Nerde olduğumuzu yeni yeni anlamaya başladım.Demekki ben uyurken Berk makineyi ayarlayıp ilk tanıştığımız güne götürmüştü bizi.Ruhlarımızın 15 yaşındaki bedenlerini izliyorduk.
Flashback
Okulun ilk haftası ve bazı gerizekalılar su savaşı yapıyor. Lisedesiniz biraz kendinize çekidüzen verin.Artık büyüyün. İnanamıyorum. 9.sınıfların en yakışıklı çocuğu su savaşı yapıyor. Bu çocuk nasıl olduda bad boy olamadı? Bad boy diye geçinen tiplere bin basar. Of ne diyorum ben ya? Okulun bad girl'ü olarak aşk-meşk işlerine bulaşmazdım. Şimdi de böyle olmalı. Birden üstüme gelen suyla düşüncelerimden kurtuldum ve suyun geldiği yöne döndüm:
-Derdin ne senin?
Gerçekten suyu atan Berk miydi? Şu beğendiğim çocuk? Düşünce mi okuydu acaba?
-Derdim mi? Pek derdim olduğu söylenemez de senin bi derdin var galiba.
-Nerden çıktı o?
-Sanki bir derdin var gibi düşünüyodun.Hem sen neden burda oturuyosun? Bizimle oynasana.
-Saol canım. Ben bunları orta okulda bıraktım.
-Canım?
-Lafın gelişi hadi git oyununu oyna sen
-Öyle mi "küçük hanım"?
-Öyle
-Görürsün sen.
Lafını bitirir bitirmez ayaklarımı havada buldum.Bu çocuk ya tescilli gıcık ya da tescilli sapıktı. Zor bir lise hayatı geçirecek gibi görünüyorum.Berk'in sırtını tekmelemeye başladım. Etrafımızdaki ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle bize bakan aptallar ordusuna dönüp:
-Siz ne zaman oyununuzu bıraktınız. Hemen oyununuza dönün.diye bağırdım.
Çok sinirlenmiştim. Sanki başka işleri yok oturmuş bizi izliyorlar.Çekirdekte isterler mi acaba? Ayrıca Berk beni nereye götürüyordu? En iyisinin ona sormak olduğuna karar verdim:
-Nereye götürüyorsun beni?
-Sınıfa ufaklık
Ama böyle bad boy gibi yapma. Yerim seni.
-Yede görelim.
-Ben onu dıştan mı söyledim?
-Öyle oldu galiba biraz.
-Sana söylemedim ki. Hemen üstüne alınma.
-Peki kime söyledin?
Etrafıma bakındım. Beni üç yıldır seven Görkem'i gördüm.10.sınıf olması avantajımdı.
-Görkem'e söyledim.
Umarım bu yarı salak yarı taş varlık gidip Görkem'e söylemez. Ay hemen yüzünü astı. Kıyamam ben sana.
-Peki o zaman öyle olsun.
Sınıfa girdiğimizde bir şokla karşılaştık.En iyi arkadaşım Aylin ve Berk'in en iyi arkadaşı Ulaş sınıfta yalnızlardı ve fazla yakınlardı.Bizi görünce birbirlerinden uzaklaştılar. Henen yanlarına gidip tebrik ettik. Berk Ulaş'a birşeyler çıtlatmış olacak ki Ulaş söze atıldı:
-Ooo size de hayırlı olsun. Yenge Berk senden çok bahsetti. Valla bahsettiği kadar varmışsın.
Şaşkın şaşkın bi Berk'e bi Ulaş'a baktım.Berk Ulaş'a dirseğini geçirince Ulaş:
-Abi bu ne böyle utanmalar falan. Bizden de mi yani? Ayıp ayıp ikimiz de en iyi arkadaşlarınızız.
Berk lafı değiştirmek için söze atıldı:
-O değil de siz ne ara bu kadar yakınlaştınız?
-Aslında abartılacak bişey yok dedi Aylin kırmızı yanaklarıyla. Ulaş bunu duyunca sinirlendi ve Aylin'in elini tuttu:
-Var abi abartılacak bişey var. Birbirimizi seviyoruz ve çıkıyoruz. Aylin benimle bahçeye de çıkar mısın?
-Olur. Bundan sonra seninle her yere çıkarım
-Gidin şu vıcık vıcık aşkınızı başka yerde yaşayın.dedim. Aylin yuttu galiba.
-Vıcık?
-Ama çok kıskandım. Sen beni de unutursun şimdi. Yoksa çok tatlısınız.
-Saçmalama senin yerini Prens William gelse tutamaz.
Sarıldık ve bahçeye indiler. Sınıfta Berk'le baş başa kaldık. Acaba sınıfta neler olacak dadadadam. Fesat anlayanlara İstanbul Küçükçekmece'den kucak dolusu sevgiler. Multide Berk-Selin