06/10/1322
"Biz okyanus yürekliler bir devrim yaşatabilirdik ancak içimizde ki pis okyanus yürekliler buna engel oldu."
Günlüğümü okumaya devam ederken sonlara doğru sayfalar yırtılmış bir haldeydi. En son sayfada sadece bu kısa cümle vardı. Sayfaların yırtık kenarlarına ve kalan parçalarına baktım.
Sayfaların kenarı yeni yırtılmış gibi temiz ve katlanmamıştı
Gözlerimi ovalayıp hızlıca günlüğü kapatıp elime kalın bir kağıt aldım. Elimi kağıdın köşelerinde gezdirdiğimde parmağımdaki sıyrıkların arasından çıkan mavi kanımı gördüm ve kağıdın köşesine yayıldığını gördüm. Başka bir kağıt çıkaramazdım o yüzden direk yazmaya başladım.
"Sevgili Hyunjin ve Yongbok
Müsait olduğunuz bir zamanda Watre dağının normalde her zaman buluştuğumuz yere gelin özellikle Hyunjin..."
-Jisung
Bu mektubun diğer tarafa gitmesi zordu ve zaman alacağını bilerek kanımın bulaştığı kağıdı buruşturup kenara attım. Herkesin beni bıraktığı bu katmanda o yırtık buruşuk günlükte beni bırakmıştı. Bu çok sinir bozucuydu sadece bir kağıt parçasına ağlamak ama o benim geçmişim ve beni terk etmemiş tek şeydi. Şimdi ne bir geçmişim ne de yanımda duracak bir kimse..
Gecenin karanlığında beni tek aydınlatan mum ışığıyla koridorda gezdim. Bir elimle göz yaşlarımı sildim diğer elimle ise mum ışığını yüzüme yasladım. Yüzümü yakmayı düşünmeye bile başladım. Sadece kardeşimi geri istiyordum. Ama o şu an diğer tarafta sıcak ateş içindeki bir yerde uyuyor. Bu rahatsız ediciydi.
Arkamdan bir el omzuma koyup bana baktı. Mum ışığını ona çevirdiğimde nöbette olan Minho'yu gördüm.
Minho: "Yine mi ağlıyorsun?"
Jisung: "Ağlıyorum ama sadece ağlıyorum. Büyük bir problem değil sadece rahatça yatağıma gitmek istiyorum."
Minho: "Ağlaman benim için bir problem Jisung hadi gel birlikte odana gidelim orda anlatırsın."
Minho elimdeki mumu alıp ışığın arkasından bana gülümsedi. Gülüşü bile kıvrak ama gıcık ruhunu gösteriyordu ama o bile samimiydi. Odama gittiğimde kendimi soğuk yorganın içine attım. Yorganı çene hizama kadar çekip penceremdeki ay ışığının yerde ki şekline bakmaya daldım.
Ardından Minho elindeki mumu tek bir üfleyişte söndürüp ayağımın uç taraflarına oturdu. Elinin bir kısmıyla saçımı okşamaya başladı. Sıcak eli saçlarımda gezmesi ağlamama daha çok niyet veriyordu. Çok... babamın hissiyatını veriyordu.
Minho: "Anlatmak ister misin?"
Jisung: "Hyunjin'i özlüyorum, babamı özlüyorum ve günlüğümde ki o çocuğu özlüyorum. Hayattımdaki bütün girip çıkanları özlüyorum ve girip bir daha hiç çıkmayacak birinin hissiyatını özlüyor ve bekliyorum."
Minho: "Jisung bunu konuşmuştuk ben varım.. Kırk yılda geçse senin yanında bekliyor olacağım."
Hafif bir kıkırdama atım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[Fire Wave | Minsung]
FanfictionDünya'nın bir alt katmanında oluşan bir evren... Ateş ve okyanus yıllardır gizli bir sözleşmeyle savaşmama kararı almasından 78 yıl geçmişti. Bu iki bölümü ayıran Watre dağını geçmemek şartıyla iki tarafta huzurluydu. Tabi şimdilik... Not: Kitabı ar...