3. Bölüm

19 4 4
                                    

                                                                                    CEVAPSIZ ÇAĞRI

Uyandığımda hayatı sorguladım. Niye yaşıyorum, bu hayat niye bu kadar boş, niye ölmüyorum... İnsan bazen sadece ölmek ister. İnsan hayattan öyle bir bıkar ki sadece bazen durup dururken hayatı sorgular, Allah belamı versin der. Bunları düşündükten sonra yataktan doğruldum, panduflarımı ayaklarıma geçirip " Ahh Ah" diyip derin bir nefes aldım. Saate bakmak için telefonumu aldım, saate baktıktan sonra bir çok CEVAPSIZ ÇAĞRI olduğunu fark ettim.
Ateş olduğunu tahmin ettiğim numaranın üstüne tıkladım ve aradım.
Telefon ikinci çalışta açıldı;

- Alo, Alev nasılsın?

- Teşekkür ederim, sen nasılsın?

- Yaşamaya çalışıyoruz, neyse onu bunu boşver. Sen buluşmaya gelicek misin?

Baştaki sözüne kıkırdadım.

- Herkes yaşamaya çalışıyor, hazırlanayım, gelirim.

- Peki, seni almaya gelmemi ister misin?

- Gerek yok, beni düşündüğün için teşekkür ederim, hazırlanıyorum.

- Tamam, o zaman bay bay.

- Öpüyor-

- Ne öpüyorm-

Beklemeden yüzüne kapattım, çok utandım sanki yıllardır arkadaşmışız gibi...

Derin bir iç çekip dolabı açtım, içinden elime ne geldiyse aldığım siyah sweat ve siyah eşofman giydim. Siyah spor ayakkabımı giydikten sonra sanki biraz daha uzun gözüküyorum. Evet boyum 1.72 kısayım. Yapacak bir şey yok Allah yaratmış, öyle değil mi? Bir kaç fıs parfüm sıktım. Gözlüklerimi alıp dışarı çıktım. Saçlarımı yukardan at kuyruğu yaptım ve artık gidebilirdim. Anahtarı aldım bi' andan ayakkabımı giyerken bir andan da kapıyı kapatıyorumdum. Kapıyı kilitledim ve asansörü çağırdım. Asansöre binip aşağı kata inmek için tuşa bastım. Kapı ağır ağır kapanırken kulaklıklarımı takıp dinleyeceğim şarkıyı seçecektim. Listemde gezindim ve buldum yabancı dinleyecektim. 'I wanna be yours ' dinlemek istiyor kulaklarım tanıdık sesi duydu ve asansörün kapısı açıldı. Sitenin içinden çıktım ve evin önünde Lamborghini siyah bir araba gördüm. Ateş camdan kafasını çıkarmış beni bekliyordu. Alevli gözlükleri sanki beni anımsatırcasına güzeldi. Camı birazcık daha indirdi bana el sallayarak seslendi. ' Alev! ' bende ona el salladım ve hızlı adımlarla arabaya yetiştim. Kapıyı açtım, ön koltuğa geçtiğim sırada Ateş'in beni izlediğini fark ettim ve konuşmaya başladım: ' Sana beni almaya gelmemeni söylemiştim, kendi arabamla gelebilirdim.' dedim. Ona bakarak gülümsediğimde. Konuşmaya başladı, ' yani zenginliğini gözüme vuruyorsun'
Dedi gülerek. gülerek göz devirdim. Cama kafamı yaslayıp gözlerimi kapattım. Sıcak hava yüzüme vururken mayışmıştım. Gözlerimi biraz daha sıkı kapatırken kalın bir ses işittim.
' Uyuyamıyorsun, zorlama Alev' gözlerimi korkuyla fal taşı gibi açtım. Bir an kendimi en yakın arkadaşımla konuşurmuş gibi hissettim ' Sen yoluna bak be neden bana bakıyorsun?' herhalde gözlerimi fal taşı gibi açtığım için gülüyordu ki ona, ' Neye gülüyorsun?' dedim. Oda Hiiiç' demek istermişçesine kafasını salladı gülmemek için kendini sıkarak. Onu takmayarak bir beş dakika daha yol izledim. Yol izlemiyor, başka şeyler düşünüyordum. Artık arabayı park etmek için direksiyonu sertçe döndürerek arabanın yönünü hızla değişmesine sebep oldu. Arabayı park ettikten sonra kapısını açtı bende açtım indikten sonra arabayı kilitlediğinde mekana doğru yürüdüm. Ateş'in biraz daha yanına yaklaşarak ' İnsan bi inmem için kapıyı açar. Çok kabasın.' dedim. Şaka amaçlı. Ateş' te bana alaylı bir gülümsemeyle ' Elin ayağın yok mu? Allah Allah aç in zor bir şey değil' dedi. Kafamı 'sen iflah olmazsın' dermişçesine salladım ve mekana girdim. Mekanda 7-8 kişiden başka kimse yoktu ki bu galiba Ateş'in arkadaşları olacaktı. Önlerinde orta boyutta doğum günü keki ve kafalarında ise doğum günü şapkası vardı. Arkadaşlarından esmer, orta boyda ve saçları biraz uzun biri geldi ve Ateş'e doğrularak yürüyordu. ' Ooo Ateş hoş geldin. Aaa doğum gününe sevgilini mi getirdin?' dedi. O an anlık bir şokla ' sevgili mi?' dedim ve Ateş'e döndüm. 'Ateş ne diyo' bu? ' dedim. İşaret parmağımı karşımdaki çocuğa doğrulturken. Hepsi bir anda gülü- şürken. Sandalyeyi çekip oturdum ve mekanın kapısı açıldı. İçeri kumral tenli ama kısa bir kız geldi ve bağırarak herkese selam verdi: ' Selam gençler, nasılsınız!?' dedi. Elindeki kola şişeleri ve meyve suları poşetlerini bıraktı. ' Ateş diğerleri gelir birazdan' diye haber verdi samimi bir gülüşle. Kız sıcakkanlı ve şirin bir kızdı. Beni fark etti ve kafasıyla gülerek Ateş'e bakarak selam verdi ' Merhaba, Ateş'in yakını mısın?' dedi. Ateş benden önce davranıp konuşmaya atladı. ' Ah ben sizi tanıştırmayı unutmuşum. Tanıştırayım; Alev' dedi beni eliyle gösterirken. Bana doğruldu ve bana ' "Merhaba" de Alev arkadaşlarım.' gülümsedi ve karşısındaki on yedili yaşlarda çocuğa bakarak 'Deniz diğerleri ne zaman gelecek? Haberin var mı?' dedi telefona bakarak. ' Yok haberim yok ama gelirler birazdan ya. Biz kolaları falan doldurana kadar gelirler.' Herkes bir andan hazırlıklar yaparken samimi kız geldi ve kulağıma eğilerek ' Merhaba ben Gece. ' dedi elini uzatarak tanışmak istermişçesine. Uzattığı eli sıktım 'Merhaba, ben Alev ' dedim samimice gülümseyerek. ' Tanıştığıma memnun oldum, sende olursun' bu kızın özgüveninden istiyorum. Hafifçe gülerek karşılık verdim sözlerine utangaç bir o kadar sevimli bir şekilde...

Bu bölüm burda biteeerrr.
Yoruldum sevgili aşklarım
Saat geç oldu
İyi okumalar dilerimmmm!
Bir sonraki bölümde görüşürüzzz:)

RUH ORTAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin