Jin kapının çalmasıyla koltuktan kalktı ve kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında karşısında kimseyi göremeyince şaşırdı. Tam kapıyı kapatacaktı ki, kapının tam önünde bir buket müge olduğunu gördü. Müge çiçeği, Jin'in en sevdiği çiçekti. Keskin, yasemin ve gül kokusu arasında gidip gelen hoş koku, Jin'in içini yumuş yumuş yapıyordu. Yere eğilip çiçeği aldı, etrafına bakındı. Kimseyi göremeyince dudağını büzüp içeriye geçti. Kapıyı kapattı ve buketi masaya bırakmaya yeltendi. Ancak tam koyacakken üzerinde ufak bir not olduğunu gördü. ''Günaydın güzelim :)''
Namjoon bugün işe gitmemişti. Yürüyüş yapmak için dışarı çıkarken Moon'un da tasmasını taktı ve yanına aldı. İnsanlar yoldan geçerken her seferinde dönüp Namjoon'a bir daha bakıyorlardı. Onun cazibesi kızları da, erkekleri de fazlasıyla etkiliyordu. Uzun süre yürüdükten sonra bir kafeden kahve aldı ve banka oturdu. Moon'un tasmasını yanına bağladı, kulaklığını taktı ve telefonunu eline aldı.
Jin bu çiçekleri Namjoon'un gönderdiğini anlamıştı. ''Çiçek.. Bana çiçek mi almış. Hah!'' dedi ve yüzünde koskocaman bir gülümseme belirdi. Tam o sırada telefonu bir bildirim yüzünden titredi.
Namjoon Hyung💖: Günaydın güzelim. Jungnangcheon'a gelsene.
Jin: Sana da günaydın hyung! Ne oldu? Bir şey mi var?
Namjoon Hyung💖: Hayır, sadece yanımda olmanı istiyorum. Gel.
''Vay be. Sanırım bu hyungla gerçekten güzel arkadaş olacağız ha. Haha!''
Aradan 10-15 dakika geçmişti. Jin, Namjoon'u uzaktan gördü ve mutlu mutlu sekerek yanına geldi.
''Selam!''
''Selam güzelim. Otursana'' dedi ve biraz kenara çekildi. Jin oturmadan önce yere, tek dizinin üstüne çöktü.
''Oh sana da selam şirin şey!''
Moon Jin'i görünce havladı ve kendisini sevmesi için genç çocuğa adeta yalvaran gözlerle baktı. Jin Moon'u biraz sevdi ve Namoon'un yanına oturdu.
''Oww.. Çok sevimli! Adı ne?''
''Moon.''
''Oh Moon! Senin için farklı bir anlamı var mı?''
''Ay ışığını, geceyi, içinde siyah olan her şeyi severim. Zaten Moon'u da gece sokakta buldum.''
''İyiymiş. Ha bu arada hyung! Çiçekler için sağ ol.''
''Çiçek mi? Ne çiçeği?''
''Müge.. Müge çiçeği. Onları sen koymadın mı?''
''Birisi sana çiçek mi verdi? Kimmiş bakalım o?''
''Oh.. Sensindir diye düşünmüştüm. Kim olduğunu bilmiyorum.''
''Sana ben olduğumu düşündüren ne?''
''Şey, bana 'Güzelim' demiştin ya. Notta da 'Günaydın güzelim' yazıyordu. O yüzden..''
'' 'Günaydın güzelim' mi? Hm. Etrafında bunu gönderme potansiyeli olan birileri var mı?''
''Şey.. Aslında benim pek arkadaşım yok. Belki de sana o yüzden bu kadar bağlanmışımdır. Hyung, cidden şu an en iyi arkadaşımsın. Hatta neredeyse tek arkadaşım! Ve umarım, hep en iyi arkadaş olarak kalırız!''
''Sanmam.'' dedi kısık bir sesle ve sırıttı Namjoon.
''Ne? Ne demek sanmam? En iyi arkadaş olarak kalmayacak mıyız? Ama neden? Yoksa beni o kadar sevmedin mi? Yoksa çok mu konuşuyorum? Babam hep çok konuştuğumu söyler. Annem de hep öyle söylerdi. Ah biliyor musun ben çocukken de böyleymişim. Ya seni sıkıyor muyum? Bak eğer sıkıyorsam sö-''
''Jin. Hayır sıkmıyorsun. Aksine, seni sabaha kadar hiç durmadan dinleyebilirim. Ahh, her neyse. Hadi gel kalkalım. Moon'da sıkılmışa benziyor.''
Jin başıyla onayladı. Elini yanaklarına götürdü. Yanakları yanıyordu ve kıpkırmızı olmuştu. Ama bu duygu, Jin için hala aynı gibiydi. Ama biraz daha artmışı. Arkadaş.. Namjoon onun için mükemmel bir arkadaştı ve her zaman böyle kalması, asla arkadaşlıklarının bozulmaması için Jin tanrıya yalvarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babacık | namjin
Fanfictionİş yaptığı adamın oğluna sahip olmak isteyen Kim Namjoon ve olaylardan habersiz Namjoon ile vakit geçiren iş adamının oğlu Kim Seok Jin.. Fakat sevgili olduktan sonra Jin'i bekleyen kötü sürprizler vardı...