Bölüm 6 ~Abisi onu pek çok severmiş.~

7 1 9
                                    

Hey sen! Bunu okuyan kişi! seni seviyorum :)

~~

İçeri geçtiğimde Alkın kapının karşısında dikilmiş beni bekliyordu. Yanına doğru yürürken attığım sorgulayıcı bakışları fark etmiş olmalı ki sormama gerek kalmadan söyledi. "Belina hani benim balık ekmeğim?"

"Sen bana böyle bir istekte bulunmadın Alkın." Odama ilerlerken arkamdan bağırıyordu. "On iki yıl oldu! On iki! Hala tanıyamadın mı beni ya! Aç kaldım işte... Benim canım balık çekmişti!"

Odaya girip kapıyı arkamdan kapattığında sesler kesilmişti. Yorgun değilim ama üzerimde bir ağırlık var. Belki stres, belki endişe ya da bunlara benzer bir şey. Kendimi yatağa attığımda düşünceler yine hiç vakit kaybetmeden beynime üşüşmüşlerdi.

Uzun, çok uzun bir zaman oldu şarkı söylemeye başlayalı. İlk şarkımı Çınar'a söyledim ben. Benden büyük olmasına rağmen uyurken küçük bir çocukmuş gibi gözüken kardeşime.

Her gece uykusundan ağlayarak ve kabuslar görerek uyanıyordu. Söylediğim şarkılarla sakinleşiyor tekrar uykuya dalıyordu. Ben ona her gece farklı şarkı söylemek isterdim çünkü o yaşlarda şarkı söylemek benim için sadece bir oyundu. Hem ona hem de bana iyi gelen bir oyun. Ama o benden hep aynı şarkıyı isterdi.

--

Duyduğum seslerle gözlerimi açtım. Bir mırıltı duyuyordum. Bir çırpınış. Dikleştiğimde etrafıma bakındım ve onu görmem çok uzun sürmedi.

İki metre uzağımda, yerdeki kartonun üzerinde kıvranan Çınar acı çekiyor gibiydi. Bir şeyler sayıklıyor, kendi kendine konuşuyordu. Elleri sanki bir şey arıyormuş gibi etrafında hareket ediyordu.

Hızla yattığım yerden kalkıp yanına koştum. Saat büyük ihtimalle beş buçuk civarıydı çünkü hava aydınlanmaya başlamıştı. Herkes uyuyordu ve zaten asıl olması gereken buydu. Bu saatte uyanık görülürsek kutuya kapatılmamız kaçınılmazdı.

Yanına yaklaştığımda onu dürtmeye başladım. Salladım, seslendim ama öyle derin bir uykudaydı ki. Sanki hiç uyanmak istemiyor gibi ya da sanki hiç uyanamayacakmış gibi.

Uzun uğraşlarım sonucu uyandığında ise ilk etrafına bakındı daha sonra ise beni gördüğünde boynuma sarıldı. Nefes nefeseydi ve çok yorgun gözüküyordu. Ben de kollarımı üzerindeki yırtıklarla dolu, eski, yeşil tişörtünün kapladığı vücuduna sardığımda içine derin bir nefes çekip benden ayrıldı. "Rüyamda onu gördüm."

Hep aynı mekân, hep aynı kişi ama her seferinde başka senaryolar... "Bana anlatmak ister misin?"

Kafasını hayır dercesine salladı. Nefeslerinin düzene girmesini bekledi. Gözleri dolu doluydu ve bu benim de gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. Bir yandan kirden ve dağılmaktan birbirine girmiş sarı saçlarını okşarken bir yandan da diğer elimle teker teker damlayan göz yaşlarını siliyordum.

Sadece on bir yaşındaydım ve Çınar bana hayatımda ilk ve son defa anneymişim gibi hissettirmişti.

Ekim ayında, buz gibi bir depoda, sabahın beşinde, yere atılmış öylesine bir kartonun üstünde uyuyan beş çocukla beraber orada öylece duruyorduk. Sadece nefes sesleri vardı ve sadece birbirimize bakıyorduk. Konuşmadan konuşuyorduk ve bunu sadece ikimiz yapabiliyorduk.

Bana bakışlarıyla çok şey anlattı ama yeterli olmadığını hissetmiş olacak ki en sonunda benden bir şey istedi. "Onu çok özledim Belina. Ona sarılmayı, kokusunu duymayı çok özledim ve sen onun gibi kokuyorsun. Beraber uyuyabilir miyiz?"

Onu nasıl reddedebilirdim ki. Kafamla onaylayıp yanına kıvrıldım. Kafasını göğsüme yaslayıp sımsıkı sarıldı. Aldığı her nefeste kokumu içine çekiyordu. Gözlerimden akan yaşlarla beraber her gece söylediğim şarkıyı tekrar söylemeye başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ArınmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin