Seven tarafından omuzlarından gördüğü baskıyla koltuğa mıhlanmış olan kız saatlerdir susmak bilmedi. Başım ağrıdı artık, yeter! 5 saat önce karşı kaldırımdaki sokak lambasının altından evimize bakarken yakalamıştık onu ama ona rağmen bay disiplin hala daha ortalarda yok.
Ya kardeşini sevmiyor ya da bana, benim kendime güvendiğimden bile daha çok güveniyor. Hangisi daha iyi bilmiyorum. Ona bir şey yapmayacağımızdan o kadar eminki buraya vaktinde gelme tenezzülünde bile bulunmadı. Bana bu konuda güvenmekte haklı bekli de. Ben bile kendime bu kadar güvenmezken o bana böyle bir konuda nasıl güvenebiliyor. Çünkü seni iyi birisi sanıyor Belina! Ah tabii ya! Ben onun gözünde sadece suçluları öldüren biriyim. Bu kız bir suçlu mu? Tartışılır. Ama hırsız diyebiliriz. Birilerinin kalbini çalmışa benziyor. Şimdi şuracıkta hala daha konuşan, susmak bilmeyen dilini koparsam en fazla ne olur ki?
''Sussana kızım, vır vır susmak bilmedin.'' Başımı ellerimin arasından çekip oturduğum yerin karşısına baktım.
Çınar 'misafir ettiğimiz' kızın dudaklarının dibindeydi. Buna rağmen hala daha bağıran, adının Merve olduğunu haykıran, kız beni daha da hayret ettirdi.
Çınar kesinlikle yakışıklı denilebilecek biri ve ben şimdiye kadar bir kıza bu kadar yaklaştığında üstüne atlamayan görmedim. Ama Merve beni gerçekten şaşırtabilecek derecede dirayetli. ''Çınar! Şu elindeki tabanca insanları tehdit etmek için kullanılıyor biliyorsun değil mi?''
''Ha? Bir şey mi dedin Belina?'' Ben onun bu dalgınlığı karşısında onaylamazca başımı iki yana sallarken söze benim yerime dört numara girip yükümü hafifletti. ''Sana diyoruz kırk saattir siktiğimin salağı! Şu tabancayı kullan da sustur şunu.''
Kıyı'nın bağırışı etkili olmuş olacak ki elinde tuttuğu silahı kaldırıp kıza doğrulttu. Sonra ise beni şaşırtmayarak tekrar yaklaşmaya başladı. Elinde tuttuğu tabancayı kızın alnından boynuna doğru sürterek indirmeye başladı ve bunu yaparken de giderek yaklaşıyordu.
Çınar'ı iyi tanıyorum. Avlarıyla oynamayı sever ama bu farklı. Sanki bu sefer oynayan Çınar değil de kız gibi. Yüzündeki çapkın ve kendini beğenmiş gülüşü çok komik gözüküyor.
''Bir kerecik sıksana. Sen sıkmadan ölürsem çok içimde kalır.'' Ağh midemi bulandırmaya yetiyorlar. Kızın yaptığı cüretkâr tavır Two'nun sadece sırıtmasına neden oldu.
''Ben bunu fesat anladım ama anlamamış gibi yapacağım.'' Duyduğum cümleyle kıkırdamama engel olamadım. Herkes sanki bunu bekliyormuş gibi bana dönmüştü. Ne var yani ben kıkırdayamaz, hiçbir şeye gülemez miyim? Belina! Siz yalnız değilsiniz. Kızı unutma!
Kız... Av... Ekipteki herkes benim avların yanında gülmeyeceğimi, masum bir imaj sergilemeyeceğimi bilir. Bu yüzden dönüp bana bakmaları normal, evet, hak verdim şu an. Sen hak verebiliyor muydun ya birilerine? Sus iç ses, sus.
Sonunda zilin çalmasıyla kapıya giden Kayra'nın arkasından bakıyordum. Kapıyı açtığında karşımda gördüğüm yüz bu kez gerçekten gülümsememe sebep oldu. Ama bu gülümseme mutlu bir gülümseme değil oldukça çapkın bir gülümsemeydi. Bay disiplin sonunda bir kardeşinin olduğunu hatırlayıp evime teşrif etmişti.
Üzerindeki koyu lacivert gömlek ve siyah pantolonla buraya mesaiden çıkıp geldiğini anlamamak zor değil. Yeni tıraş olmuş yüzü ve ölümle yaşam arasında kalmış ela renkteki gözleriyle nasıl da beni arıyor ama.
Onu daha fazla bekletmemeye karar verip oturduğum puftan kalktım. ''İyi akşamlar polis bey. Gözümüz yollarda kaldı doğrusu.''
''Beni bu kadar özlediysen karakola gelebilirdin Belina. Bir kahve ısmarlar nezarethaneleri gezdirirdim. Alıştırma olurdu senin içinde.'' Ah Atlas ve esprileri... Her zaman, hiç komik olmamışlardır zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arınma
General FictionYeryüzü üstünde insanlara zarar veren kötüleri öldürmeyi kendilerine görev edinen 7 kişi.. Bu 7 kişinin peşinde olan iki polis.. Cinayet, inkâr, kovalamaca ve imkansız bir aşk.. Gerçekleri ve yalanları arasında sıkışıp kalınan iki hayat. Çocuklu...