Kaçmak çözüm değildi hiçbir zaman olmadı. Ben öyle sandım. Öyle öğrendim. Çelik kafesimin demirleri kırıldı ama zincir hâlâ bileğimdeydi.Bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar. Sindirella kül kedisi iken Pamuk Prenses'in güzelliği ile başı dertte iken Uyuyan Güzel'de uykusunda prensi bekler iken ve daha bir çok saçmalık.. Ben hiç masal okumadım. Bana okuyan da olmadı. Tik.. tak.. tik.... tak... Büyüdüm zaman geçti. Hayatıma hiçbir şey olmamış gibi devam ettim.
Saat gece 08.00 civarıydı odamda tavanı izliyordum. Garipti sahiden her şey. Kaçmak istediğim ne varsa kaçamadım. Kaçmak korkaklık mıydı? Çok fazla bilinmezlik vardı. Çok fazla soru. Gitsem giderdim aslında kalmayı seçtim. Hataydı. Herkesten çok yaralandım gülüyorum diye yaralarımı görmediler. Benim yangınım onlara kıvılcım gibi geldi. Ben onları inandırmıştım. Suçlu bendim bir nevi. Gözlerimle çok şey anlatırdım. Kimse anlamazdı ama ya da anlamazlıktan gelmek işlerine geliyordu. Düşünmekten vazgeçtim. Kalkıp papatya çayı yaptım. Kahveden nefret ederdim. Düşüncelerim çok yoğundu engel olamıyordum asla. Kendimi sorgularken yiyip bitiriyordum resmen tabiri buydu. Zordu savaşmak hele savaştığın kişi kendin ise.
Saat 09.00 balo vardı. Gitmek zorundaydım. Saçlarım kısa ve düzdü. At kuyruğu yaptım ve önlerinden birer tutam bıraktım.Buz mavisi bir takım elbise giydim. Elbisenin içinde rahat olamıyordum. Sürekli rahatsız bir şekilde oturmak zor geliyordu. Hafif renk veren bir ruj ve göz kalemi işte bu kadar. Çantamı alıp evden çıktım.
Beklediğimin aksine kalabalık değildi. İlginç... İçerde herkes saçma bir gülümseme ile birbirleri ile sohbet ediyorlardı. Davet sahibi yanıma gelip bir kadeh uzattı. "Çok şık bir seçim olmuş Güney Hanım." Sade bir takım elbisenin neyi şık olabilir. Şu zenginlerin aptal iltifat cümleleri. "Sade bir takım elbise abartılacak herhangi bir yanı yok izninizle." Diyerekten yanından uzaklaştım. Boş bir koltuğa geçip oturdum. İnsanları izlemek keyif veriyordu. Saatte baktım. Birazdan buraya baskın olacaktı. Bunun için gelmiştim. Çocuklar ve kadınlara bir zarar gelmemeliydi. Birden kapı açıldı. Bingo. Etrafı sarmaları gerekiyordu. Aptallar tam da düşündüğüm gibi sardılar. Tüm konukları arka kapıdan çıkardım. Bir el havaya ateş ettim. Bütün uzak menzilli nişancılar emri aldılar. Diğer adamlar ise salona girdi. Birden ensemde bir soğukluk hissettim. "Sana zarar vermek değil amacım sakin ol. Salondaki şerefsizleri adamlarımız alacak. Sakince silahı bırak ve benle gel." Dedi. Tamam dercesine silahı attım. Yavaş adımlarla arkamdan geliyordu. Siyah bir arabaya bindik. " Nereye diye sormayacak mısın?" Sadece dik dik baktım dalga mı geçiyor bu herif. "Böyle konuşmaz isen çok can sıkıcı olur ama. Yardım iste kaçmaya çalış bir şeyler yap." Palyaço muyum ben. Göz devirdim. Konuşmayı red ediyorum.
Ormanlık yerdeki büyük bir eve geldik. "İn ve içeri gir yanlış bir şey yapma." Ne yapabilirim Allah aşkına ya. Silahımı aldınız, sayıca benden fazlasınız mantıklı olan dediğinizi yapmam. İçeri girdim. Üst kata çıktım beni bir odaya soktular. Karşımda 1.95 boylarında bir adam vardı. Nereden bu boyun temeli olum? "Hoşgeldin seni böyle getirmek istemezdim buraya ama." Bir tane akıllı yok ciddiden. Konuşmuyorum olum sinir olun. Kapıya yöneldi. "Diğerlerini çağır." Diğerleri? Arkadaşlar benim bundan sonraki olucak olan hiçbir şeye beynim basmıyor siz devam edin.
"Konuşmayacak mısın? Kim olduğumu niye geldiğini merak etmiyor musun?" Kardeş şimdi şöyle hiç etmiyorum hatta umrumda bile değil. Birden kapı açıldı içeriye 2 kız 2 erkek girdi. "Kız bu mu?" Diye sordu mavi gözlü olan. Bu ne lan eşya mıyım ben. "Bu çok ufak tefek bir şey" dedi sarışın kız. Sabır. "Götü yere yakın olandan korkacaksın diye boşuna demiyorlar lan." Dedi yeşil gözlü ve daha iri olan. Hani ben burdayım ya çıkayım isterseniz daha rahat dedikodu yapın. "Evet kız bu " dedi 1.95 olan. "Bu niye konuşmuyor? Dili mi yok?" Dedi esmer kız. "Yeter lan susayım ne olduğunu öğreneyim diyorum gömdükçe gömdünüz be. Merak etmiyorum kardeşim kim olduğunuzu banane sizden niye burdayım onu söyleyin." Dediğimde hepsi bana döndü. " Merak etmesen de ben Kuzey." Dedi yeşil göz. "Ben Kiraz." dedi sarı saçlı olan. " Ben Haziran." dedi esmer kız. "Ben de Koray." dedi mavi gözlü olan. "Ben Sorin. Burda görmüş oldukların örgütümüzün en kıdemli ve iyi adamlarıdır. " dedi 1.95. " Bundan banane?" "Abinin katili için geçmişin için mücadele ettiğini biliyorum. Aradığın adam tehlikeli birisi ve daha bir çok suçu var. Birlikte çalışalım." Dedi 1.95. " Olur." dedim. Arkadaşlar red felan etmeyeceğim enayi miyim olum ben. Aynı amaç için çalışıyoruz sonuçta. Herkes şok olmuştu. " Sağ gösterip sol vuran tiplerden bu." dedi Kuzey. " Ben Güney Arıkan. Sizlerle tanıştığıma memnun oldum." dedim. "Bu kadar çabuk kabul etmeni beklemiyordum." dedi 1.95. "Bana bak 1.95 senin kara kaşına kara gözüne kabul etmedim teklifi abim için ettim. Az daha zorla red ederim." Biri beni tutsun. "1.95 değilim ilk önce minik yöncük. 1.90 boyum. Bu oyunda benim kurallarım geçerli o yüzden uslu dur." Ne sanıyor lan bu kendini. "Kurallar sınırları olanlar içindir." diyerek ona doğru yaklaştım. "Benim sınırlarım yok. Kendi yazdığın oyunun içinde seni bile piyon yaparım ben. Çizgimi zorlama. İyi olursan güzel anlaşırız. Sınırlarımı zorlar isen kim vurdaya gidersin. Bu açık bir tehdit değil . Uyarı." dedim ve geri çekildim. Koray ıslık çalarak "Sorin seni dize getirir bu demedi deme." dedi. Haziran sakin ol dercesine elini sırtıma koydu. "Güney sakin ol. Burda kalacaksın. Odan hazır herhangi bir eşya ya da bir şey istiyor isen bizimkiler sana eşlik eder öyle gider alırsın. Yukarı da kıyafet var zaten. Götürebilirsiniz onu yukarı." dedi sırık. "Göt lalesi misin sen olum emir verme bana ayar oldum lan sana." Haziran sus dercesine çıkardı odadan.
Kiraz, ben ve Haziran yukarı çıktık. Kuzey ve Koray aşağıya indi. "Burası senin odan yer fıstığı. Dolapta pijama, eşofman, elbise, çorap yani lazım olan ne varsa var."dedi Kiraz. "Benim bedenimi nerden biliyorsunuz lan."dedim eşofman ve t-shirtlere bakarken. "Sorin seçti o dolaptaki her şeyi ona sor." dedi Haziran. Korkarak dolabın çekmecelerinden birini açtım. Sapık herif. Çekmeyeceyi hızlıca kapatarak yüzümü kapattım. Çok utanmıştım. Ahlaksız adam. "O iç giyim kısmı bize ait korkma ve utanma." dedi Kiraz. Çok rahatladım. "Rengin bir mora döndü sanki senin." dedi Haziran. " Tabiki döner o şeyler ne öyle manyak mısınız kızım siz. Tövbe estağfurullah ya çattık." böyle söylenince gülmeye başladılar. Onları odadan çıkarıp duşa girdim.
Üstüme siyah bol bir t-shirt ve siyah bol eşofman giydim. Saçlarımı kurutup bir şeyler yemek için mutfağı aramaya başladım. Sonunda bulunca dolabı açtım. Aman aman bir de ne göreyim Nutella. Bir kaşık ve ekmek buldum. Hemen yemeye koyuldum.
Birden mutfağa Sorin geldi. " Burnunda çikolata var." diyerek peçete alıp sildi. " Eywallah bro." diyip bir kaşık ona da uzattım. "Çikolata sevmiyorum." diyerek red etti. "Lan nasıl sevmezsin. Nutella sevmeyenlerin ölmesi lazım. Manyak mısınız olum siz. Onu geçtim madem sevmiyorsun niye dolabında var?" "Sen seviyorsun diye." dediği an şokla baktım. Kahve makinesine yönelip kahve yapmaya başladı.Kahveyi makineye koyup sıcak su ısıtmaya başladı. Su kaynayınca ada çayı yaptı ve bana verdi. Sorar gözlerle baktım. "Alerjinin olduğu mevsimdeyiz bünyenin sağlam olması lazım sonra da pekmez içeceksin itiraz yok." Lan bu adam beni nasıl tanıyor bu kadar. "Benim hakkımda bu kadar şeyi nerden biliyorsun sen? Sapık felan mısın?"diyerek çayı içtim. Hafifçe gülümseyip Nutellayı aldı. " Çok yeme" diyip burnumun ucuna dokundu. Sürat astım. "Çok çirkin oldun." dedi ve mutfağa Koray girdi. " Abi istediğin ilaçları aldım." dedi ve çıktı. Sorin poşeti bana uzattı. İçinde ilaçlarım vardı. Yok artık dercesine baktım. " Birlikte çalışmak istediğim insanı tanımam lazımdı bakma öyle." " Ulan sapık gibi giysi bedenime kadar da araştırmazsın ama." dedim ve haklıydım. "Sapık olsam sana mı sapık olurum sence." tamam bu konu da biraz haklı. Bir bardağa su doldurup ilaçları içtim."Neden uyku ilacın var. Hemde yeşil reçeteli?"dedi. "Düşünmekten kendimi yememek için."dedim "Bu bir cevap değil."dedi haklıydı."Belki bir gün öğrenirsin istediğin cevabı şimdilik iyi geceler yatıyorum ben yeterince aksiyonlu bir gündü bence." " İyi geceler minik yöncük bir şeye ihtiyacın olursa odama gelebilirsin." cevap vermeden yukarı çıktım. Durun şuan fark ediyorum. Yatak lila ve pembe örtülü. Bu adamın ciddi sorunları var. Örtü de çilek resimleri var. Odanın farklı raflarında renkli ayılar var. Büyük bir boy aynası, siyah neon halı ve siyah dolap. Şık bir oda genel olarak. Yatağa uzandım. Adamlara zaten güvende olduğuma dair mesaj atıp konuşmuştum. Yaşadıklarım çok garipti. Hayatımı ben yönlendirmiyordum. Her zamanki gibi. Bu sefer savaşın tam ortasındaydım. Kim bilir belki bu savaşın kaderini ben belirleyecektim. Kokularım vardı. Bu korkak olduğumu değil insan olduğumu gösterirdi yeri gelince ağlardım. Çekinebileceğim bir şey hiç değildi. Düşünmekten vazgeçip uyudum. Umarım yarın daha sakin ve güzel bir gün olurdu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Gecesi
ChickLitBekliyorum. Peki ya sen? Hâlâ aynı yerde bekliyor musun beni? Sanmıyorum. Benim acılarımı kaldırmanı beklemek benim aptallığım. Gitmek ise senin korkaklığın. Yarım kalmadım kimse için yarım kalmam ama yarına kaldım içimdeki bu umutla. Karanlık yıldı...