24🏹

572 62 16
                                    

Öneri şarkı 🎧: Train Wreck

Eve girdiğimde aldığım ev ve küf kokusuyla gözlerim doldu. Ev kokusu diye bahsettiğim bilirsiniz ya her evin kendi özgü kokusu vardır. Karanlığın içinde net gören gözlerimle beraber sanki her yer aydınlık gibiydi.

Eve girdiğim ilk andan beri sırtıma yüklenmiş vicdan azabının yanında özlem duygusu sakince merdivenlere yürüyüp odaya çıkmaya başlarken daha da artmış alamadığım nefesi kesmişti o kadar ölüydüm ki acımı bile tarif etmek zorlaşıyor sadece babamın yerine kendimin ölmesi gerektiğine emin oluyordum.

Üst kata çıktığımda kendi odam yerine vazgeçip babamın odasına geçtim. Burnuma dolan hala gitmemiş kokusuyla vücudumun canlı hissettirecek şekilde sızlamıştı. Babamın yatağına oturduğumda sessizce ağlamaya başladım. O kadar canım yanıyordu ki bağıra çağırarak ağlamaya bile güç toplayamamıştım.

Elimin altındaki yorganı sertçe sıktım. Annemin ölümünde kendimi suçlarken beni suçsuz olduğuma ikna eden babam şu an yoktu ve ben bu kez biliyordum ki onun ölümünden ben sorumluydum ve şu an beni suçsuz olduğuma ikna edecek biri yoktu. Sevdiklerim ölmüşken ben kendim ölmeyi becerememiştim

Yatakta kendimi geri atarak yarı oturur yarı uzanır pozisyondayken ağlamam derinleşmişti. Küçüklüğümden beri üzüldüğümde kendimi yalnızlaştırırdım çünkü zaten yakışıklı olmadığım için birde üzgün bir çocuğun yanında kimsenin durmak istemeyeceğini biliyordum.

Sonra iki kişinin hariç olduğunu fark ettim bir küçükken benimle oynayan Scott diğeri ise babamdı. Scott büyüdükçe bazen kızlar için beni tek bıraksada beni bırakmayan babam sürekli yanımda oturur beni öper sıkıca sarılır bana destek olurken annem ve onunda üzüldüğünü söyler beni teselli edip güldürmek için her şeyi yapardı hatta bazen aklım dağılsın diye davalarını gösterirdi.

Daha çok ağlamaya başladım bu sefer sesli hıçkırıklarım yan odalardan bile rahatça duyulurdu. Ağlıyordum ama bu sefer beni teselli edecek babam yoktu. "Özür dilerim baba..." yüzüme vuran gerçekle kendimi yere atıp sertçe zemine vurmaya başladım aynı zamanda fark etmeden sayıklıyordum.

"Stiles!" Kulağımın aşina olduğu güzel sesle sulu gözlerle kafamı kaldırıp ona baktım.
"Derek!" Fısıldayarak söylediğim isimle Derek hızla yanına gelmişti. "Sikeyim hiç uyumamalıydım, seni yalnız bırakmamalıydım." Koca adam kendini suçlayarak konuşurken ben transa girmiş gibiydim.

"O öldü Derek, benim yüzümden. Çok kötü birisiyim ben ölmeliydim." Derek kollarını sıkıca bana sarmışken yorgunlukla kendimi ona bırakıp kafamı göğsüne yasladım. Yorgunluğum fiziksel değil ruhsaldı bu güçlü adamda biliyordu. "Hiç bir şey senin suçun değildi." Elinin birini belime sarmışken diğeriyle saçımı okşayıp öpücük kondurdu.

Cevap vermediğimde kolumdan çekerek bana baktı. Gözlerimin içine değen güven verici renkli hareleriyle anlık her şeyi unutmuştum ama yine gözlerimin önüne gelen o haldeki babamla gözlerim hızla dolmuştu.
"Bebeğim babanın seni ne kadar çok sevdiğinin farkındasın değil mi eğer kendini böyle suçladığını bilseydi beni öldürürdü."

Güler gibi oldum babam ve Derek ne kadar iyi anlaşıyor olsalarda bir o kadarda anlaşamıyorlardı. "Ama o öldürürken bir şey yapamadım." Beni bacaklarının üstüne alıp elini çeneme koyup kendine çekti. "Stiles, bebeğim o öldürürken kimse yoktu yanında bundan örnek vermek istemiyorum ama eğer sende şehir dışında öldürülseydin-ki öldürülmüşte sayılırsın- babanın senin gibi kendini suçladığında üzülmez miydi lütfen bebeğim baban için azından suçun olmadığını kabullen."

Benim ölümümden bahsederken yüzü kasılmıştı. Sadece ona sarıldığımda hemen sıkıca beni sarmıştı. "Evimize gidelim mi?" Yine sessiz kalıp onu onayladığımda ayaklanıp evden çıktı. Arabasını gördüğümde rahatladım. Beni yolcu koltuğuna oturtup anlımdan ve dudağımdan öpmüştü. Kendi yerine geçtiğinde eve doğru sürdü.

Bizim eve gelmemiz yirmi dakika sürmüştü be bu sürede hava aydınlanmıştı. Arabadan kendim indiğimde Derek yanıma gelip elimi tutmuştu onun benimle temas etmesi benim ona dahada sokulma isteğimi kabarttığından koluna sarılmıştım. İçeriye girdiğimizde hala herkes uyuyordu kendimi yüzüstü koltuğa attığımda Derek bir şey demeden mutfak tarafına geçip bir şey alarak yanıma döndü.

Üst gövdemi koltuktan hafif kaldırarak elindekine baktığımda Magnusun hazırladığı uyku ilacı olduğunu fark ettiğimde "İçmek istemiyorum." dedim. Derek bir dizini kırarak önümde çöktüğünde karizmatik yüzüne baktım. Çok yakışıklıydı şerefsizin yeğeni.
"Bu son zaten bebeğim içte dinlen." Tekrar itiraz edecekken bakışlarını gördüğümde itiraz etmeyip içtim.

Gözlerim kapanırken koltuktan kalkmaya gerek duymamıştım çünkü Derek hallederdi.

Selam kısa bir bölümle buradayım yine bu arada Bebek'e ne zaman bölüm gelir bilmiyorum aşklar çünkü dayımlardayım. Profilimdeki diğer kitaplara göz atmayı unutmayın minikkuşlarım.

Yeniden | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin