Gün ışıkları yüzüme vurup beni uyandırdığında yerimde doğruldum. O adam hala yatağımın kenarına başını yaslayıp uyukluyor. İçimde gene tarif edemediğim bir his oluştu. Onu rahatsız etmeden yataktan kalktım. Buralarda sabahları deli bir rüzgar olur. Gündüzün aksine deli gibi üşütür hasta eder insanı. Örtüyü kaldırıp onun üstüne örttüm. Fazla ses çıkarmadan ikimize kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Tezgahta gördüğüm poşetler yüzümü kırıştırmama sebep oldu. Benim için yiyecek bir şeyler almış. Ayakta bir süre tezgaha bakılı bir şekilde kalakaldım. Kendime geldiğimde hızlıca bir kahvaltı hazırladım. Elimden geldiğince ses çıkarmamaya çalıştım.
Onun omzunu dürtüp uyandırmaya çalıştım. Uyandığında elini hemen alnıma yasladı.
"Ateşin geçmiş. "
"Evet senin sayende, teşekkür ederim. Bize bir kahvaltı hazırladım kalk bakalım. "
Kahvaltı ettiğimiz masada inanılmaz bir sessizlik hakim. Sadece çatal bıçak sesleri ulaşıyor kulağıma. Bir şekilde bir konu açmam lazım.
"Evli misin? "
" Yok hayır. Değilim."
"Hmm anladım. "
Tekrar bir sessizliğe gömüldük. Sensizlik beni hep rahatsız eder. Özellikle yemek yerken. Evde yediğimiz masada hep bir sessizlik hakimdi. Kimse çıtını çıkarmadan yemek yerdi. Babamın en ufak lafına bakardık. Acaba bugun kimi azarlayacak?
"Bugün çalışacaksan da çok sıcakta çalışma. Hava hazır biraz serinken şimdiden çalış. "
"Ben de öyle düşünmüştüm. Dün biraz dalgındım. "
"Neden dalgınsın? "
Gerçeği mi söylemeliyim? Yoksa diğer insanlae gibi üstünü kapatıp geçmeli miyim? İçimde inanılmaz bir kararsızlık varken peyniri ağzıma atıp kendime biraz zaman kazanmaya çalıştım.
"Buraya alışmaya çalışıyorum. Sonuçta hayatımı geride bırakıp buraya geldim. "
"Neden? "
Küçük meraklı bir çocuk gibiydi. Şimdiye kadar her konuşmamızda aklına ne geldiyse hızlıca sorar meraklı gözlerle cevabını bekler.
"Ben oraya ait değilim. "
"Peki buraya ait misin? "
Bu soru beni kalbimin en derininden vurdu. Sahi ben buraya ait miydim? Hiç bir yere ait olamayan ben buraya aitim diyebilir miydim? Alnımdan ter akmaya başladı. Bu soru terletti beni.
"Bilmiyorum. Bakıp göreceğiz. "
Cevaptan çok da memnun olmamış gibi bir surat ifadesi yaptı. Bu adamı anlamak mümkün müdür? Ya da herhangi bir insanı tamamen anlamak mümkün müdür?
Kahvaltı bittiğinde müsade isteyip gitti. Öylece arkasından baktım bir süre. Sonra evi toplayıp bahçeye çıktım. Yapmam gereken şeyler vardı. Bu sefer şerifi dinleyip kendimi hasta edene kadar çalışmadım. Öğlen sıcağı baş gösterince dinlenmeye çekildim. Evde oturdum sessizce. Yanında getirdiğim kitaplardan birini okudum bir süre. Akşam olduğunda ise canım çoktan sıkılmıştı. Hep mücadele ile geçen bir hayattan bomboş bir düzlüğe inince ne yapacağını şaşırmıştı zihnim.
Akşam serinliğinde kendimi yola attım. Öylece yürüdüm durdum. Evleri , insanları ezberlemeye çalıştım. Beni yeni gören insanlar kim olduğumu sorgularca baktılar. Bazıları direkt olarak bans sordu. Ben de buraya uzaktan geldiğimi artık bu köyde yaşayacağımı söyledim. Adımlarımı attıkça içimdeki boşluk da büyüdü. Etraftaki insanlara bakıyorum. Akşam serinliğinde bir masa kurup etrafında toplanmışlar. Beraber gülüşüp eğleniyorlar. Küçük çocuklar ise kendi aralarında bir oyuna dalmışlar. Sahi ben böyle içten gülen bir masada oturdum mu hiç? Otursam bile ben orada olmazdım. Ruhum hep başka yerleri umut edip oralards gezerdi. İnsanlara basit birkaç cevap verip muhabbetlerini izlerdim. Onları kafama not almaya çalışıp diğer buluşmamızda hatırlamaya çalışırdım.
Eve döndüğümde gerçekten ayaklarımın iyice yorulduğunu fark ettim. Hızlıca bir duş alıp yatağa uzandım. Sancılar içinde uyumaya çalıştım.
Diğer bölümde biraz zaman atlaması olacak.
İyi okumalar.
![](https://img.wattpad.com/cover/338795759-288-k787525.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nida | BinChan
Ficción GeneralHerkesten kaçmak ve uzaklaşmak için geldiğim bu yerde kendimle yüzleşeceğimi bilsem adımımı dahi atmazdım o evden. Çıkıp gitmez, odamın bir köşesinde sessizce ağlar yalnızlığıma sarılırdım. Tüm eşyalarımı küçük bir valize sığdırdım. Onca hevesle ald...