"Neler oluyor yoongi, misafirin kim?"
Yoongi jimini duymamazlıktan gelmiş odadan çıkarak jiminin tüfeği az önce bıraktığı yere giderek tüfeği almıştı.
Dikkatini tüfeği yeniden doldurmaya vermiş olan yoongi bir an başını kaldırıp jimine baktı. "Jung Hoseok, Kim Namjoonun kahyası"
Jimin gözlerini kıstı "Namjoon'mu?""Yeni bir çiftlik. Aslında bizden başka bu civardaki tek çiftlik. Büyük bir holding Lyon Enterpreises. Pek dostça davranmıyorlar, onun için bana bir iyilik yap da bu işten uzak dur, tamam mı? Bu seni ilgilendirmiyor"
Jimin bir an bu konuyu tartışmaya açacakmış gibi durdu. Sonra sertçe başını sallayarak verandaya çıkan yoongiyi izledi. Omzunu direğe dayadı, şapkasını yüzünü gölgede bırakacak şekilde öne eğdi.
Jung Hoseok kayıtsız bir şekilde kamyonetin kapısına yaslanmıştı. Ve kamyonetini, büyükanne Rosenin son üç haftadır özenle dikerek baktığı çiçek tarlasının içine Park etmişti.
"İyi günler Bay Min" dedi ağzında kalın bir puro ile sırıtarak.Yoongi onu duymazdan gelerek verandanın son basamağında durdu.
"Arazimden çık git" dedi buz gibi bir ses tonuyla. "Yoksa şerifi çağıracağım""Bugün sinirin üstünde bakıyorum" yoongi cevap vermeyince iç çekti. "Eğer kendini daha iyi hissedeceksen, şerifi çağır. Ama gelmeyeceğini ikimizde biliyoruz. Senin aramalarından bıktı."
Yoonginin gerçekler karşısında söyleyecek bir şeyi yoktu. Onun için tüfeği omzuna dayayarak Jung'un kalın gümüş kemer tokasının bir kaç santim aşağısına nişan aldı.
"Ne söyleyeceksen söyle ve bir kaç hayati organını havaya uçurmadan önce defol git burdan"Adam hiç de korkmuş gibi görünmüyordu. Hatta sanki bunu çok eğlenceli bulmuş gibi güldü. "Kelimleri iyi kullanıyorsun."
Başını jimine çevirdi.
"Bu damat adaylarından biri mi? Söyleyecek pek bir şeyi yok galiba"Yoongi şaşkınlığını gizleyemedi. Eğer Jung, Jimini damat adayı olarak görüyorsa ilandan haberi vardı. Ama bunu nasıl öğrenmişti?
"Bunun için mi geldin Hoseok? İlanim için mi?""Bir sebep de bu."
"Hatta aday olarak başvurmayı bile düşündüm. Ama beni seçmeyeceğini düşündüm."
"Doğru düşünmüşsün"
Hoseok derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.
"Diğer meseleye gelince..." Purosundan bir nefes çekmek için durdu, dumanı uzun uzun üfledi. Bunu kasten yoongiyi kızdırmak için yapıyordu. Ve ne yazık ki taktiği işe yaramıştı.
"Ne söyleyeceksen söyle Hoseok!"
Yoongi sinirle gürlemiş, Hoseokun zaferle gülümsemesine sebep olmuştu.
"Acelen var galiba" Hoseok sırıtarak omuz silkti. "Açık konuşmamı mı istiyorsun? Pekala. Seninle açık konuşacağım. Buraya seni dostça uyarmak için geldim"
Yoongi anlamazlıkla yüzünü garip bir şekle getirmiş konuşmaya başlamıştı.
"Dostça mı?"
"Ben iyi bir adamım" yoongiye doğru bir adım yaklaşmıştı.
"Bana biraz şans versen, ne kadar iyi bir dost olabileceğimi öğrenirdin."Yoongi Hoseokun birden durduğunu fark etti. Ama bunun tüfeğin mermisini yuvasına sürmesinden mi yoksa jiminin birden yaslandığı direkten doğrulmasından mı kaynaklandığını anlayamamıştı. Adam donup kaldı. Yoongi jimine baktığında adamın neyin durdurduğunu anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Candidate \yoonmin\
أدب الهواة"Buraya neden geldiğimi bilmiyor musun?" "Tamam ilanıma başvurmak için geldin" "Bundan çok daha fazlası yoongi, çok daha fazlası" dudakları acı bir gülümseme ile kıvrılmıştı. "Senin için geldim"