𔓘 mavi saatte gökyüzünde biz 𔘓

174 22 45
                                    

Stajın biteli üç gün olmuştu. Ekim 15. Başarılı staj dönemini kutlamak için evimizin küçük balkonuna kısa süre önce aldığımız salıncağa oturmuş dondurmalarımızı yiyorduk güneşin batışını seyrederken. Hava biraz serinlemişti, belki de dondurmadandı, bacaklarımıza battaniyelerimizi örtmüştük.

Saat 5.40'tı.

"Vogue'a başvuracağım," dedin çilekli dondurmanın kaşığını yalarken. "Stajyerlere öncelik veriyorlardı, değil mi?" diye sorduğumda başını salladın. "Güzel," dedim gerinirken, "öğle aralarında ayrılmayız."

Güldün.

"Gökyüzü çok güzel," dedin. Bitirdiğin dondurmanı eğilip önündeki masaya koyduktan sonra arkana yaslandın, ben de iyice sokuldum sana. Kollarınla beni iyice sararken başımı yaslamıştım göğsüne.

Güneş yavaş yavaş batıyordu. Turuncu ışınları yerini maviliğe bırakıyordu usulca, hiç acele etmeden. Sanki zaman donmuştu da güneş, gökyüzü, sen ve ben kalmıştık.

5.44.

Buluşmamızın üzerinden altı hafta ne ara geçmişti? Sanki dündü senli rüyalarımdan uyanıp karamsarca ağlamam. Artık senli rüyalarla dolu sensiz dünyamın kapıları sertçe kapanmıştı. Anılarımdan ve hayallerimden çıkıp geldiğini düşündüğüm sen, anılardan da hayallerden de rüyalardan da daha mutlu ediyordun beni. Eskisinden çok daha güzel, çok daha güvenli.

5.47.

"Böyle mutlu musun?" diye sordun, sesin öyle kısıktı ki, sanki sadece bize özel bir sırrı paylaşıyorduk.

"Yarından daha az," fısıldayarak karşılık verdim. Gülümsediğini duydum.

Yalan söylemeye gerek yoktu, endişelerimiz hala vardı. Birbirimize ne kadar tanıdıksak bir o kadar da yabancıydık hala. İkimiz de çok değişmiştik. Birbirimizi ve kendimizi birlikte keşfediyorduk. Zaman zaman korksak da böylelikle birlikte iyileşiyorduk işte.

5.50.

Daha saat çok erken olsa da üzerime bir yorgunluk çökmüştü. Sanki güzel bir rüya beni çağırıyordu. Sendin o.

Gözlerim kapanırken kulağına uzanmıştım, "Seni seviyorum," dedim önceki sırrımızı devam ettirerek. "Ben de seni seviyorum," diye fısıldadın gülerek.

5.53.

"Görüşürüz güneş," dedin mavi gökyüzüne el sallayıp. Göğün maviliği yeni boyattığın saçlarınla çok uyumluydu. Güneşin turuncu ışıkları maviliğin arasından seçiliyordu belli belirsiz. Onlar da benim pembe saçlarımdı.

Saçlarıma yumuşak bir öpücük bıraktın güneş kendini yavaş yavaş maviliğe teslim ederken. Hayır hayır, o bendim. Ben güneştim, sen de gökyüzü. Gözlerimi kapatmıştım, rüyadan da güzel senli bir geleceğe teslim etmiştim kendimi.

Bir daha da mavi saat ikimiz için de hiç üzgün geçmedi.

us in the sky at 5:53 ❀ yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin