.yirmi üç.

2.9K 378 32
                                    

"Utanmıyor musun gün ortası dükkanımdan bir şey çalmaya?" diye bağıran adamı ağzım açık izliyordum. "B...ben çalmadım gerçekten pa-" diyemeden "Sus cevap veriyor bir de, inkar edeceksin tabi hangi hırsız çaldım der. Polisi arayın çabuk!" deyince iyice panik oldum.

"Bakın beyefendi çalma-" yine sözümü kesip arkasındaki adama döndü. Herkes başımıza toplanıyordu ve ben sakin olamıyordum ama haklı olmak içimi bir nebze rahatlatıyordu. "Hakan ara çabuk polisi alsınlar şu hırsızı! Yeter bıktık sizden esnafa göz açtırmıyorsunuz canım!" yine hiddetle söylenip duruyordu.

"Tamam arayın polisi ama ben çalmadım bunları. Parasını ödeyecektim ama çok sıra vardı. Ben de köpeğe biraz verip geri dönüp ödeyecektim." dedim onun gibi bağırarak. Yoksa susmayacaktı çünkü. "Ben de inandım, bir de üste çıkmaya çalışıyor. Bekle sen polis gelsin göstereceğim sana. Kamera kayıtlarım var benim." dedi parmağını bana doğru sallayıp.

Allah'ım sen sabır ver yarabbim. Boş ver dedim kendi kendime, polis gelsin anlatırım her şeyi. Kalabalık başımızda toplanmıştı. Ben de eğilip mama yiyen köpeği sevdim. Adam hala söyleniyordu. On dakika sonra polis ekipleri geldi. Önce kalabalığı dağıttılar. Adam, ben ve markette çalışan bir iki kişi burdaydık.

"Evet, problem nedir?" diye sordu memur. "Komiserim bu hırsız dükkanımdan mama çaldı." dedi elindeki mama poşetini gösterirken. "Doğru mu hanımefendi?" diye sordu memur. "Çalmadım memur bey, çok kalabalıktı içerisi. Köpeğe biraz verip sıraya girecektim ama beyefendi birden üstüme geldi. Ayrıca yarım saattir de bana hırsız deyip duruyor, derdimi de anlatamadım." dedim sakin olmaya çalışarak.

"Yalan söyleme, komiserim elimde kamera kayıtları var şikayetçiyim ben bu hırsızdan!" dedi yine hiddetle. "Tamam sakin ol, kız çalsa çalsa köpek maması mı çalardı? Kamera kaydı diyorsun kız zaten parayı ödemeden çıktım içerden diyor, neyi kanıtlayacaksın. Neyse parası verelim uzamasın mesele." dedi uzlaşmacı bir tavırla.

"Hayır efendim ben şikayetçiyim! Karakola götürün. Buramıza kadar geldi esnafa rahatlık vermiyorlar." derin bir nefes aldım. "Kardeşim uzatma işte kötü bir niyeti yokmuş kızın. Ne kadardı mama?" parayı ben vermek istiyordum ama araya girmek istemedim.

"İstemiyorum para, adalet istiyorum adalet! Tutuklayın şu kızı, şikayetçiyim diyorum niye anlamıyorsunuz?" dedi yine bağırarak. Memur bey bıkkınca bir nefes verdi. "Tamam, hanımefendi bizimle karakola kadar geliyorsunuz. Siz de. Buyrun arabaya." deyince üstelemedim ve açtığı kapıdan içeri girdim. Aramıza polis memuru oturmuştu. Düşündüm, ben daha reşit bile değildim. İlk dışarı çıktığım gün başıma bunların gelmesi de komikti ayrıca.

Aklıma abimler geldi. Çantamı açıp telefonumu çıkardım ama ekranı açılmadı. Sabah da çok şarjı yoktu zaten demek ki kapanmıştı. İşin kötü tarafı kimsenin numarasını ezberlememiştim daha. Şansıma tüküreyim. Neyseki gittiğim yer karakoldu ve orda bana zarar gelmezdi. İçeri tıkılmazsam tabi.

Gidene kadar yolu izledim. Korkmuyordum çünkü haklıydım. Karakolun önüne gelince memur beylerle araçtan indik. Aklıma yanımda babamla karakola geldiğim akşam geldi. Ne kadar sık karakola gelir olmuştum böyle. Evinden dışarı çıkmayan kendi halinde bir kızken bir kaç haftada iki kere karakola düşmüştüm. Tehlikeliyim diyorum kızım niye anlamıyorsun.

Bir memurun masasına oturduk. Kimliklerimizi istediler tabi adam hala susmuyordu. "Komiserim kız reşit değil." dedi masadaki memur ayaktakine. O da kimliğimi inceledi. "Evet öyleymiş, ifadesini biz alamayız o zaman. Sizi şu odaya alalım başkomiserimi çağırıyorum." dedi ve eliyle bana yol gösterdi. Diğer adamı da başka bir odaya almışlardı.

Beni odaya getiren memur çıkınca odada tek kaldım. Çantamı da almışlardı. Canım iyice sıkıldı. Kollarımı masanın üzerinde birleştirip kafamı da oraya yasladım. Gözlerimi kapadım, her şey düzelecekti ve ben burdan başım dik bir şeklide çıkacaktım. Bir süre sonra kapı açıldı ve kapandı. Kafamı kaldırdım ve gördüğüm yüzle neye uğradığımı şaşırdım.

O da beni hatırlamış olacak ki olduğu yerde duraksadı. Gözlerini kısarak bir süre yüzümü inceledi. Sonra tekrar masaya yaklaşmaya başladı. Elini uzatıp "Başkomiser Birkan Çelik." dedi düz bir sesle. Bu adama ilk başta dibim düşse de sonra soğumuştum. Ama Allah vardı yakışıklıydı hem de baya baya. Neyse canım Allah sahibine bağışlasındı bana neydi ki.

"Aden Akça" dedim velayetimi almıştı babam. "Evet hatırlıyorum Aden Hanım, bu iki oldu." dedi masaya oturup dosyasını açarken. İki olmuşmuş ben sana bayılıyorum çünkü. "Hırsızlıkla suçlanıyorsun, olayı bir de senden dinleyelim." dedi kollarını göğsünde bağlayıp.

"Sokak köpeği yanıma geldi, sevdim biraz sonra aç olduğunu anladım. Marketi gördüm ve gidip mama aldım. İçerisi çok kalabalıktı, çok sıra vardı ben de köpeği besleyip sonra sıraya girerim diye düşündüm. Aldım mamayı ve dışarı çıktım. Az ilerdeki ağacın altında köpeğe mama veriyordum ki marketin sahibi geldi bağıra bağıra. Beni dinlemedi bile. Sonra da polisi aradı zaten. Parasını verebilirdim memur beyler de öyle bir teklifte bulundu ama iyice celallendi. Sonuç olarak burdayım." dedim tane tane anlatarak.

"O mamayı çalmadığına neden inanayım Aden?" dedi masada bana yaklaşıp. Mama çalmak kulağa gerçekten komik geliyordu ama gülmemek için dudağımı ısırdım. "Çalsam çalsam köpek maması mı çalarım sizce. Ayrıca çaldım diyelim niye adamın gözü önünde besleyeyim köpeği. Hem kamera kaydım var diye bas bas bağırıyor, izleyin kaydı kaçar gibi bir halim mi varmış siz de görün." dedim. Durdu, durdu. Beni biraz daha inceledi.

"Hm yani çalarsın ama köpek maması değil." dedi. Ya ne alaka ne alaka. Bu adam niye böyle yahu! "Ben öyle bir şey demedim. Oldu ki çaldım diyelim köpek maması mı çalarım dedim. Yani çok değerli bir şey değil ya ondan bahsediyorum." dedim azıcık sinirle.

"Neden sinirleniyorsun sakin sakin konuşuyoruz şurda." dedi ama sesinde alay sezdim. Şartellerim atmıştı artık. "Sakin sakin mi? İkidir aynı şeyi yapıyorsunuz. Söylediklerim arasından saçma sapan şeyleri çekip gereksiz bir imayla beni suçluyorsunuz. Sabahtan beri zaten hırsızlıkla itham ediliyorum böyle bir şey yapmamama rağmen. Kendimi açıklıyorum siz yine bir şey bulup üzerime geliyorsunuz. Ben bir şey çal ma dım. Çalmam da." dedim göz yaşlarımı tutamayarak. Sinirlenince ağlama huyumdan nefret ediyordum. Derin bir nefes aldım.

"Tamam ağlama lütfen, öyle demek istemedim. Bu adamı tanırız Aden kuş uçsa dükkanının önünden onu da karakola getirir öyle bir adam bu. Ben de prosedür gereği ifadeni alıyorum zaten. Aileni de aradık gelip seni alacaklar tamam mı?" dedi anlayışlı ses tonuyla. Uyuz adam. Kafa salladım.

"Başka bir mesele daha var aslında ama o gece pek iyi gözükmüyordun diye üzerine düşmedim. Bir ara odama uğrarsan seninle konuşmak istiyorum. İçin rahat olsun kötü bir mevzu değil. Eşyalarını arkadaşlar verecektir. Geçmiş olsun." dedi ve odadan çıktı. Peşinden başka bir memur geldi ve beni dışarı çıkardı. Aras abim ve babam gelmişti. Beni görür görmez yanıma geldiler. Babamın boynuna doladım kollarımı.

"Güzelim, iyi misin? Noldu?" dedi sarılmama karşılık verirken. "İyiyim baba, gidelim artık burdan olur mu anlatacağım her şeyi." dedim ondan ayrılırken. "Abim, bir şeyin yok dimi?" dedi Aras abim beni baştan aşağı süzerken. "Yok abi ama burdan bir an önce çıkmak istiyorum." dedim etrafa bakarak. Eşyalarım Aras abimin elindeydi. Birlikte karakoldan çıktık.

Arabaya bindik ve rahat bir nefes aldım. Sinirlerim iyice gerilmişti bugün, bütün hevesim de kaçmıştı. Şu uyuz polisin ne konuşacağı da kafamı kurcalamıyor değildi ama uzun bir süre yüzünü görmek falan istemiyordum. Ailemin yanında olmanın huzuruyla gerdiğim bedenimi rahat bıraktım.

...

Ay ay ay kimler varmış, Birkan Komiserim mi varmış

Kafamda tilkiler dönüyor arkadaşlar ama bu iki bölüm güzel oldu. İnşallah en kısa sürede devamı gelir.

Seviyorum sizi, öpüldünüz ❤️

İkinci YarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin