Okulun bahçesindeki kamelyaların birinde oturuyordum tek başıma. Önümde yarısından fazlasını okuduğum bir roman açıktı. Niyeyse bugün kendimi çok melankolik hissediyordum. Okuduğum kitaba da çok odaklanamadığım için kapağını kapatıp etrafa bakınırken siyah motorundan inen Milan'ı gördüm. Koyu mavi bir sweatshirt ve siyah bir pantolonla kombin yapmıştı. Kaskını çıkardıktan sonra dalgalı koyu kahverengi saçlarından geçirdi ellerini.
Milan'ı gördüğüm anlarda içimde garip bir his oluyordu.
Kendimi güvende mi hissediyordum?
Güven mi? Saçmalama Milena.
Her neyse... Milan, Rüzgar ve Barlas ile beraber okul binasına çoktan girmişti. Düşünmeye son vermek için kapağını kapattığım kitabı bir kez daha açtım. Cümlelerin arasında kendimi bulursam belki de bugün daha güzel geçebilirdi. Bir süre sonra karşıma birisi oturduğunda kitaptan kafamı kaldırdım. Yeşil gözlerini görünce şaşkınlığa uğradım. Milan'ın karşımda ne işi vardı? Okuduğum kitabı inceliyordu. Masaya bıraktığı iki sıcak kahveden hoş kokular yükseliyordu.
''Ne okuyorsun?'' diye sordu.
''İnan hiç bilmiyorum. Odaklanamadım bir türlü.''
''Hmm, motorlar daha çok ilgini çekmiş olmalı.'' dedi hafif bir şekilde gülerek.
Gerçekten onları izlerken mi yakalanmıştım?
''Efendim?'' diyerek anlamamazlığa vurmaya çalıştım.
''Hiç. Yok bir şey.'' Hâlâ yüzünde imalı gülümsemesinin emareleri vardı. Gerçekten rezil olmuştum. Fark edilecek kadar çok mu izlemiştim onları?
''Kahve aldım sana da, hava soğuk ısıtır az da olsa.'' diyerek kahvelerden birini bana doğru uzattı.
''Teşekkür ederim, hiç gerek yoktu.''
Tebessüm ederken iki yanağındaki gamzeleri ortaya çıkmıştı. Aramızdaki garip sessizliği bozmak için konuşmaya başladı.
''Sever misin motorları?''
''Yani severim, ilgimi çekiyorlar.'' Rüzgar saçlarımı uçurmaya başlamıştı. Yanaklarımdaki alevi söndürebilecekmiş gibi daha da serinleşmişti hava.
Milan gözlerini kısarak yüzümü incelemeye başladı.
''Bu havada nasıl yanakların kızarabiliyor ya?'' Söylediği cümlenin sonlarına doğru sesini alçalttığı için anladığım şeyden emin değildim. Dediği şeyi önemsemeyip merak ettiğim sorumu sordum.
''Sever misin kitap okumayı?'' Sorduğum soru karşısında şaşırmıştı. Kahvesinden bir yudum alıp hemen cevap verdi soruma.
''Severim. Vakit bulduğum zamanlarda elimden geldiğince çok okumaya çalışıyorum.''
''Hmm, ne güzel.''
Hâlâ motor konusundan dolayı utanıyordum. Ona nasıl baktıysam yanıma kadar gelmişti. Şimdiyse karşımda oturmuş gözlerimin içine bakıyordu ağaçların bile kıskanacağı o yeşil gözleriyle. Soğuktan dolayı hafif kırmızı olan dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra yüzünün sağına doğru yukarı kıvırmıştı dudaklarını.
''Utanmana gerek yok deniz kızı.''
Deniz kızı mı demişti o?
''Hm? Deniz kızı mı?''
Sorduğum soruyu es geçerek cevap vermişti bana.
''Utanma, yanakların kızardı.'' Gülümsemesi daha çok genişledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boğulur muyuz Bu Okyanusta?
ChickLitBazen kendimi o kadar değersiz hissediyorum ki... Kendi okyanusumda boğulmak istiyorum ve kimse beni ordan kurtarmasın. -Sadece Milyana