⌬XXIII

2.7K 355 178
                                    

chase atlantic ― molly

chase atlantic ― molly

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

__________

"Bak gerçekten bir tavşanı koysam o bile sığar saçlarına."

"Ne demek istiyorsun sen şimdi?" Güneş bana dönüyor, Dünya'ya kızgın. Ona koca kafalı iması yaptığım için her an benimle güreşmek üzere ve bu hali aşırı tatlı. Onu dişlerim arasında sıkıştırmak ve sonsuz bir döngüde emmek istiyorum.

"Saçlarının kocaman oluşundan bahsediyorum Molly." Diyorum, kısık gözlerle bakıyor bana umarım öyledir yoksa bu saçlarla boğarım seni der gibi. Sorun değil diyorum, mühim değil ben saçlarının sadece ruhen de beni boğmasına alışkınım, gerçeğe dönüşse asla koymaz bana.

Evindeyim, buraya gelişim hızlı oldu. Çatallar bile bu kadar heveslenmemiştir saçları arasında olmaya. Bonus kafa resmen, yastık gibi. Arkadan görsem afro Amerikan derim. Ama yüzünü dönünce işler değişiyor, göz alıcı ama bir o kadar da tatlı bir çehre karşılıyor insanı. Bu sarışının tipi olmak ayrı bir olay; dövmelerimle, piercinglerimle, kısa siyah saçlı ve beyaz tenli olmamla gurur duyuyorum.

O önümde, ben arkasında bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyoruz. Çatallar yanda, elime alıp bakıyorum hepsine. Her birinin gövdesine kendince çıkartmalar yapıştırmış. Birinde Merkür var, birinde Orion, birinde Mars, birinde Polaris, birinde Venüs. Bazılarında T ve J harfleri de var. Gülüyorum ya, ne manyak bir şahıs.

"Birkaçını eve götürebilir miyim?" Diye soruyorum, anı kalsın. Samsa Taehyung'un hatıraları olarak yer alsın odamda.

Kafasını sallıyor, pofuduk saçları bir yukarı aşağı hareket ediyor. Elinde telefonum var. Kendince oyun indirmiş onu oynuyor, bakıyorum ne oynadığına; Subway Surfers. Neden o oyunu açtığını soruyorum, metrolar bana seni anımsatıyor diyor.

O durağı çoktan geçtik.

Biliyorum.

"Yaslan biraz bana, hem öreyim hem de çatallarla bozayım saçlarını." Gülüyor ama dediğimi de ikiletmiyor, iyice sokuluyoruz birbirimize. Çok normalmiş gibi, gerçekten heyecanlansam da sanki yıllardır böyleymişiz gibi rahat davranıyorum.

Sanırım evinde olmak bana bunu hissettirdi, evinde olmak beni onun yaşadığı tüm anlara şahitlik ettirdi.

Önce saçlarına dokunuyorum, okşamaya başlıyorum. Avucumda pamuk gibi, karahindiba gibi. Kayıyor, hafif bir his bırakıyor. Biraz kalın bir tutam alıp parmağımda döndürüyorum, lüle lüle olarak dökülüyor, çok tatlı.

Örmeye başlıyorum, küçük küçük birbirine geçişler, şeker bir örüntü.

Bir müddet böyle devam ediyor, elime gelen her yeri örüyorum, sonra bozup şekil almasını izliyorum. Çok havalı saçları, Elvis Presley enerjisi var. Belki de biraz Freddie Mercury.

mars 'bout to lick venusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin