Gay değil miydi bu eleman

34 3 65
                                    

Yang Jeongin:

Hiç çekilmez bir baş ağrısıyla gözlerimi açtım. Dün geceyi hatırlamaya çalıştım. Kesik kesik sahneler vardı. Minho hyung getirdi beni eve, bunu hatırlıyordum sadece. Ama beni nasıl buldu? Ben düşünceler içinde yatağımda doğrulmaya çalışırken annem içeri girdi.

''Bir kardeşin gibi olamadın he sen de! Allahın cezası, al iç şu ağrı kesiciyi'' Anneme teşekkür edip ağrı kesiciyi aldım. Annem endişeli gözlerle bana bakıyor, bir şeyler anlatmamı bekliyordu. 

''Bakma bana öyle, iyiyim yok bir şey.'' Suratını ''yav he he'' dermişçesine bir ifadeye soktu ve başını salladı fakat ısrar etmedi. Getirdiği bardağı da alıp odamdan çıktı. Ben de yataktan çıkıp üzerimi değiştirdim. Pek dışarı çıkasım ya da kimseyi göresim yoktu. 

Aşağı inip kahvaltı yaptım, tam odama çıkacaktım ki kapı çaldı. Kapının deliğinden baktığımda gözünü kapı deliğine dayamış birini gördüm. Sonrasında bu kişi kapı deliğine ağzını getirdi ve bağırdı. 

''Zilli jeongin kapıyı aç lan!'' Sesten gelen kişinin Minho hyung olduğunu anlamıştım. İyi ki kimseyi göresim yok dedim...

Kapıyı açtığım gibi 3 arkadaşım içeri girdi. Changbin hyung kolunu omzuma attı ve odama doğru ilerlemeye başladı. Diğerleri de peşimizden geliyordu.

''Lan atarlı ergen! Ne bu triplere girip tek başına içmeceler? Gören de yaz dizisi başrol erkek sanar gerizekalı 2 kadehe devriliyorsun!'' Göz devirdim. O sırada odama girmiştik. Chan hyung yatağıma atlayıp bağdaş kurdu, Minho hyung ise odamda bulduğu yarısı yenmiş cips paketini eline almıştı. Merakla Minho hyunga döndüm.

''Hyung sen dün beni nasıl buldun?'' Minho hyung çok normal bir ses tonuyla ağzına cips sıkıştırırken konuştu.

''Ben bulmadım ki Hyunjin seni takip etmiş o aradı bizi.'' Bunu demesiyle Chan hyung gözlerini büyütüp Minho hyungu ayağıyla dürttü.

''Lan niye söylüyorsun!'' Minho hyung omuz silkti ve cevap vermeye bile yeltenmedi. Ben ise şaşkınlıktan kalakalmıştım.

''Beni mi takip etmiş? Nereden beri? O nasıldı? Ama neden ki? Bu kadar soruyu sıralamamla hepsi imalı bir şekilde bana bakmaya başladı. İyi ki hoşlanıyoruz dedik bunlara da.

''Bakmayın lan bana öyle!'' Changbin hyung başını yana yatırdı.

''Git konuş çocukla, bak sen de mutsuzsun o da niye uzatıyorsunuz anlamıyorum'' Minho hyung söze atladı.

''Kitap uzasın diye başka neden olacak?'' 

Changbin hyung haklıydı. En kısa süre içerisinde gidip konuşmam lazımdı. Ama çok geriliyordum. Ya affetmezse? Ben kendi kendime düşüncelere dalmışken Chan hyung gözümün önüne getirip parmaklarını şıklattı

''Bizimle kal Jeongin'' Anında kendime gelip arkadaşlarımın üzerinde göz gezdirdim. Derin bir iç çekince bunlar kendi aralarında bakışmaya başladı. Changbin hyung bir anda ayağa kalktı

''Kalkın lan gezelim azıcık!'' Hepsi onaylayan mırıltılar çıkarırken ben başımı iki yana salladım. Bir şey söylemeye kalmadan Minho hyung ''itiraz istemiyoruz'' deyip beni kolumdan tutup kaldırmıştı bile. Hep beraber aşağı indik ve Chan hyungun arabasına bindik.

Arabada Changbin hyung yüzünden bangır bangır newjeans dinledik. Tamam kabul etmek gerekirse iyi bir grup, ama Changbin hyung yüzünden sürekli maruz kalınca insanın dinleyesi kalmıyor. 

''URİ OMMA OMMAGAAA'' Bağıra bağıra eşlik ediyorlardı. Ben ise sakince olduğum yerde oturuyordum. Arada Chan hyungun beni kontrol ettiğini hissediyordum. Ona döndüm.

''İyiyim ben.'' Merhametli gözlerle bana baktı. Başını olumlu anlamda sallayıp tekrar yola döndü. Kısa bir süre sonra bir kafeye gelmiştik. Bir masaya oturduk ve tatlıyla kahve sipariş ettik. Changbin hyungun seçmesi  biraz uzun sürdü ama olsun.

Biraz oturduktan sonra içeri giren kişiyle gözlerim büyüdü. Hyunjin gelmişti, üstelik yanında bir kızla! Arkadaşıdır ne de olsa Hyunjin gay diye düşündüm. Fakat kızın elini tuttuğunu gördüğümde ne düşüneceğimi bilemedim. Dalga geçiyor herhalde benimle.

Gözlerimin bir yere kilitlendiğini gören arkadaşlarım baktığım yöne baktı. Hyunjini ve yanındaki kızı gördüler. Minho hyung sessizce mırıldandı.

''Siktir!'' Hepsi bana bakıyordu, ne yapacağımı merak ediyorlardı. Bozuntuya vermemeye çalıştım ve arkadaşlarıma döndüm.

''Çaktırmayın ve gözüne batmayın, kahvelerimizi içip gidelim biz de.'' Sakin olma çabam pek işe yaramamıştı, gözlerim doluyordu. Karşımda oturan Changbin hyung destek vermek istercesine elimi tuttu. O sıra gözüm tekrar Hyunjinlerin masaya kaydı. Tabi göz göze gelmeyi beklemiyordum. Göz göze gelir gelmez bakışlarımı kaçırdım. Fakat o hala bana bakıyordu, hissedebiliyordum. 

''Jeongin rahatsız oluyorsan kalkalım.'' Chan hyung sormuştu bunu. Başımı iki yana sallayıp reddettim. 

''Gerek yok hyung.'' Herkes gergince bana bakıyordu fakat bir süre sonra gözlerini üzerimden çektiler.

Changbin hyung elini bir anda masaya vurdu. ''Amına koyayım gay değil miydi bu eleman''

Omuz silktim. ''Belki biseksüeldir.'' Minho hyung hemen telefonunu çıkarıp Jisunga mesaj attı.

''Bir sorayım kocama belki o biliyordur bir şeyler.'' Jisung'un cevap vermesini beklerken gözümü bir saniye olsun o ikiliden ayırmıyordum. Sakin kalmayı başarıyordum, ta ki Hyunjin parmağıyla kızın dudağının kenarında kalan çikolatayı silene kadar.

''Oha amına koyayım yürümedi koştu koşmadı uçtu!'' Chan hyungun söylediği şeyle onun da onlara baktığını fark ettim. Daha fazla dayanamayıp hışımla yerimden kalktım ve masada duran suyu da elime aldım.

''Şimdi görür o yavşak!'' Yanına gidip tüm suyu Hyunjin'in başından aşağı boşalttım. Sonrasında da hızla kafeden çıktım. Koşmuyordum fakat yavaş da yürümüyordum. Arkamdan ismimin seslenildiğini duymamla ufak bir bakış attım. Hyunjin peşimden geliyordu. Onu görmemle koşmaya başlamam bir oldu.

''KOŞMA LAN TAZI GİBİ DUR'' arkamdan bağırmasıyla daha da hızlandım fakat buraları pek bilmediğim için çıkmaz sokağa girdiğimi fark etmemişim. Etrafıma bakınıp kaçış yolu ararken Hyunjin çoktan yetişmişti bile. 

''Ya sen manyak mısın niye öyle bir şey yaptın?'' Yüzümü buruşturup iğrenirmiş gibi bir ses tonuyla konuştum.

''Hem benden hoşlandığını söylüyorsun hem de gidip kızın tekini kafeye götürüyorsun.'' Hyunjinin surat ifadesi yumuşadı, gözleri büyüdü.

''Jeongin beni reddettikten sonra kıskançlık mı yapıyorsun cidden? Hem de bir kızı mı kıskandın? Salak alnımda bir gay yazmadığı kaldı, Yeji benim amca kızı lan'' Ben kızardığımı hissederken Hyunjin ise merakla bana bakıyordu.

''Ben seni reddetmek istememiştim, o anki şokla öyle cevap verdim. Hyunjin sırıtmaya başladı, bunu gizlemeye çalışıyordu fakat gizleyemiyordu. Bir anda üzerime yürümeye başladı, ben de geri geri gidiyordum ama bir anda sırtım soğuk duvara değince daha fazla kaçamayacağımı anladım.

''Sen benden mi hoşlanıyorsun?'' Yüzüne bile bakamıyordum, kesin kıpkırmızıydım şu anda. Ben bir şey diyemeyince kıkırdadı.

''E ben cevabımı aldım o zaman.'' Bunu demesiyle dudaklarımda bir baskı hissetmem bir oldu. Girdiğim şokla bir anda kalakaldım, karşılık bile veremedim. Fakat dudağımı ısırarak bana ufak bir uyarı vermesiyle ben de karşılık vermeye başladım. 


Alın size kiss aaa ne kadar arsız insanlarsınız kiss de kiss alın öpüştürdüm. (şaka yapıyorum zaten kaçıncı bölüme geldik yani bir zahmet öpüşsünler kdramalar bu kadar yavaş ilerlemiyo) Ben bu bölümü çok uzun zamandır yazıyorum çünkü bir türlü ilham gelmiyordu. Ama sonunda bitirdim WERTYHJUKIJUHYTFREW birkaç bölüme de bitiririm muhtemelen çok uzatmanın manası yok. Neyse bir sonraki bölümde görüşürüzzz

dayı avcısı |hyunin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin