğumla göz teması kurdum. Güven verici bir şekilde gülümseyerek "Bence bugünlük bu kadar yeter. Hem sen söylediklerim üzerine güzelce düşün. Kendinde ekleme yap bunlara ve gerçeği gördüğünde tekrar beklerim" dedi

Ayağı kalkarak "Tamam" dedim. Ardından telefonuma uzanarak Irini aradım ve işimin bittiğini söyledim. Telefonu kapattığımda ise saate baktığımda 2 saatten fazla bir süredir burda olduğumu fark ettim.

Bu bana değişik gelmişti aslında çünkü burda 10 dakika bile kalmayacağımı, kendimi kötü hissedeceğimi düşünüyordum ama beklediğim gibi bir sonuç almamıştım.

Buna şaşıran bir tek ben değildim çünkü ırin beni almaya geldiğinde freene dönerek "Sanırım seni sevdi çünkü bir yerde 10 dakikadan fazla kalacak biri değildir" dedi. Freen bu dediğine gülümseyerek "O zaman duygularınız karşılıklı " dedi.

Bu söylediği hoşuma giderken ırinle arabaya yürüyüp arabaya binmiştik. Irin bana sırıtarak "Freen aşırı güzel öyle değil mi?" Diye sordu. Bende kafamı sallayarak "Evet öyle beni meraklandırdı bu yüzden yarın yine gelebilir miyiz" diye sordum.

Irin heyecanla "Gerçekten gelecek misin? Seni bu kadar ne meraklandırdı da tekrar geleceksin?" Dedi

Ona dönerek "Geleceğim" dedim ardından devam ederek "Neyin beni meraklandırdığını ben de tam bilmiyorum..."

........................................................................

Umarım beğenirsiniz. İyi akşamlar...

My dearHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin