seninle olduğumda zamanın önemi yok

51 3 11
                                    

Saat kaç bilmiyorum ama çoktan gece yarısını geçtiğini biliyorum. Yemekten sonra Jin'in mükemmel fikri ile sizin evinize geldiğimiz için harika hissediyorum. Bazen bu çocuğun kafası çalışıyor.

Jin'in saçma sapan çıkarttığı sesler ve içki şişelerinin birbirine tokuşma sesleri yankılanıyor evde. O kadar çok uykum var ki ama yine de burada olduğum için çok mutluyum.

Uyuma diye bağırıyor Jin, sizin ramen yaptığınızı söylüyor. Gözlerimi kocaman açıp bir Jin'e bir de içki şişelerine bakıyorum, sırıtıyorum.
O sıra mutfağın kapısından sizin geldiğinizi görüyorum, Jen. Kocaman bir tencere ile geliyorsunuz.

Jin bardaklara içkileri doldurduğunda, minik tabakları küçük sehpaya yerleştiriyorsunuz.

Çok güzel kokuyor diyorum.
Jisoo lafımı bitirir bitirmez Jennie yaptı diyor. Jisoo'nun tavrını garip buluyorum ama sorgulamadan sana eline sağlık diyorum.
Hep beraber ramenleri kaselerimize alırken sen endişeyle konuşuyorsun.

"Jisoo-yah gece saatin 3'ü, kilo almayız değil mi? Çekimler için eski diyete devam edin demişlerdi." diyorsun.
Ben sen böyle deyince üzülüyorum.
Bence bir günden bir şey olmaz diyorum. Gayet fit olduğunu söylüyorum.

Jisoo alttan gülüyor bana, galiba Jisoo biliyor bir şeyler. Of Jin, of...

Sen de gülüyorsun Jen, bardağından bir yudum içiyorsun. Komik bir şey söylediğimi sanmıyorum, neden gülüyorsun ki şimdi?
Sen de mi biliyorsun yoksa?

Kasemdeki rameni bitirdiğimde Jin'e dönüyorum. Dışarı çıkalım az diyorum ona. Niçin diyor aptal. Aptal olduğu için anlamıyor çünkü. Ben de sigara içeceğim diyorum. Geliyor benimle, az sonra döveceğimden haberi yok daha.

Beraber evinizin bahçe kapısından çıktığımızda dış kapıyı hafif aralık bırakıyorum.
O sıra elleri kollarında Jin'e dönüyorum.
"Lan oğlum sen ne yaptın diyorum." ona.
Ne yapmışım diyor.
"Jisoo'ya mı söyledin." diyorum.
Kocaman gülerek "Evet." diyor.

Gözlerimi deviriyorum.
"Mal mısın sen." diyorum, "Niye söylüyorsun aptal mısın sen?" diyorum.
"Joon." diyor.
"Jisoo aptal değil o anlıyor." diyor.
Ben de başımı tutarak, az sonra olacaklar için endişeleniyorum.

"Kıza söylemiş, Jisoo." diyorum. Umursamadan beni evin içine ittiriyor.
"Çok soğuk üşütmeyelim." diyor.

O sıra Jisoo bağırıyor.
Bu iki delinin neden bu kadar uyumlu olduklarını şimdi anlıyorum. Yürüyerek yanınıza geldiğimizde içkilerinizi yeniliyor oluyorsunuz. Jisoo da bardağını taşırmış oluyor tabi ki. Peçeteyle etraftakileri silmeye çalışıyor. Ben ise sana bakıyorum, alkole zayıf olduğunu biliyorum çünkü.
Sarhoş olmaya yakınsın Jen, bir bardak daha içsen sarhoş olacaksın bile.

Jin, Jisoonun elindeki peçeteyi buruşturduğunda etrafa bakınarak "Dans mı etsek?" diyor.

Ha... Bu nereden çıktı şimdi?

Jisoo gülerek "Evet evet edelim ama bizim şarkımızla." diyor.

Onların şarkısı ne olabilir ki diyorum kendime, en fazla baby shark ddu ddu...
O sıra Jin elindeki kumandayla televizyonun internetinden şarkıyı açıyor. Lafımı geri alıyorum. Baby shark falan dediğim için de özür diliyorum çünkü bu şarkı... Umbrella.

Kumandayı bırakıyor Jin, yandan da bana bakıyor ne yapacağımı merak ettiği için. Jisoo'yu gülümseyerek dansa çıkardığında bana işaret yapıyor.

Sana bakıyorum. Gülümsüyorsun. Tam sırası diyorum kendime. Yanına ilerliyorum hafif. Elimi uzatıyorum, tutuyorsun. Birazdan dans edeceğimize ben bile inanmıyorum ama ellerimi belinin boşluğuna koyuyorum. Gözlerimiz birbirine değerken hâla o gülümseyişinin, dudağının kenarındaki o minik çizginin etkisindeyim. Bedenlerimiz bir olmuşçasına şarkının yavaş hareketlerine uyum sağlamaya çalışıyoruz. O sıra bizim deliler bize sessizce gülüyorlar ama umrumda değil. Şu an çok mutluyum ben Jen, seninle olmaktan çok mutluyum.

Çok güzelsin, diyorum. İçimden dediğimi sanıyorum ama duyduğunu farkediyorum. Utanıyorsun ve kafanı kafamın hizasından çekip göğsüme koyuyorsun. Tanrıya, kalbimin atış hızını duymaman için dua ediyorum. Jin'in bile sana güzel dediğimi duyması hiç umurumda olmuyor.

Hatta sana benim lafımdan sonra "Jennie-shi Namjoon yakından daha da yakışıklı mı?" diye sorması da umrumda olmuyor.

Ve sen onun gibi gülerek "Evet." diyorsun. "Çok yakışıklı."

Sen böyle deyince belindeki ellerimi daha sıkı tutuyorum ve seni kendime hafifçe getiriyorum.

Sana hissettiğim şeylerin hiç de hafif olmadığını anlıyorum, seninle olduğum her an hayatımın en güzel anı oluyor.




everythingoes, namjenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin