GİRİŞ

195 24 90
                                    


Astor Piazzolla - Oblivion
Balmorhea - Remembrance

İyi okumalar dilerim🩶

...


Zaman henüz pençelerini iki küçük çocuğa geçirmeden önce her şey onlar için bir hayal dünyası kadar toz pembeydi. O soğuk yetimhane koridorlarında kahkahaları yankılanır, birkaç çocuğu uyandırırlar, sonucunda ceza alırlar diye küçük ellerini birbirlerinin ağzına kapatır içlerine içlerine gülmeye devam ederlerdi. O gecede yine aralarında konuştukları bir şeye gülerken gülüşme seslerini kesen şey sanki gökyüzünü yarmayı amaçlamış kuvvetlice ardı ardına çakan şimşeklerdi.

Küçük kız çok korkardı şimşeklerden. Hemen ince minik dudakları büzülmüştü.

"Ekim" dedi mırıldanarak.

"Ekin."

Diye düzeltti çocuk onu.

Ayları öğreniyordu küçük kız, o yüzden ekinle inatlaşırdı hep. 'Senin adın ekim annenler ismini karıştırmış Ekin diye isim olmaz, ekim vardır bir tek' derdi. Birde aylardan ekim olunca bu sıralar sürekli tartışıyorlardı bu konu yüzünden.

"Ekim," dedi küçük kız "Tekrar sarılsana bana, gökyüzü kızmış yine bağırıyor bize." dedi. Çocuk gökyüzünün bağırmadığının elbette farkındaydı ama hiç bozmadı küçük kızı. "Hadi," dedi "Yeter bu gece yaramazlık yaptığımız, yataklarımıza gidelim şimdi bizi görürlerse bir de onlar kızar bize." dedi. Tuttu minik elleriyle kızın ellerini yataklarının olduğu kısma götürdü. İkisinin yataklarının arasında belirli bir mesafe vardı önce kızı yatırdı yatağa yorganını örttü üstüne, sardı sıkıca etrafını üşümesin diye. Sonra saçlarını öptü "Korkma, gözlerini kapa koyunları birlikte saydığımızı hayal et." dedi. Küçük kız heyecanla kıpırdandı yerinde. "Tamam." dedi ve sıkıca yumdu gözlerini. Çocuk onun bu hallerini gülümseyerek izledi ve kendi yatağına doğru adımladı.

Tam üstünü örtmüştü ki birinin geldiğini duydu.
Hemen gözlerini kapattı. Kontrole gelindi sanmıştı.
Ama hayır bu sefer tahmin ettiği gibi değildi. Bu sefer ki kaderin ilk darbesini iki küçük çocuğa atacağı geceydi.

Görevli kadın ilk önce kızın başında dikildi. Kaldırdı küçük kızı zaten daha yeni onuncu kuzuyu saymıştı. Sersemce ne oldu diye düşünüyodu içinden. Buradaki insanlardan korktuğu ve çekindiği için pek konuşamazdı. Kadın kızın elini tuttu ve birlikte bu seferde çocuğun yatağının başında dikildiler. Çocuk hemen açtı gözlerini bir sürü soru sormaya başladı kadına. Hiç birini cevaplamadı kadın. İki çift meraklı göz müdürenin odasına gittiklerini anlayınca korktular, halbuki ceza alacakları bir şey yapmamışlardı bugün.
Geçtikleri koridoru yine gürültülü bir şimşek sesi doldurdu. Küçük kız bu seferde irkilmişti.

Çocuk kıza yanında olduğu hissettirmek için hafifçe ıslık öttürmeye başladı. Kız bunu duyunca gülümsedi, ne zaman çocuk çok yakınında olmasa böyle yapardı bu aralarında sözsüz, eylemsiz sarılma anlamına gelen bir şeydi. Bu ıslığın tınısı kıza güveni, sevgiyi, en çokta bu küçük çocuğa sığındığında hissettiği huzuru hatırlatırdı. Bu yüzden, çocuğun her ıslığında kız ona sarılmış kadar olurdu.

Çünkü bilirdi ekin yoksa ıslığı vardı onu kötü olan her şeyden korumak için.
İki çocukta birbirleri için çok şey ifade ediyorlardı. Bu birazda kaderin cilvesiydi. Aslında doğruyu söylemek gerekirse onlara hazırladığı geleceğin en güzel, paha biçilemez şeyiydi.

MOKİTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin