Aynadan kendime bakıyorum, güzel giyinmeye çalıştım. Mavi jean'im, beyaz tişörtüm ve siyah converse'lerim. Sonuçta bu bizim ilk yemeğimiz.
Çok heyecanlıyım Jen, ne konuşacağız, ne olacak, neler anlatacaksın, bana. Ya da ben karşında seni izlemekten nasıl yemek yiyeceğim?
Böyle düşünmekten odaya giren Jin'i yeni farkediyorum. Çıkmamız gerektiğini söylüyor. Ben de son kez aynadan kendimi süzüyorum.
Çok yakışıklısın... Fazla yakışıklısın... Aşırı yakışıklısın, Kim Namjoon...
Hep bu adamın yüzünden git gide ona benziyorum.
Sanırım Jin ile fazla takılmamam lazım. Evlerimizi ayırmamız gerekiyor.Yatağımın üstündeki deri ceketimi alıyorum ve üzerime geçiriyorum.
Evden çıkıyoruz, Jin'in arabasıyla bizim için ayarladığın restauranta gidiyoruz. Bu gecenin güzel olmasını diliyorum, içimden.Restauranta geldiğimizde arabayı park ediyoruz ve arabadan inip restauranta giriyoruz. Bebeğim, seninle göz göze geliyoruz, bu sefer ikimizin de isteğiyle. Ve senin de deri ceket giydiğini farkediyorum, cidden birbirimiz için yaratılmışız. Şu uyumumuza baksana. Jin ve Jisoo birbirine sarıldığında birbirimize selam veriyoruz, sonra karşına geçiyorum. Tekrardan içimden çok güzel olduğunu geçiriyorum ve sana nasıl olduğunu soruyorum.
Gülümsüyorsun, ve bana iyi olduğunu söylüyorsun. Teşekkür ediyorsun, gözlerindeki o sıcaklığı hissediyorum. İyisin Jen, toparlanmışsın. Seni böyle gördüğüme seviniyorum. Yemeklerimizi garson masaya servis etmeye başladığında Jisoo konuşuyor, uzun süredir burada yemek yemediğini falan söylüyor. Sen de gülerek onu yalanlıyorsun. 3 gün önce burada yemek yediğinizi söylüyorsun, Jisoo'nun çok obur olduğu için unuttuğunu söylüyorsun.
Ya, çok tatlısın... Seni böyle görünce sırıtmadan duramıyorum, Jen.
Yemek bittiğinde Jin ve Jisoo dışarı çıkacaklarını söylüyor, içimden Jin'in bunu planladığı geçiyor. Salak çocuk ya yine de seviyorum onu.
Onlar çıktığında sana dönüyorum. Gözlerine bakıyorum, ve içimden bir ses, engel olamadığım bir ses, o gece senin neden o kadar mutsuz olduğunu soruyor. Sen de buruk gülümsemenle bana bakıyorsun. Özel bir konu olabileceği ihtimalinden dolayı kendime kızıyorum ama cidden çok merak ediyorum, Jen.
Bana toparlanıp derin bir nefes aldıktan sonra aynen şöyle diyorsun:
Bazen, istemediğin şeyleri yaşamak zorunda kalıyorsun. İstemediğin şeyleri kabul ediyorsun. Ve bunu yapmak için zorunlu tutuluyorsun İş olarak sayılan her şeyin altında bunlar oluyor. Düşüncelerinin hiç bir önemi yok. Ya da herhangi bir şey.
Olayı sen böyle deyince anlıyorum. YG'nin ne kadar kuralcı bir şirket olduğunu tüm idol camiası biliyor şüphesiz. Konuşurken bile zorlandığının farkındayım.
Sana güçlü olduğunu söylüyorum, herkesin seni sevdiğini ve senden bahsettiğini söylüyorum. Ve senin hepsine karşı direneceğini söylüyorum.Gülümsüyorsun bana, ben de sana.
Tekrardan teşekkür ediyorsun her şey için. Teşekkür etmene gerek yok Jen, ben senin her zaman yanındayım ve bu benim için en güzel duygu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
everythingoes, namjen
Fanfictionnamjoon & jennie sadece beni farketmeni istiyorum, beni farkedip bana gelmeni. her geçen gün beni sana bağlayan neydi bilmiyorum, Jen.