Minho'nun gitmesinden 24 saat geçmişti. Sakin koridorumda yürümeye başladım. Minho olmaması garipti ama bana söz vermişti. Sadece Yongbok'u güvenceye alcaktı.
"Yongbok'un göz yaşları her kelimesinde daha çok artıyordu. Minho ise hala onun başını okşayıp sakinleştirmeye çalıyordu.Yongbok: "Bir daha gitme lütfen..."
Minho: "Sadece 24 saatliğine Yongbok. Orda yapacağım işler var."
Yongbok: "SEN KAFAYI MI YEDİN ÖLCEKSİN ORDA SENİ KAYBETMEK İSTEMİYORUM."
Minho: "Herşeyi sana sarayda anlatacağım çillim. Jisung bir günlüğüne ayrılacağız.." "
Minho 24 saatliğine dediği süreyi saniyesine saniyesine sayıyordum. Ve sonucunda gelmemişti. Belki yanlış saymışımdır diye tekrar saniyeleri baştan sayarken kapının açılma sesiyle irkildim. Kapı açıldığı an içinden çıkan bir el beni kapının içine çekmişti.
Korkudan çığlık atmak üzereyken ağzımı kapatan o elin sahibine baktım. Bu Minho idi.
Minho: "24 saat çok uzunmuş. Ben seni fazlaca özledim."
Jisung: "Ama geciktin saniyeleri baştan saymaktan yoruldum."
Minho: "Özür dilerim Yongbok salmadı beni. Kraliyet kutlamaları derken. Süreyi aştım."
Minho'nun sözleri biter bitmez dudaklarına tekrar yapıştım. Minik öpücüklerimi onun alt ve üst dudaklarına donatım. Onu özlemiştim. Sevgili miyiz? Öyle miydik? Hiç bilmiyorum ama.. Bu duygu tatlıydı.
Jisung: "Bunu telafi edecek misin merak ediyorum."
Minho: "Bende bu soruyu bekliyordum.."
Minho içine çektiği odaya baktım. Oda kraliyetin ilk yemek odasıydı. Eski bir yerdi.
Minho belimden çektiği gibi upuzun yemek masasına yasladı beni. Bir eliyle elimi tutarken diğer eliyle yüzümü okşuyordu. Bu kalbimin göğüs kafesinden dışarı taşmasına neden olmaya yeterliydi.
Minho: "İlk defa yapmıyorsun umarım?"
Jisung: "NE HAYIR! Yani büyük ihtimale en hoş hissedeceğim bu olacak."
Minho hafif kıkırdayıp üniformamın yaka kısmını katladı. Yavaşça boynuma yüklenmeye başladı. Onun fiziksel ateş özeliklerinden mi yoksa aşırı sert somurduğu için mi bilmiyorum ama boynumda bir yanık hissediyordum.
Minho diğer eliyle dudaklarıma baskı uyguladı. Boynumdaki yanma hissiyle minik inlemeler ağzımdan kaçıyordu. Minho'nun üstüme dahada yapışmasıyla tahrik olduğuna emindim.
Minho: "Bunu bilerek yapmıyosundur umarım."
Jisung: "Bilmeden yaptığımı ikimizde biliyoruz. Ama şunu söyliyim bensiz geçirdiğin bir günde bile bana hasret kalmışsın."
Minik sırıtışlarım yüzümde yayılırken Minho belimden tuttup anice sırt üstü yattığım masaya beni yüz üstü yasladı.
Minho: "Kelimelerine dikkat et.. Yerim seni <3"
Jisung: "ZATEN ŞUAN YEMEK ÜZERESİN!"
Minho: "Bunun sorumlusu ben değilim su tanemm."
Minho'nun elleri, bacaklarımda gezinirken mızmızlanmaya başlamıştım. Minho, belimi sıkarken alaycı gülüşünü yüzüne kondurup konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[Fire Wave | Minsung]
FanfictionDünya'nın bir alt katmanında oluşan bir evren... Ateş ve okyanus yıllardır gizli bir sözleşmeyle savaşmama kararı almasından 78 yıl geçmişti. Bu iki bölümü ayıran Watre dağını geçmemek şartıyla iki tarafta huzurluydu. Tabi şimdilik... Not: Kitabı ar...