10

352 38 30
                                    

"Ne iyi ettik de çiftliğe geldik, değil mi Levi?"

"Tch." Mikasa ve Eren nin bindiği iki midillinin yularından tutan Levi, geniş çardakta iki kahveyle oturan Hange ve Zeke ye burun kıvırdı. Onlar gölgede keyif çatarken güneşin altında veletlere bakmak pek de keyifli bir iş değildi. Mikasa ve Eren e kulaklarını tıkamalarını söyledikten sonra Kenny e döndü. "Bu zibidinin burada ne işi var?" Kenny nin onu çiftliğe davet ettiğini hatırlamıyordu.

"Eren nin annesinin işi çıkınca onu ağabeyi getirmiş." dedi Kenny.

Levi somurttu. "Bir kardeşi olduğu yeni mi aklına gelmiş?"

Dayısının dudaklarını sinir bozucu bulduğu aptalca bir sırıtış çekiştirdi. "Kovamazdık. Ne o, Hange ile sıkı fıkı olması hoşuna gitmiyor mu yoksa?"

"Hayır. Kendi veledini bana kitlemesi hoşuma gitmiyor." diye hırladı Levi. Eren e bakıcılık yapması gereken Zeke ydi, Levi değil. Ancak Zeke hıyarı at binmeyi bilmediğinden yalnız kalmaması için Hange adamın yanında oturma nezaketi gösteriyordu.

"Artık kulaklarımı açabilir miyim?" dedi Eren sabırsızca.

"Gerçekten tıkadın mı?" Kenny alay etti. Çünkü ikisi de Mikasa nın hiçbir zaman kulaklarını tamamen tıkamadığını bilirlerdi. "Ne şeker şeysin sen."

"Şeker falan değilim ben!"

Levi iç çekti, yularları Kenny e verdi. "Bu kadar yeter. Inin hadi."

"Daha iki tur attık ama!" Eren hayal kırıklığına uğradı. Eren atın üstünde kalmak isteyince yancısı Mikasa da inmemek için diretti. Ancak Levi iki somurtkan çocuğu umursamadan bellerinden yakalayıp tek tek aşağı indirdi. "Biraz da ağabeyin baksın sana."

"Iyi ama Zeke at binmeyi bilmiyor ki?" dedi Eren huysuzca.

"Çağır buraya, öğrensin."

Eren Mikasa ile koştura koştura Zeke nin yanına giderken hala sırıtan Kenny e "Kapa çeneni." dedi Levi.

"Ağzımı bile açmadım."

Eren ağabeyini at bindirmeye ikna etmekte başarılı olmuş olmalı ki birkaç dakika sonra Hange de Zeke de onlara doğru yürümeye başladılar. Nihayet dedi içinden. Hange onun misafiriydi. Kendi kendini davet etmiş bu uyuz adamla dolaşması gerekmiyordu.

"Zeke ye at binmeyi öğretecekmişsin Levi! Ne kadar güzel."

Levi de Zeke de gözlüklü kadına aval aval baktılar. Levi bunu kastetmemişti. Şiddetle itiraz etmek üzereyken Zeke koca ağzını açtı.

"Mr. Ackerman yorgun olmalı. Bana sen öğretmeye ne dersin Hange?"

Levi yüzüne tekme atmak istedi. Hange ye sülük gibi yapışmış, bir türlü kadını yalnız bırakmıyordu. Hange bu durumun farkında değil miydi yoksa hoşuna mı gidiyordu?

Hoşuna gidiyorsa bana ne?

Hange" Ah, şey... Attan düştüğümden beri içimde bir korku var aslında." dedi şüpheyle. "Size sonra katılırım."

"Aa, öyle şey olmaz." Zeke Hange nin sağ elini tuttu. "Korkunun üzerine gitmezsen bir daha ata yaklaşamazsın bile."

"Sanırım haklısın-" Hange göz ucuyla Levi ya baktı. Siyah saçlı adamın dik dik eline baktığını fark edince "Aslında," hemen elini geri çekti. "Levi benden daha iyi bir binici." Tanrım, o bakış da neyin nesi? Cinayet işleyecekmiş gibi gözüktüğünün farkında değil mi? "Ben bir amatörüm, en iyisinden öğrenmen daha iyi olur."

Baby Sitting [~LEVIHAN~]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin