Merhaba arkadaşlar. Eğer yazım yanlışı, cümlede aksaklık görürseniz kusuruma bakmayın lütfen. Şu sıralar üniversite derdine düşmüş durumdayım. Bitmek bilmedi ve hazırlık falan yapıyorum. O yüzden de yazmak da geç vakitlere düşüyor. Elimden geldiğince hızlıca yazıp atmak istiyorum canlar. Neyse bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutma lütfen. Şimdiden keyifli okumalar...
°°°°°°°°°°°°°
5.BÖLÜM: YENİ BAŞLANGIÇLAR
🔒🔑🔒
SIĞINTI YÜREK
°°°°°°°°°°°°°
*Çünkü ruhun şifası parangalara esir olmuş dilin çözülmesi ile dermanına kavuşacaktı.*
Bölüm şarkısı: Tan Taşçı- nasıl seveceğim
🔒
Anlamlandırılmayan onlarca olay ardı sıra yaşanıp bir çok kişiyi derin bir çukura iterken, ne tutunacak bir dal ne de onları oradan kurtaracak bir el vardı. Ölüm adım adım tam karşılarında dururken, nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmiyordu.
Elinden tutuğu küçüğün adımlarına ayak uydururken, gözleri dolu doluydu. Ömrünün tamamını geçirdiği yerden çekip gitmek kolay olur sanırken, güzel anları arkasından ağıt yakmış ruhunu harabeye çevirmişti.
Ayrılık zor şeydi. Uzun zaman önce yaşadığı duyguyla aynıydı şu an hissettiği. Bırakıp gideceği şehir için tüm hücreleri derbederdi. İçindeki bu bilinmez hüznü gerisinde bırakmak zorunda olduğu anne ve babasına bağlıyordu.
Konaktakilerle vedalaşırken, dik duran bedeni yanlarından geçtikleri mezarlıkla kamburunu belli etmişti. Çekinmiş, ailesini görmek istediğini dille getirememişti. Daha dün gece arkalarından ağladığı sevdiklerini bırakıp gidiyordu. Acı çığlıklar duyar gibi olmuştu mezar taşlarını izlerken. Son defa gör bizi, diyen annesinin sesi yankılanmıştı kulaklarında. Son defa konuş bizimle. Babası bağırmıştı tok sesiyle ona.
Pişmandı şimdi.
Hayatının en güzel anlarını yaşatan insanları bencilce geride bırakmak bir kaç ay önce en derinlerine gömdüğü vicdanını hatırlatmıştı. Ben böyle olsun istemiyordum, diye konuştu içinden. Beni duyuyor musunuz bilmiyorum ama eğer duyuyorsanız şunu bilin çok sevdim ben sizi. Gözleri taşma raddesindeydi. Uçağa doğru onları yönlendiren adamlar umurunda değildi. Öyle çok sevdim ki dünyada bir siz varsınız zannediyordum. Sizli dünyam çok güzeldi. Gözlerimdeki ışıltı çok güzeldi! Aldılar elimden çoğu şeyi. Uçağa bindiler. Onlar için ayrılan özel bölüme geçerken karşısındaki koltuğa kızını oturtup kemerini takarken, aklı fikri farklı diyarlarda raks ediyordu. Çantasından çıkardığı tabletten, indirdiği çizgi filmi açtı. Öptü Ariya'yı yanağından ve kendi yerine geçip o da kemerini taktı. Başını dışarıya çevirdiğinde içindeki haklı serzeniş devam etti. Baba! Hissediyor musun beni? Bak prensesin iğrenç bir bataklıkta boğuluyor. Korkuyorum baba... yanıma gel. Masal anlat bana, saçlarımı okşa, alnımdan öp. En önemlisi ise 'ben buradayım' diye avut beni. Hâlâ karanlıktan korkuyorum baba. Tek başıma uyuyamıyorum. Biri bana zarar verecek zannediyorum. Durakladı. Akan bir damlayı kimseye sezdirmeden hemen sildi. Sen yoksun. Beni koruyacak kimse yok. Bunu anladığım zaman yemin ettim. Kendimi kendim koruyacaktım ama olmuyor işte. Seni istiyor her hücrem baba. Elveda diyemiyorum sana. Yada kendine dikkat et. O günde demiştim. Kendine dikkat et seni çok seviyorum, diye ama sen gelmedin. Gelmediniz baba. Küçük kızın hayal kırıklığını dibine kadar yaşıyor. Sen benim hayallerimi elimden alan ilk katilsin. Beni ilk sen öldürdün baba. Söz verip sözünü tutmayan kötü bir babasın gözümde. Derin derin nefeslerle ciğerlerini doldurdu. Eliyle başındaki keskin ağrıyı yok etmeye çalışırken, kadın hostes bir şeyler anlatıyordu. Beyni uyuşmuştu. Dinleyemiyordu onu. Teker küçük cama doğru döndü. Konuşması gereken biri daha vardı çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINTI YÜREK (TAMAMLANDI)
Teen FictionBir ağıt ne kadar acı olabilirdi? Bir yürek kaç darbeyle başedebilirdi? Bir beden hangi yangına körükle gidebilirdi? Bir kadın kaç farklı yerden kanatılabilirdi? Yüreği acıyla harmanlanmış bir kadın Midyat'ın tozlanmış sokaklarında büyüyüp kaderin k...