⌬XXIV

2.7K 346 138
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


___________

Bir melodi gibi.

Taehyung'un saçlarına iliştirdiğim çatalların görüntüsü dahi bir melodi gibi. Fa mı sol mu la mı, hangi notalardan oluştuğunu çözmeye çalışıyorum o karnına doladığım ellerimle oynarken. Başı göğsümde, yerinde iyice yayılmış. Bense sırtımı koltuğun alt kısmına yaslı bir şekilde, yün ve sıcacık halısının üstünde bacaklarım arasında o varken oturuyorum. Saatlerdir bu pozisyondayız belki de ama gerçekten hiç rahatsız edici değil, o kadar mayıştırıcı ki sekiz yirmi beş böyle kalabilirim.

Kollarım arasında yeni bir felsefe varken ayrılmak haddime değil. Onu bırakmak olanaksız.

Saçlarının kokusu devamlı burnuma doluyor, göz kapaklarım yavaş yavaş kapanıyor ve müthiş bir sessizliğin içinde onun uğruna bir anda iç çekesim geliyor. Tamamen istemsiz ama ne için çektiğim belli.

Bir damla kan kaybetmemle bana doğru dönüyor, "Ne oldu August, neye içerledin bu kadar?" diyerek takılıyor bana. Demek fazlasıyla vermişim nefesimi.

Omuz silkiyorum, açıklanacak bir durum değil sarışın. Sana seni anlatsam beni bende anlamazsın.

Cevap alamayınca ters dönüyor ve ilk kez kucağımda hissediyorum onu. Aslında hâlâ daha bacaklarım arasında ama dizleri üzerinde olduğundan bana yukarıdan bakıyor. Soluğum kesiliyor, boğazım kördüğüm. Elim istemsizce beline gidiyor ve kavisine yerleşiyor. Tam o an titrediğini hissediyorum sanki, bir anlık boşluğa düşüp bileğime tutunduğunda tekrardan iç çekiyorum.

Halim kalmadı, iki kere tükendi nefesim ama yemin ederim hiç halim kalmadı.

Can havliyle tutunduğu bileğimden dahi hisliyorum nabzımı ve o da hislemiş olacak ki derince yutkunup aklımdan geçeni gerçekleştiriyor. Kucağıma yerleşiyor, sol dizime oturuyor, sağ tarafıma hafif bir şekilde yerleştiriyor bacağını. Yükü solumda, ona dair her şey hep solumda.

Onu desteklemek adına kolumu belinden geçirip iyice kendime çekiyorum, yabancılamıyoruz birbirimizi. Ne yaparsak yapalım böyleyiz, bir şeyi ilk kez denediğimizde onun zamanı, tarihi, oluşu, yakınlığı, hızı asla umurumuzda olmuyor, yıllardır alışığız gibi.

Bana sokuluyor, sağ kolunu boynuma doluyor ve başını başıma denk tutuyor. Siyah ve sarı bir kez daha iç içe geçiyor, sanırım bu bir tanıtım.

Birazdan iç içe geçecek ruhlarımızın saçlarımızdaki tanıtımı.

Mırıldanıyor kafasını iki yana yavaş yavaş sallarken. Bir bebekle oynuyor sanki, burnumun dibine girip şirin şirin gülüyor, kulağımla oynuyor, oradaki halka küpenin içine parmağını sokup çekiştiriyor. Gülüyorum, benimle oynamayı çok iyi biliyor.

O her konuda o kadar iyi ki.. Taehyung olmak nasıldır diye düşünüyorum bazen. Devamlı uzayın peşinde buhar olmak, hayatı kendi çapında yaşamak, salaş tarzıyla oradan oraya ışınlanmak ve nicesi. Nasıldır merak ediyorum. Onu tanırken dahi merak ediyorum. Sanırım sevgi böyle bir şey.

mars 'bout to lick venusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin