.........................................................................
Bazı anlar olur hayatta. Bir şeyden hem deli gibi korkar hemde deli gibi arzularsın onu.İki zıtlıkla beraber kalırsın. Nasıl hissedeceğini bir türlü bilemezsin ama sonunda korkunun arzunun önüne geçtiğini fark edersin...
Şuan bir elim yanağımın üzerinde duruyor diğer elimse direksiyonu sıkıca tutuyordu. Bir yandan korkudan deli gibi titriyor diğer yandan da gülümsüyordum.
Ne yapacağımı şaşırmıştım. Uzun zamndan sonra ilk defa biriyle bu kadar temas ettiğim için korkuyordum ama bu kişinin freen olması... Beni gülümsetiyordu.
Uzun bir süre boyunca soluklanarak arabada bekledim. Biraz sakinleştikten sonra arabayı kullanarak eve gittim.
Irinin sorularından kaçmak için hızlıca odama çıkıp kapıyı kapattım. Ardından kapının önünde yere çöküp oturdum. Elim beni öptüğü andan beridir yanağımdan ayrılmamıştı.
Gözümü her kapattığımda aklıma yanağıma değen yumuşak dudak geliyordu. Bu beni kızartıyor ve heyecanlandırıyordu.
Tekrar gözümü kapattım o yüzden. Tekrar hissettim yumuşacık olan o dudağı. Yanağımdaki eli sanki kalıcı olacakmışçasına yavaşça okşamaya başladım.
Yanağımı okşadıkça mayıştım. Uykum gelmeye başladı. O yüzden kalkarak yatağıma uzandım. Gözlerimi kapattığım an Freen geldi gözümün önüne. Bana güzelce gülümsedi. Sıkıca sarıldı bana, elimi eline kilitledi ve sonunda yumuşacık olan dudaklarını dudaklarıma bastırdı...
Gözlerim yavaşça açılırken günün çoktan aydınlandığını fark ettim. Hepsi bir rüyaydı diye düşündüm.
Gülümseyerek elimi yavaşça dudaklarımda gezdirdim. O kadar gerçekçi bir rüyaydı ki ayılmaya başladığımda lanetler okumaya başlamıştım. Gerçek olmasını istemiştim. Bir an boyunca bütün umutsuzluklarımı, korkularımı, kederimi bir yana bırakıp sadece dudaklarının benimkine değmesini bütün kalbimle istemiştim...
Yerimden doğrularak telefonu elime aldım saat yeni sekiz olmuştu. Hızlıca banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ardından odadan çıkarak mutfağa gittim. Irin uyanmış, işe gitmek için hazırlanıyordu.
Ben o hazırlanırken bir şeyler hazırlamak için işe koyuldum. Biraz zaman geçtikten sonra önümde duran sofrayla gülümsedim. Hala bir şeyler yapabilmem hoşuma gitmişti.
Bu sırada Irin mutfağa girdi. Ağzı açık bir biçimde bana bakarak "Sana ne oldu Bec? O kadar uzun zamandır mutfağa girmiyorsun ki aşçı olduğunu unutmuşum" dedi. Ardından gülümseyerek "Freen yüzünden değil mi bu değişimin?" Diye sordu.
Bir şey demeden sadece gülümsedim. Irin gülümsemesini genişletti "Seni bu şekilde görmek beni heyecanlandırıyor. Yakın bir zamanda Freenle buluşmamız gerek" dedi.
Bir şey demeden güldüm. Irinde bana bakıp gülmeye başladı. Eğlenceli bir şekilde kahvaltı yaptıktan sonra Irin işe gitti. Bende odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Hazırlandıktan sonra masadaki sigarayı ağzıma alarak çakmağı aradım. Çakmağı bulduğumda yakacakken aklıma Freenin sigaradan nefret ettiği geldi. Bu yüzden birkaç kez göz kırpıp elimdeki sigarayı usulca masaya bıraktım.
Ardından masadaki anahtarı, cüzdanı ve telefonu alıp evden çıktım. Arabaya binip arabayı sürdüm ve kısa bir süre sonra Freenin polikiliniğinin önüne geldim.
Arabadan inip karşıya yürümeye başladım. Kapının önüne geldiğimde kapıyı birkaç kez çaldım ama kapıyı çalan olmadı. Bu yüzden telefonumu çıkarıp Freeni aradım.
Telefon birkaç kez çalındıktan sonra açıldı. Hemen "Sarocha" dedim ve devam ettim "Kapının önümdeyim, birkaç kez çaldım ama açmadın" dedim. Freen titrek bir sesle "Biraz hasta gibiyim. Bu yüzden bugün işe gelmedim" dedi.
Endişeyle "İyi misin?" Diye sordum. Freenden bir cevap gelmeyince "Bana konumunu at geleceğim" dedim. Freen zorlukla "Peki" dedi ve sonra telefonu kapattı.
Koşar adımlarla arabaya gidip konumu atmasını beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra Freen konumu, katı ve daire numarasını mesaj olarak attığında hızlıca arabayı çalıştırarak yazan konuma gittim. Ardından arabadan inerek mesajda yazan kata gitmek için asansöre bindim.
Asansör yukarı çıkarken sanki zaman bir anda yavaşlamış gibiydi. Sanki asansör kata çıkmıyor da aşağıya iniyor gibi geliyordu bana. Kalp atışlarım hızlanırken düşüncelerim beni ölüdrcek gibi oluyordu. Ona bir şey olme düşüncesi... işte bu aklımı kaçırmama sebep olacaktı...
Asansör doğru kata geldiğinde koşarak daire numarısını buldum arından kapıyı birkaç kez çalarak açılmasını bekledim.
Kapı açıldığında battaniyeye sarılmış Freenle bakıştık. Ardından yavaşça geri çekilerek içeri geçmem için yer açtı. Onu inceleyerek içer geçtiğimde bütün yüzünün kızarmış, gözlerinin şişmiş ve dudaklarının kurumuş olduğunu fark ettim.
İçeri geçtiğimde freen daha fazla ayakta duramıyormuş gibi yere düştü. Hızlıca eğilip onu tuttum. O an ilk defa o kadar yakın olduğumuz için kokusu burnuma geldi. O kadar kadınsı ve güzel bir kokusu vardı ki... Başımı iki yana sallayarak düşüncelerden çıkıp şuan hasta Freene odaklandım. elimi anlına bastırdım. Ateşi o kadar çoktu ki korkudan titremeye başladım.
Ardından titreyerek onu yerden kaldırıp banyoya götürdüm. Suyu açıp beklemeden ikimizi de duşa kabine koydum. Freen suyla temas ettiği anda çığlık atarak daha çok sarıldı bana. Tirtir titreyerek "Ç-çok soğuk" dedi.
Bu hali paramparça hissetmeme sebep oldu. İkimiz de birbirimize sıkıca sarılmış titriyorduk
Birimiz soğuktan diğerimiz ise korkudan...Bir süre suyun altında kaldıktan sonra ikimiz de sırılsıklam olduğumuz için Freen duşa kabinden çıkarıp klozetin üstüne oturmasını sağladım ardından hızlıca kalkarak kuru elbiseler bulmak için evi dolaştım. En son Freenin yatak odasını bulduğumda içeri girdim. Bütün oda Freen gibi kokuyordu...
Derin bir nefes alarak işime odaklanmam gerektiğini kendime hatırlattım. Ardından karşıdaki gardrobu kurcalayarak iç çamaşırları ve 2 bornoz buldum.
Gülümseyerek elime alıp banyoya gittim yine. Freen titriyerek bana baktı. Bende ona bakarak "Elimdekileri giyebilirsin değil mi?" Diye sordum. Yorgunca başını evet anlamında salladığında elimdekilerin bir kısmını ona verip banyodan çıkarak kapıyı kapattım. Ardından banyonun kapısının önünde elbiselerimi değiştirerek elimdekileri giydim.
Freenin giysileri bana bol gelirken şikayet etmedim çünkü şuan ben büsbütün Freen gibi kokuyordum. Freenin gitinmesini beklerken derince içime çektim kokuyu. O kadar kendine has bir kokuydu ki. İnsanı içmeden sarhoş edebilirdi ....
Biraz bekledikten sonra kapıyı çaldım. Cevap gelmediği için içeriye girdim. Freen giyinmiş bir şekilde klozetin üstüne oturmuştu. Onun yanına giderek onu kaldırdım.
Ardından dikkatli bir biçimde yatak odasına gittim. Freeni yatağına uzandırdıktan sonra gardroptan havlu alarak banyoya ilerledim.
Biraz arayarak banyoda bulduğum küçük bir kovayı ılık suyla doldurup havluyuda alarak tekrar yatak odasına gittim.
Aceleyle frenin hemen yanında oturup elimdeki havluyu ıslatıp alnından başlayarak boynuna kadar indirdim havluyu. Bir süre buna devam ettikten sonra elimdeki havluyu alnına koydum ve Freene bakmaya başladım.
Hasta bile olsa o çok güzeldi... Her anlamda çok güzeldi özellikle dudakları... Onlara bakarken birkaç kere yutkundum. Dün gördüğüm rüyanın da etkisiyle eskisinden de güzel geliyordu gözüme.
Dudaklarına uzunca baktım. Sonra artık kendimi kontrol edemeyerek kendi dudaklarımı onunkilere bastırdım...
........................................................................
YAPTIM SONUNDA YAPTIM🥹🥹
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My dear
Teen FictionHayatın acımasızlığına karşı güçlü bir duvar örmüş olan becca, bütün duvarlarını gideceği psikoloğun yıkacağını bilmiyordu