İkili biraz durdu ve kendilerine gelmeye çalıştı. Jin Namjoon'un dizinden kafasını kaldırdı.
''Şey... Eee... Sanırım, eve gitmeliyim. Babam geç kaldığıma sinirlenebilir...''
Namjoon kafasını hafif yan yatırdı ve elini Jin'in yanağına koydu. Biraz yaklaşıp dudaklarına minik bir öpücük bıraktı.
''Ben babanla konuşurum. Bu gece burada kal.''
''Ne diyeceksin babama? 'Şey bay Kim, oğlunuzla sevgili olduk. Bu gece bende kalacak.' mı?''
''İşle ilgili şeyler olduğunu söylerim. Hım?''
''Yok, şey... Benim gitmem en doğrusu olur.''
''Seni benim bırakmamı ister misin?''
''Kendim giderim. Sağ ol.''
Dedi ve Namjoon'a bir öpücük armağan etti. Önlerindeki masada duran iki bardağı aldı ve mutfağa yöneldi. Namjoon'un da arkasından geldiğini bilmiyordu. Mutfağın kapısına geldiğinde Namjoon Jin'i bir çırpıda duvarla arasına aldı.
''Jin, lütfen bu gece benimle kal. Sana yalvarıyorum.''
Namjoon Jin'e yaklaştıkça Jin daha da panikledi ve en sonunda elindeki bardakları yere düşürdü. Şanslıydı ki bardakların ikisi de kırılmadı. Namjoon Jin'e iyice yaklaştı ve onu bir kez daha öptü. Ama bu öpücük diğerlerinden farklıydı, daha tutkuluydu.
''Eğer kalmak istemiyorsan söyle, cidden zorlamayacağım. Ama eğer bugünlük bende kalırsan, söz ikimiz için de güzel şeyler olacak.''
''Oh... E... Namj-...''
''Hadi ama.. Babanı düşünme.''
Jin utangaç biçimde Namjoon'un suratına bakıyordu.
''Jin beni biliyorsun. Yani az çok tanıdın. Ben birine yalvaracak biri gibi mi duruyorum? Hım?''
Jin birden istemsizce sırıttı. Daha sonra kafasını silkti ve kendine geldi. Namjoon'un söylediklerini düşündü.
''Uhm... Tamam... Ama babama açıklamayı siz yapacaksınız.''
''Pekala güzelim. Nasıl istersen.''
Dedi ve onu öpmeye başladı. Jin ilk başta şaşırdı ancak, sonrasında öpücüklerine karşılık verdi. Namjoon öpücüklerine karşılık aldığı için mutluydu. Yavaş yavaş dudaklarından ayrıldı. Yeni hedef yanaklarıydı. Yavaşça yanaklarından da aşağıya indi. Sıra boynundaydı.
''Hyung...''
Jin bu yaptıklarının yanlış olduğunu düşünüyordu ama Namjoon'a karşı gelemiyordu. Bu durum onun da -az da olsa- hoşuna gitmişti. Namjoon birden Jin'in bacaklarını kavradı ve duvarla arasında kucağına aldı. Öpücüklerini kesmiyordu. Jin'in tepki vermeden, Namjoon ne yaparsa yapsın bir şey demediği için Namjoon bir an duraksadı.
''Hey. Eğer istemiyorsan, burada durabilirim tatlım.''
Jin önce Namjoon'la bakıştı. Daha sonra ellerini Namjoon'un boynuna dolayarak onu tutkulu bir biçimde öpücüklere boğdu. Jin'in bu duruma karşılık vermesi, Namjoon'u çok sevindirmişti. Namjoon hala bacaklarından kavradığı çocuğu duvardan çekti. Minik adımlarla yatak odasına götürdü. Ne kadar minik adım, o kadar çok öpücük demekti. Namjoon Jin'i yatağa bıraktı. Tek elini vücudunda gezdirirken diğer eliyle ise tişörtünün yakasını aşağı doğru çekiyordu. Boynundan aşağı doğru öpücüklerini devam ettirdi. Köprücük kemiklerine geldiğinde iş daha da güzel bir hal almıştı. Tişörtünün yakası daha fazla aşağı inmeyince Namjoon duraksadı ve altında minik minik inleyen çocuğun tişörtünü çıkardı. Jin kendini tamamen Namjoon'a bırakmıştı. Namjoon önce Jin'in tişörtünü, daha sonra kendi tişörtünü fırlatıp attı. Biricik sevgilisini öpmeye devam etti. Namjoon daha da aşağıya indi. Karına öpücükler bırakması Jin'i olduğundan daha çok tahrik ediyordu. Elini bacaklarında gezdirdi. Eşofmanının ip bölgesinde biraz gezindi. Ve yavaşça ipleri çekmeye başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babacık | namjin
Fanfictionİş yaptığı adamın oğluna sahip olmak isteyen Kim Namjoon ve olaylardan habersiz Namjoon ile vakit geçiren iş adamının oğlu Kim Seok Jin.. Fakat sevgili olduktan sonra Jin'i bekleyen kötü sürprizler vardı...