Namjoon sabah 9 gibi uyandı. Kendine geldi ve kollarında yatan Jin'in ona baktığını gördü.
"Günaydın~"
"Günaydın bebeğim."
Dedi ve dudaklarından öptü onu.
"Babama söyledim değil mi?"
"Evet güzelim, söyledim."
"Kızmadı mı?"
"Baban sana kıyamaz tatlım. Hatta bu tatlılığa kimse kıyamaz."
Jin, Namjoon'un ona karşı olan sevecen tavrını çok seviyordu. Hatta ona aşık olma sebebi de buydu.
"Kahvaltıyı dışarda yapmak ister misin?"
"Şirkete gitmeyecek miyiz?"
"Akşam çok yoruldun, biraz dinlenmek hakkın sevgilim."
Namjoon Jin'i -kolu kafasının altındayken- kendine doğru yaklaştırdı ve saçlarını öptü. Saçlarının -koklanarak- öpülmesi, Jin'in çok hoşuna gitmişti. Yavaşça yataktan kalktı ve oturur pozisyona geldi. Biraz gerindi ve ayağa kalktı. Önce etrafa bakındı, daha sonra kendine baktı. Altında sadece boxer vardı ve vücudunda morluklar vardı. Namjoon da yatakta kalktı ve Jin'e yaklaştı. Ona arkasından sarıldı ve boynuna minik öpücükler bıraktı. Jin gülümsedi ve arkasına dönüp Namjoon'a sarıldı. İkili çıplak vücutları birbirine değdikçe, birbirlerini daha çok hissediyorlardı. Birbirlerine sarılmayı bırakıp hazırlanmaya başladılar.
Duşlarını alıp hazırlandılar. Jin Namjoon'un parfümlerinden kendine en yakışacak olanı buldu ve sıktı. Şişeyi yerine bıraktığında Namjoon onu arkadan çekti ve yatağa yatırdı. Namjoon Jin'in sağ tarafından hafifçe üstüne çıktı -ikisinin de bacakları yerde ancak vücutları yatakta- ve onu öpmeye başladı.
''Hey..! Yetmedi mi? Haha!''
''Sana doyamıyorum güzelim, yapacak bir şey yok.''
Namjoon Jin'i öpmeye devam ediyordu. Jin gülerek onu üzerinden attı ve ayağa kalktı. Namjoon gülerek sırt üstü uzanıyordu.
''Ahh.. Bu kadar güzel olmasaydın, şu an oyalanmamış olacaktık,'' dedi ve yataktan kalktı. ''Hepsi senin suçun!''
Jin cevap vermek yerine parmak ucuna kalktı ve sevgilisinin yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Daha fazla oyalanmayıp evden çıktılar ve arabaya bindiler. Paris Baguette Gangnam Station, Namjoon'un çok sevdiği bir mekandı. Kore yiyeceklerinden sıkıldığında buraya gidip farklı hamur işlerinden yemek hoşuna gidiyordu.
Mekana gidip boş, güzel bir yere oturdular ve siparişlerini verdiler.
''Vay be.. Burası baya iyiymiş ha.''
''Beğendin mi?''
''HEM DE ÇOK!''
''Beğenmene sevindim. Ne zaman istersen söyle buraya getireyim seni.''
Jin yine bir şey demedi. Sadece gülümsemekle yetindi. Bir süre sonra yemekleri geldi. Jin yemekleri fazlasıyla beğenmiş olacak ki gözleri fal taşı gibi açılmıştı. O sırada Namjoon'un telefonu çaldı.
''Efendim? Ne? Şimdi mi? Ahh, kahretsin. Tamam, tamam geliyorum.''
''N'oldu ya? Nereye?''
''Ah tatlım acil bir işim çıktı,'' dedi ve kartını verdi. ''Sen halledersin olur mu? Ben şirketten birini yollayacağım seni alması için.''
''Ya gerek yok kendim giderim..''
''Olmaz öyle. Yollarım ben birisini.''
''Ya Namjoon tamam yolla da.. N'oldu bu kadar acil? Kötü bir şey yok değil mi?''
''Hayır hayır. Kötü bir şey yok. Ama acil gitmeliyim., üzgünüm.''
Namjoon sandalyeden kalkıp Jin'in saçlarına güzel bir öpücük bıraktı ve mekandan alelacele çıktı. Jin üzgün bir şekilde tabağındaki yemeği bitirdi. Sevgilisiyle yiyeceği ilk yemek, berbat olmuştu. Kendi yemeği bittiğinde Namjoon'un tabağıyla bakıştı. Yemeğin iptal olması onu çok üzmüştü ve üzgünlük, Jin'i daha da çok acıktırıyordu. Nmjoon'un tabağını da kendi önüne çekti ve yemeye başladı. Onu da bitirdiğinde sandalyede gerindi ve etrafa mutsuz bakışlar yaymaya başladı. Derin bir iç çekti ve ayağa kalkıp kasaya ilerledi. Namjoon'un verdiği kartla ödemeyi yaparken gözü, kasanın yanındaki camekanda duran kap keklere takıldı. Onlardan da 3 tane aldı ve ödemeyi yaptı. Dışarı çıktı ve halihazırda onu bekleyen araca binip eve gitti.
Namjoon yaklaşık yarım saat sonra gideceği yere vardı. Kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. 6-7 saniye sonra kapı açıldı.
''Hoş geldin hayatım!''
''Hoş buldum bebeğim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Babacık | namjin
Fanfictionİş yaptığı adamın oğluna sahip olmak isteyen Kim Namjoon ve olaylardan habersiz Namjoon ile vakit geçiren iş adamının oğlu Kim Seok Jin.. Fakat sevgili olduktan sonra Jin'i bekleyen kötü sürprizler vardı...