Eveeeet ilk bölümümüzle başlıyoruuuz✨️
Çok heyecanlıyım, umutluyum. Uzun zamandır hissetmediğim bir şey umut ama ben ense kökümden omurgama uzanan ağrılara rağmen şuan umutluyum. Bu onlar sayesinde.Onlar benim zihnimde belirip göğsüme ışık tutalı çok oldu. Sizinle tanıştırmak için ilk adımlarımı atıyorum✒️
Umarım sizin de göğsünüzdeki karanlık odaya ışık tutarız.
İyi okumalaaar, şimdiden iyi ki varsınız.
🕯🦋Bölüm şarkıları;
•Balmorhea-Remembrance
•Sezen Aksu-Yarası SaklımELZEM SAYE ALAZ
Elzem, en gerekli, vazgeçilmez...
Saye, gölge...
Alaz, ateş...
Babama göre ben; Elzem Saye, gölgesinden bile vazgeçilemeyecek olandım. Gölgesinin bile gerekli olduğu, küresinin içine saklanmış kar tanesiydim. Tabi babama göresi buydu.
Ben Elzem Saye Alaz; ateşinin gölgesiyle hayatındaki vazgeçilmez insanları yakan felaket taşıyan gölgesini en gereklilerine bulaştıran küresinin içindeki kar tanesine kan bulaşmış viran kız. Bana göresi de buydu.
Ben ateşimi herkese gölge gibi yaymıştım. Kim benim için elzem olsa yakmıştım onu. İlk önce babamı yakmıştım. Sonra annemi. Sonra abimi. Sonra çocukluğumu. Sonra kendimi, en çok kendimi.
Yanık izlerim kalbime batarken biri tüm vücudumu sarmıştı sanki. Babam. Babam, benim kalbime batan değil tüm vücudumu saran yanık iziydi. O benden uzakta o çok sevdiğim karların arasında yanmıştı ateşimde. Ondan deli gibi istediğim kar tanesini bana getirmeye gittiğinde yanmıştı. Artık nefret ettiğim o bembeyazlığın ortasında benim kızıl ateşimin içinde yanmıştı.
ANKARA/OCAK 2004
Hayran hayran dışarıya uzanan yosun gözleri heyecanla yere düşen kar tanelerini izliyordu. Kar tanelerini eline almak istese de eriyeceğini öğreneli birkaç saat olmuş, birkaç saat önce babasının kollarında nazlı bir kız olarak kar tanelerini tutamadığına ağlamıştı. Kar tanelerini bir ateş olduğu için yaktığını sanıp öyle çok ağlamıştı ki; gözlerinin yandığını gayet net hissediyordu.
Babası gözyaşlarını silerken ona bir kar tanesi getireceğini söyleyip gittiği saniyeden beri ayrılmamıştı bu camın önünden. Babasının getireceği kar tanesini değil babasını bekliyordu. Gideli yarım saat bile olmamasına rağmen onu delice özlediğini hissetmişti bir an. O an anlamıştı sanki bir ateş olup kar tanelerini değil de babasını yaktığını.
Çalan zil sesi kar tanelerinin seyriyle yavaşlayan nabzını kilometrelerce koşmuş gibi hızlandırmıştı birden. Kar tanesi için değil de babasını çok özlediği için koşmuştu kapıya.
Kim olduğunu sorgulamadan kapıyı açan elleri karşısında polisleri görünce kırgınlıkla iki yana düşmüştü. Neredeydi babası? Neden gelmemişti? Onu özlediğinde yanı başında olacağını söyleyen canı babası niye bu kez yanı başında olmamıştı? Keşke ağlamasaydı. Keşke kar tanelerini bu kadar sevmeseydi.
Polislerin sorduğu soruları kulakları duymazken yanına gelen abisi cevap vermişti polislere. İçeri giren polislerle beraber abisi merdivenleri çıkmaya başladığında umut dolu yosun gözleri yere düşen kar tanelerinin arasından babasını bulmak için kapıdan dışarıya takılıp kalmıştı.
Birkaç dakika sonra gözlerinde yaşlarla, titreyerek aşağıya inen abisinin sesi kulaklarına ulaşınca minik kalbine bir şeyler olduğunu hissetmişti. Kalbinin içinde bir şeyin kalbinin etrafını alevlerle sardığını... Babasının okşayarak öptüğü gözlerinden sırayla iri iki yaş düştü yere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEM-Ü PERVANE
Teen FictionO gece vasl gecesiydi. O gece Pervane'nin kanatları uçlarından süzülen kan damlalarıyla birlikte Şem'in ateşine ulaştı. O gece Pervane'nin kanatları Şem'in ateşiyle yandı. O gece kan damlalarıyla ıslanmış olmasına rağmen alev alan kanatlarında...