33 - (F)

853 61 24
                                    

YOONGI...

Kapıyı açtığımda karşımda bir adet Park Jimin duruyordu. Gözlerimi gözleri ile buluşturmadan önce biraz üzerini inceledim. Altına keten pantolon ve üzerine de kazak ve gömlek giymişti. Gayet sade duruyordu, fakat gözlerimi gözlerine çıkarana kadar sürecekti bu sadelik.

Gözlerimiz buluştuğunda az kalsın kendimden geçecektim. Yalan söylemiyorum, ciddiyim ben. Onun gözlerine bakmam ile tuttuğum kapıyı daha sıkı kavramam bir olmuştu.

Gözlerinde koca bir galaksiyi barındırdığını biliyor muydu acaba? Gözlerini ne kadar güzel ve baş döndürücü olduğundan haberi var mıydı?

Naif ve biraz da titreyen sesi ile beni kendime getirdi.

"Selam."

Kaşlarımı istemsizce yukarı kaldırdım ve yüzüme samimi olduğunu düşündüğüm gülümsememi yerleştirdim.

"Hoşgeldin. İçeri gelsene."

Bir an tereddüt ettiğini fark etsem de içeri girmişti. Ayakkabılarını çıkarmasına gerek olmadığını söyledim ve montunu aldım. Askılığa astıktan sonra onu içerde hazırlamış olduğum masaya aldım.

O arkası dönük bir şekilde ilerlerken bense sırıtmama engel olamamıştım. Nasıl olsa Hoseok temizleyecekti yerleri, değil mi? O halde kirletmemizde bir sakınca olmazdı (:

Jimin, yemeklerle donatılmış masanın önüne çektiğim iki sandalyeden birine oturdu. Bense diğerine oturdum. Gözlerini masada gezdirdiğini ve şaşırdığını fark etmiştim. O sormadan ben cevap verdim.

"Birkaç şey yapmayı denedim. Umarım zehirlenmeyiz."

Kafası eğik olsa da, gülümsediğini elmacık kemiklerinden anlamıştım. Kafasını kaldırdı ve bir kez daha göz göze geldik. Tanrı aşkına, bana biraz daha o gözlerle bakmaya devam ederse düşüp bayılacaktım.

"Hepsi çok güzel görünüyor. Kendin mi yaptın hepsini cidden?"

Başım ile onaylarken yemesi için elim ile işaret verdim.

"Evet. Sanırım ilk defa böyle büyük bir işe kalkıştım. Ama senin için değer."

Kızarmış mıydı yoksa bana mı öyle gelmişti. Kızarınca bile çok tatlı oluyordu bu çocuk. Tanrım sen aklıma mukayyet ol.

Jimin bıçağı ile önündeki minik bir butu parçaladı ve çatalına küçük bir parça aldı. Ağzına götürdü ve çiğnemeye başladı. Anında yüzüne yayılan ifadeyi görebiliyordum. Sanırsam beğenmişti.

"Mmm, Yoongi bu enfes olmuş!"

Yüzümdeki gülümseme büyürken kıkırdamama engel olamadım. İkimizin de kadehlerini doldururken konuştum.

"Beğenmene çok sevindim. Açıkcası beğenip beğenmemen konusunda biraz tedirgindim."

Jimin kaşlarını kaldırdı. Elimdeki kadehi ona uzattım ve o da aldı. Bir yudum aldıktan sonra bana karşılık verdi.

"Şaka mısın Yoongi, elin çok lezzetli olmalı. Ne zamandan beri yemek yapıyorsun sen?"

Bu sefer mütevazı bir şekilde gülümsemiştim. Utanmış mıydım ne.

"Şey... Sanırım 11 yaşımdan beri yemek yapıyorum."

Jimin butundan bir parça daha aldı. O yemeğini yerken ben de ona eşlik etmiştim. Önümdeki buttan minik bir parça almıştım. Gerçekten bu sefer kendimi aştığımı hissediyordum.

"Cidden mi? Çok erken başlamışsın. İleride yemek ile ilgili bir bölüm okumayı düşünüyor musun?"

Sanırsam sohbet böyle uzayacaktı..

Derinden - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin