Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
●●
Sınır 40 oy. Yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar. <3
˚ * . * * ⋆ . · ⋆ ˚ ˚ ✦ ⋆ · * ˚
Sana sörf yapmakla ilgili anılarından bahseden Luis'i sessizce dinliyordun. Bir keresinde onunla beraber gelen yunusları köpek balığı sanışını ve hayatının en hızlı sörfünü yapmasını çok uzun bir hikaye gibi anlatmıştı. Bu olaydan birkaç ay sonra ise gerçekten köpek balığına denk geldiğini de anlatmıştı.
Çeneni avuç içine yaslamış sabırla kocanın gelmesini beklerken karşındaki kocana benzeyen adamı dinliyordun. Nerde kalmıştı bu Atsumu? Hastaneden çıktığınızdan beri yaşlı bir adam gibi yavaş yavaş yürüyor ve "Ah, bacağım bacağım!" diye inlemeleri bitmiyordu. Derin bir iç çektin ve hafif uzun tırnaklarınla ahşap bar tezgahında belli belirsiz bir ritim tutturdun. Hala sana bir şeyler anlatan adama üzülerek baş sallıyordun. Seninle flörtleşmek istiyor olabilirdi belki, ancak sen ona bu konuda pas verecek değildin.
"Bebeğim." Atsumu heyecanlı bir sesle yanındaki bar taburesine kurulurken elinde tuttuğu broşürü senin önüne uzattı. Broşürün üstünde sahildeki bir voleybol filesi arka plan olarak konulmuş ve üstüne de devasa bir "Beach Volleyball Tournament" yazısı vardı. Kağıdın altında başvuru için gidilecek yerin detaylı adresi, turnuvanın günü ve saati yazıyordu. Atsumu'nun yüzündeki sırıtışın anlamını biliyordun. Heyecanlıydı ve kazanmak istiyordu.
"Bugün başvuru için son günmüş. Hemen gidelim." Kağıdı katkayarak Atsumu'nun üzerindeki düğmelerini açık bırakıp karın ve göğüs kaslarını sergilediği açık mavi gömleğinin cebine koydun.
"Bu lavuk kim?" Çenesiyle yanındaki Luis'i gösterirken İngilizce konuşmuştu. O da anlayabilsin diyeydi sebebi açıkça.
Luis boğazını temizledi ve elini öne doğru uzattı. "Luis ben Y/N'nin arkadaşı gibi bir şeyim. Onunla sörf hakkında konuşuyorduk. "
Atsumu ona uzatılan eli sıkıca sıktı. "Memnun oldum ben de Atsumu, Y/N'nin kocası gibi bir şeyim." Gülümseyerek Luis'in sözlerini taklit etti.
"Hadi başvuru yapmaya gidelim mi o zaman?" Oturduğun yüksek sandalyeden indin ve bedenini Atsumu'ya doğru çevirdin.
"Gidelim, bebeğim." Atsumu elini beline atıp seni kendisine yaklaştırdı.
"Görüşürüz Luis." Adama kibar bir gülümsemeyle veda ettikten sonra Atsumu'nun seni yönlendirdiği yöne gidiyordun.
"Bu lavuk neden bana benziyor?" Atsumu'nun sorusuna kıkırdanın. Demek ki o da fark etmişti. Buraya Atsumu'dan kaçıp gelişinin ilk gününde sana yanına gelip Atsumu'yu anımsatması bir tık sinirlerini bozmuştu. Tatlı biri olduğunu düşünsen de yıldızlarınızın barıştığını pek düşünmüyordun.
••
"Sen nerede olursan ol topu avucunda bil güzelim." Atsumu bazen antrenman çıkışlarında sana beraber antrenman yapmak isteyip istemediğini sorardı. Onun sayesinde voleybolda boş değildin. Genellikle sen ona top atar pas çalışması yapardınız. Her ne kadar bu, onun gibi mükemmel bir pasör için hatrı sayılır bir antrenman olmasa da asıl amacı seninle birlikte vakit geçirmekti. Bazen de sana pas atar ve paslarını filenin ardına göndermeni isterdi. Sana o harika servislerini nasıl attığını da öğretmişti ancak sen onun elinde ancak tırnak olurdun.
Saçlarını sıkı bir at kuyruğu yaparken kafanı aşağı ve yukarı salladın. Atsumu ile uyumlu giyinmiştiniz. İkinizin de altında bej rengi bir çift katlı spor şortu vardı. Atsumu'nun üstüne bir şey giymemişti ancak sen üzerine siyah ipsiz bir bikini üstü giymiştin.
Maç yapmak üzere olduğunuz iki kızın sürekli Atsumu'yu dikizlediklerini fark etmiş olsan bile Atsumu'nun onların orada olduklarının bile farkında olmadığını bilmek seni tatmin ediyordu.
Hakemin düdüğü ile kum sahanın sınırları içine girdin. Karşınızdaki kızlar ilk servisi almışlardı. Hakemin başlangıç düdüğü ile Atsumu ile savunma pozisyonuna geçtiniz ve hazır bir şekilde beklemeye koyuldunuz. Kızın yamuk gelip saha dışına çıkan servisi ile ilk sayıyı almıştınız. Servis sırası sizdeydi ve ilk çıkışı Atsumu yapıyordu. Atsumu poziyonunu aldığında her ne kadar filenin ardına geçeceğini bilsen de enseni korudun. Atsumu'dan dolayı çok fazla voleybol maçı görmüştün. Ve servis sırası ne zaman bir servis asında olsa takımdakiler enselerini kapatırlardı. Bir keresinde Atsumu kendini kötü hissedererk maça başlamış ve bir servisini Hinata'nın tam ense köküne patlatmıştı. Zavallı hinata bir süre kendine gelememiş ve ilk seti kaçırmıştı. Enseni iki elinle kapattın ve kızlara ufak bir sırıtış sundun. Çünkü birazdan ne kadar hızlı bir smaçla karşılacaklarının haberleri yoktu.
Topun Atusmu'nun eline çarptığında çıkan sesi duymanla topu kumda görmen bir olmuştu. Kızların ağızları aralanmış ve kumun üzerinde duran topa bakıyorlardı.
Atsumu art arda on iki servis sayısı aldığında memnuniyetsiz bir şekilde yanına yaklaştı. "Sıkıldım. Umarım bir sonraki rakipler biraz oynamayı biliyordur." Tekrar yerine geçip servis için hazırlanırken kızların karşılamak için poziyon aldığını gördün. Atsumu bu sefer bilerek fileye çarptırıp topu karşılayabilecekleri şekilde attı. Kızlardan biri topu karşıladı ancak top direkt olarak sizin tarafınıza gelmişti. Pası Atsumu'ya bırakmak için topu karşıladın ve ona gönderdin. Atsumu pas için sağlam bir adım attı ve poziyonunu aldı. Smaç için zamanlamayı yapıp yapamayacağından emin değildin. Ancak Atsumu sana nerede olursan ol topun eline geleceğini söylemişti. Smaçın için zıplayıp kolunu geriye doğru gerdin ve vuruşunu yaptın. Top kızların sahasına düşerken gülümsedin.
"İşte benim karım." Atsumu sana gururla gülümserken yanına gidip bir beşlik çaktın. Bu maçı kazanmanız çocuk oyuncağıydı.
