*3*

971 82 8
                                    

Minnoşlarım telefondan yazıyorum bu aralar gözden kaçan kelime hatalarımı lütfen okurken bana yazın. Sonrasında kurguları düzenlemek zorunda kalıyorum aksi taktirde ve hikayeyi yayından kaldırdığım için bazılarınız okuduğu an yarım bırakmış oluyorlar♥️☘️

————

Uyanmasının üçüncü gününde Zehra bana kolayca cevaplayamayacağım bir soru sordu. Boş bir bakışla yüzüne bakakaldım. Görünürde boştu ancak gerçekte ise her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlayan ben için dudağımı kıpırdatmak bile zordu. Ona bakarken gözlerimin ardındaki göz pınarlarımı yakan yaşlarla mücadele etmek zorundaydım.

"Neden cevaplamıyorsun? Yoksa sevgili miydik?"

Sorduğu sorusa komik bir şey yoktu fakat gülümsüyordu. Bakışlarım hatıralarımdan uzaklaşıp yeşillerine kilitlendiğinde kaşlarımı çattım. "Komik olan ne?"

"Hiçbir şey," dedi, omuzlarını sakin bir şekilde silkerek. "Sadece seni tatlı buluyorum. Eğer öyleysek bundan mutluluk duyardım."

Yaptığını beğenmiş miydi? Şimdi yine ona bir yanıt veremiyordum. Ben bu şekilde donakalırken uzanıp elimi tuttu, hâlâ gülümsüyordu.

"Hey, her şey yolunda mı? Söylemem gereken bir şeyi mi söyledim?"

"Arkadaştık," dedim, kelimedeki her harf canımı yakarken. Dudaklarının arasından güçlükle çıkarabildiğim o dört hecelik kelimeyi söylerken bakışlarımı ondan kaçırıp karnının üzerinde elimi tuttuğu eline indirdim. Başparmağıyla başparmağım ve işaret parmağımın arasındaki ince deriyi okşuyordu. İçimdeki nefes almamı engelleyen o acı büyüyerek çoğalıyordu. İsminin ne olduğunu biliyordum. Vicdanımdı sızıntısıydı o. Ona yalan söylediğim için anında pişman olmuştum. Ama ona gerçekleri söylemek, o anların tümünü yeniden anlatmak tekrar o anıları yaşamak olacaktı benim için ve ben buna hazır değildim. Ona aramızda bir şeyler olduğunu ama bunun sadece benden taraf tek kişilik bir durum olduğunu anlatamazdım.

"Neden bana öyle değildik gibi geliyor?"

Sorusuyla bakışlarımı tekrar beni izleyen gözlerine kaydırdım. Kahvelerim yeşilleriyle buluştuğu an beni o ana kilitleyip orada tuttu. Keşke düşündüklerini görebilseydim. Şu an her ne düşünüyorsa bu şey onun yanaklarını kızarttı. Bakışlarını gözlerimden kaçırıp bu sefer de o birleşen ellerimize baktı. Parmağıyla tekrar o yumuşak deriyi okşadı. "Lütfen bana öyle bakma, deli değilim. Tuhaf bir his bu istesem bile sana anlatmam."

Bakışları tekrar gözlerime kayıp aralarında gidip geldi.

"Hafızamı kaybettiğimden beri duyularım güçlendi. Sanki hatırlamadığım her hatıramın o anki hislerini hissedebiliyorum. Kişilerin hiçbirini tanımasam da duygu olarak hepsine eskiden ne hissediyorsam şimdi de aynılarını hissedebiliyorum."

Duymak istediğim en önemli kısma geldiğinde duraksadı. Sanki benim gözlerimde bir yanıt ararcasına bakışları tekrar onlar arasında dolaştı. "Sen bana basit bir arkadaşımmışsın gibi gelmiyorsun. Sana karşı garip bir duygu besliyorum, tuhaf bir yakınlık. Eğer arkadaşsak içimdeki bu şeyin ne olduğunu çözmem gerekecek."

"Sence nedir o?"

Daha fazla duramadım. Diğer elimi de birleşen ellerimizin üzerine kapatarak benimkisinin üzerinde olan onunkisini sağlam bir tutuşla sıktım. "Bilmiyorum," dedi, gayet dürüst olduğunu fark edebileceğim bir sesle. Kaybolmuş birisi gibi gözleri gözlerime bakmaya devam ederken bilinci izlediği yerden onu çok çok uzaklara, tahmin edemediğim yerlere götürdü. Bana bakan boş bakışlarının ardında olanları hatırlamak için çabaladığını görebiliyordum. Küçük bir anı bile olsa ona erişmek istiyordu. Keşke ona hatırlamaya çalıştığı kadar kaideye değer bir anımız olmadığını söyleyebilseydim. En azından bu konuyla ilgili. "Hey, bana dön." Bu sefer ben onu zihninde dolaştığı karanlıktan çekip çıkararak avucumun altında sıktığım elini bakışlarıyla takip ettiği her adımında kalbimin üzerine taşıdım ve orada tuttum. Boşta kalan diğer elimi yanağına bıraktığımda kafasını avucumun içine yatırdı. Bunu izlemek bile kalbimin ısınmasını sağlıyordu. "Sana karşı her zaman dürüst oldum. En zor anlarımda bile ve sen şimdi gözlerime bu şekilde bakarken bunu senden saklayamam. Ben senin için sadece bir arkadaştan ibarettim Zehra ama sen her zaman benim için daha fazla anlam ifade ediyordun." Kalbimin üzerindeki elini üzerimdeki tişörtün kumaşına daha da bastırdım. Tenlerimizin ısısını hissetmemizi sağlayan bir yakınlıktı bu. "Sana açıldım ama sen benim yerime başka birini tercih ettin." Bakışlarımı gözlerinden ayırarak karnının üzerinde hala birleşmiş duran diğer elimize kaydırdım. "Dürüst olmam gerekiyordu oldum fakat bana bu konuyla ilgili daha fazla soru sorma. En azından şimdilik... Şu an için bunu cevaplayacak güce sahip değilim."

Yuân Fên | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin