Yıllardan 97, ilkbaharın ayaz gibi hissettirdiği bir gün
Ben bugün kitapların arasında tek başımaydım. O gelmedi, ben de bekleyemedim. Farkındayım, birkaç sayfa boşluk var günlüğümde. Humar şairi ile geçen günlerimi dolduracağımı düşlemiştim. Öyle olmadı. Düşlerim, gerçekleşemeyecek birer anılar oldular. Ne yazılır bilmiyorum, bu kalemi orta yerinden kırmak istiyorum. Sayfalara yazdığımız şarkılar biraz sana benzedi, biraz da bana benzedi. Defterinin son sayfası, benim ruhum oldu. Bazen insan kendini anlatamazmış. Kendini açıklayamazmış. Bir aynanın önünde baksa bile kendisine, kendi yüzü de insana yabancı gelirmiş. İnsan, sadece insanlardan değil kendisinden de kaçarmış. Biz bu şarkılarda buluştuk, kaçmadık.
"Bir gün kendimi bırakıp, sana anlatsam ne olduğunu."
Humar şairi, bana hiçbir şey anlatmamıştı. Bir pazartesi günü, bir salı günü, bir çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar günü biz her şeyi tekrardan yaşardık. O her defasında kir tutmuş rafların üzerinde ellerini gezindirir, sonrasında da toz bulaştırırdı sayfalarına.
Şimdi ise onun tozla kapladığı şiirler benim çekmecemde. Sır gibi saklardı benden şiirlerini. Şiirlerinden farksızdı. Bir rüyayı yazıyor sanardınız, yazdığı rüyayı bizzat yaşamıştı. Rüyalarında bahsettiği son, onun sonuydu. Kendimin tanrısı olacağım, diyordu. Kendi hayatımın sonuna ben karar veririm, derdi. Uyumaktan korkardın ya hani sen, şimdi neden derin bir uykunun içine bensiz daldın?
"Uyanınca üzülme, gerçek bu işte."
Dalgalanmış da durulmuş. Ne zaman bir dalga onu alsa, içindekileri dökmeye kalksa durulmuş. Bir akşamüstü durgunluğu çökmüş üzerine. Sabahın altısında, gökyüzünde oluşan solgun mavi gökyüzünü seyredermiş. Gece saatlerini sevmezmiş, sürekli uyanırmış. Karanlığı sevmezmiş, düşünceleriyle aydınlatamazmış kalbini. Karanlık bir oda ona göre değilmiş. Koyu griye boyadığı duvarlardan pişman olmuş, eski cıvıl cıvıl odasını özlemiş. Senin hakkında bu kadar detay öğrenmem için bu sonu yazıp canlandırman gerekir miydi humar şairi?
"Sesim kısılsa, korkmasam karanlıktan."
İnsanlar bir kez doğar, bir kez ölürler. O, bir kez doğmamış küllerinden, ilk ölümü de değilmiş. Düştüğü yerden kendi kendisini kaldırmış. Ellerini kenetleyerek kendisinden güç alırmış. Tanrıyı aramış çocukluğunda, kaybetmiş. Sonrasında ise bir ses demeti bırakmış kendi içine. O ses onun yüreğine çiçekler yağdırmış. Ona yardım eden bir ses, onu ışığa götüren bir ses, onun gözyaşını silen bir ses; içindeki tanrıyı yaratmış. Neden bu çiçekler bileklerinde kanadı?
"Henüz yolun başındasın, tesadüfen yalnızsın."
Birkaç kırık içki şişesi, yerlerde birkaç hap, duvarlarda kan lekeleri ve birkaç beyaz çiçek.
İçki sersemliğinde yazdığın şiirler, üstünü başını, bileklerini neden kana büründürdüler? Beyaz çiçeklerimi, neden kırmızıya boyadın? Gülen gözlerin hatıramdayken, durgun bir denizmişsin gibi mi izleyeceğim yüzünü?
Senin şiirlerini, senin cümlelerini okumaya kadehlerim yetmedi. Birkaç kadeh yığdım diz çöktüğüm yerin üzerine. Şarabımın humarını, şiirlerine akıttıysam bağışla beni. Temiz el yazınla yazdığın şiirlerine akıttığım birkaç şarap damlasında oku gözyaşlarımı. Ben ağlayamadım bugün, şarabımdan akıyor gözyaşlarım.
Şiirlerini okuyanlara içki sersemliği bahşetmek istemiştin. Her bir saniye hayata tutunmaya çalışan ruhuna tutunuyorum ben. Bu üzerimdeki içki sersemliği değil, bir aşk sersemliği bıraktın omuzlarıma. Taşıyabileceğim bir yük mü bu humar şairi?
Sensiz bu günlüğe bıraktığım ilk şarkı,
Magilum-Kimse sorumlu değil ölümünden
"Mektuplar, şarkılar neye yarar ben giderken?"
Konuşmak neyi çözer ben dinlemezken?
Akarken hayat gözlerimin önünden
Hiç kimse sorumlu değil ölümümden
Nefret etsinler benden
Korkuyorsak ölümden
Bana son kez sarılman
Umutsuzluk yüzünden
Feryatlar, ağıtlar, neye yarar ben giderken?
O yıllar önemli miydi ki bu günden?
Akarken hayat gözlerimin önünden
Hiç kimse sorumlu değil ölümümdenSen uyanana kadar, senin için atmaya devam eden kalbimi, yaralı bileklerinde atıyorum.
Sen sessizce uyurken kapı eşiğindeyim, bir tıkırtıya, bir sese muhtaç bekliyorum.
"Lütfen beni şarkılarla uyandır."
Şiirlerinin arasında bulduğum bir fotoğrafı,
O, trenlere hep yalnız başına binermiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Humar Şairi | taekook
Fiksi Penggemar"Bir humar şairinin içinde biriken binlerce cümle beni tarumar etti. Şiirlerini okuyanlara içki sersemliği armağan etmek istemişti ama ben aşkımdan sersemdim."