Baby Sitting [~LEVIHAN~]

15

"Ne geceydi ama..."

Mike arka koltuktan inerken dikiz aynasından onu izleyen siyah saçlı adama teşekkür etti. Omzuna sarılan Nanabayı zaptetmek zorunda kaldığı için arabadan inmesi uzun sürmüştü. "Bıraktığın için sağ ol Ackerman. Ünlü tasarımcıya taksi şoförü muamelesi yaptığımız için kızgın değilsindir umarım."

Mike ve Nanaba Hange nin davetlisiydi. Bu yüzden defileye giderken onları Hange nin manjeri Moblit evlerinden almıştı. Ancak defile sonrası kutlama partisinde içkiyi fazla kaçırdıkları için kafası güzel olmayan birinin arabayı sürmesi gerekmişti.

Yolculuk boyunca arka koltukta Nanaba ve Mike ın arasında oturan Moblit de eve dönerken iki kez kusma tehlikesi atlatmıştı. Neyseki evine güvenle vardığı için patronunun arabasına nahoş bir hediye bırakmaktan kıl payı kurtulmuştu.

"Sorun değil. Yolumun üstündesiniz." dedi Levi. "Tek başına üstesinden gelebilecek misin?"

Süphesiz omzuna kedi gibi kafasını sürten Nanaba dan bahsediyordu. Durmadan uzun boylu adamın kolunu cekiştirip anlamsiz şeyler mırıldanıyordu. Camdan kafasını çıkartıp bağıra bağıra şarkı söylemesinden iyiydi.

"Ah, dert etme. Ilk kez olmuyor. Sarhoşlarla nasıl başa çıkılır iyi bilirim." dedi Mike önemsizce. Levi ın yan koltuğunda horlayan Hange ye işaret etti. "Yanındakinin böyle uyuduğuna bakma. Tekrar ayıldığında düz duvara tırmanmaya başlayacak. Seninle gelmemi istemediğinden emin misin?"

"Gerek yok." Levi başını salladı.

Hange nin hayallerindeki gibi bir defile deneyimi yaşayıp yaşamadığından emin degildi ancak kutlama partisinde soyunma odasındaki halinden çok daha neşeli görünüyordu. Ne yazık ki bu neşe daha sonra Levi ya elektrik, yol, su olarak geri döndü. Hange içtiği ickiler yüzünden sarhoş olmuştu. Arabadaki anason kokusunun yarısının ondan yayıldığına emindi. Aslında problemin ana kaynağı Nanaba sayılırdı. Hange yi pohpohladıkça ikisi de gecenin sonuna doğru iyice kafayı buldular.

Levi arabayı tekrardan çalıştırırken "Hey," yeniden konuştu Mike. "Hazır alkol yüzünden kendimi cesur hissediyorken sana söylemem gereken bir şey var... Hange yi kız kardeşim gibi severim. Benden başka kimsesi olmadığı için bunu söylemek galiba bana düşüyor. Aranızdaki tuhaf ilişkinin farkındayım. Bütün gece de beraberdiniz, kör değilim..."

Mike siyah saçlı adamın inkar etmesini beklemişti ancak Levi herhangi bir tepki göstermeyince devam etti. "Onaylamıyor falan değilim. Epey zenginsin, kadınlar falan seni seviyor... Bu yuzden Hange nin cıktıkları arasında en çok sana saygım var.. Ama eğer onu üzecek ya da incitecek en ufak bir şey yaparsan ahırdan bulduğum en sivri tırmıkla kalbini yerinden sökerim. Bunu aklından çıkarma."

Levi donuk grileriyle ona bakmaya devam etti. "Eger ondan hoşlanmıyorsam bu söylediklerin utanç verici olmaz mıydı?"

"Zaten o yüzden sarhoşken söylüyorum ya." Mike omuz silkti. "Neyse, Hange sana emanet... Evine sağ salim bırak lütfen."

Levi başını salladı. Adamla vedalaştıktan sonra tekrar yola koyuldu.

Bu garipti. Mike a Hange den hoşlanmadığını, aralarında sandığı gibi bir şey olmadığını söyleyememişti. Konu Hange olunca davranışlarında hiç mantık olmuyordu zaten. Sırf Hange yi o elbisenin icinde görmek istediği için bencil hislerine yenik düşüp üzerinde artan baskıyı gormezden gelerek onu defileye çıkmaya zorlaması veya bu kararından pisman olup soyunma odasında cesaret vermesi gibi...

Levi en son ne zaman ailesi dışında birinin duygularına bu kadar önem verdiğini hatırlamıyordu. Annesinin ölümünden beri ilk çıkardığı defilenin mahvolmasını istemediği için Hange ye cesaret verdiğini söyleyebilirdi ama bu kendine yalan söylemek olurdu. Defilenin berbat olmasından korksaydı en başından Hange yi özel parçayı giymeye zorlamazdı.