Minho, uzanmış telefonunu kontrol ederken, bacaklarının arasında oturmuş, sırtı duvarda telefonla oynayan seungmin'e baktı. Yaklaşık bir saattir böyle vakit geçiriyorlardı.
Minho, saatler önceki konuşmada söylediği son sözden sonra biraz düşünmüştü ve artık gerçekten bir adım atması gerektiğini düşünüyordu.
Aslında aklında bir plan yoktu. Bir organizasyon yapabilirdi ama seungmin'in böyle şeylerden hoşlanmayacağını biliyordu. Beklemeye de pek hevesli olduğu söylenemezdi zaten."Sunmo, hadi Ceketini al."
Seungmin, bakışlarını ona çevirdi.
"Neden? Bir yere mi gidiyoruz?"
"Bence, arabayı alabilirim."
Seungmin, gülümseyip ona doğru uzandı. Kalkmak üzere olan minho, onun bir anda dibinde bitmesiyle yatağa geri uzanmak zorunda kalmıştı. Seungmin, şu anda resmen onun üzerindeydi. Ve bu an saniyeler sürmüştü.
Yataktan inerken çaktırmadan gülüyordu.
"Gidip giyineyim."
Nefes almak için kısa bir öksürük krizine giren minho başını sallayıp odadan çıkmasını izledi.
Kendisi de üzerine rahat bir şeyler takıp odadan çıktı. Bu sefer Hyunjin ve felix ile karşılaşmamışlardı çünkü ikisi de odada dizi izlemekle meşgullerdi.
Bu yüzden hiç laf dalışına girip vakit kaybetmeden evden çıktılar ve arabaya bindiler. Bu sefer şoför koltuğunda minho vardı. Ara sıra araba kullanmalarına şirket tarafından izin veriliyordu ve minho bu hakkını uzun süreden sonra ilk kez kullanıyordu.
Yola çıktıklarında, seungmin telefonunu radyoya bağlayıp hoş bir müzik açtı.
"Uzun zaman oldu."
"Daha bugün arabaya bindin seungmin."
"Bu kadar özel ve rahat hissettirmemişti."
Minho, camdan dışarıyı izleyen çocuğa baktı.
"Birazdan daha özel ve rahat hissedeceğinden eminim."
"Bir yere mi gidiyoruz?"
"Evet. Sen ne sanmıştın?"
"Sadece gezeriz diye düşünmüştüm. Ah aslında aklımda bir fikir vardı. "
"Neymiş o?"
"Madem araba bizde, dönerken size uğrayıp dori'yi alabiliriz."
Minho, tebessümle ona döndü.
"Harika fikir."
Seungmin, kafasını cama çevirmiş şehrin ışıklarını izliyordu. Müzik kulaklarını doldururken, minho melodi yerine onun sesini duymak istedi. Bu yüzden radyoyu biraz kıstı.
"Konuş benimle."
"Saatlerdir seninle konuşuyorum."
"Ama yetmiyor. Konuş benimle."
"Ah pekala. Özellikle istediğin bir konu var mı?"
Minho, sırıttı.
"Var."
"Nedir o?"
"Bana aşkından bahset."
Seungmin, kocaman gözlerle ona döndü. Yanakları kızarmaya başlamıştı. Bu minho'nun hoşuna gitti.
"Bana ne zaman aşık olduğundan bahsedebilirsin. Zevkle dinlerim."
Seungmin, ellerini kulaklarına götürüp onları biraz ovdu. Genelde çok utandığında ya da gerildiğinde yaptığı bir alışkanlıktı.